Gözlerimi açtım. Hiç bilmediğim, görmediğim bir odadayım. Korku ve endişeyle etrafıma baktım. Nerede olduğum hakkında hiçbir fikrim yok.
Bıktım ya!!!
Bıktım, sürekli kendimi bilmediğim yerlerde bulmaktan. Burası neresi böyle? Hastane odası desem, değil. Normal bir evin yatak odası desem değil. Etrafımı incelemek aklıma gelmedi. Kapıya koşturdum.
Açmaya çalışıyorum.
Beceremedim.
KAPI KİLİTLİ!!
Çığlık attım.
"ÇIKARIN BENİ BURDAAAN!!!!"
Kapıyı yumruklamaya başladım. Sesleniyorum.
"KİMSE YOK MUU!!! ÇIKARIN BENİ BURDAAN!!!"
Ses seda yok. Çabalarım fayda etmiyor. Ne yaparsam yapayım, bu kapı açılmıyor.
Yere çöküp ağlamaya başladım. Kimse beni duymuyor. Sesim bir fısıltı gibi çıkmaya başladı.
"NE OLUR ÇIKARIN BENİ BURDANN!!"
Allah'ım. Yaptığım her şeyden, kalkıştığım işten, söylediğim sözlerden öyle pişmanım ki. İşte tecrit ettiler beni. Bunların elinden kurtulmak bu kadar kolay değildi. Aklıma bile gelmedi. Sessiz oluşlarından, beni günlerce arayıp sormamalarından bir şeyler planladıklarını anlamalıydım. Canım annem. Canım babam. Ne yapacağım sizsiz? Ve.. Siz ne yapacaksınız şimdi bensiz?
Benim güzel annem. Sen gerçekten haklıydın. Bu zamana kadar o kıza saf gibi inandığıma, her şeyimi paylaştığıma, yanımda destek olduğunu düşündüğüme inanamıyorum. Gerçekten de sen biliyordun. "Bu kızda bir şeyler var." diyordun. Ben fark edemedim. Göremedim onun diğer yüzünü. Her şeyde haklıydın her şeyde.
Canım babacığım. Ben sensiz ne yaparım? Bana ulaşamazsanız çıldırırsınız. Ne olacak şimdi ya, ne olacakk?
Neden böyle olmak zorunda? Daha ne işiniz kaldı benle?
Annemin Bozbeyli'ye gitmeme müsade etmeyeceklerini biliyorlardı. Günlerdir evden çıkmadığımı da. En uygun fırsatı kolladılar. Sonra da beni kaçırdılar. Ve farkında olmadan annemi zorla ikna ederek ben de adamların ekmeğine yağ sürdüm.
Fark etmeyecekti. Hayır. Bence gene bir yolunu bulurlardı.
Peki ama nedenn?
Kapının arkasında, duvarın dibinde, ellerimle saçlarımı yolarak oturdum öylece. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Birden kapı açıldı.
*********
Kim olduğuna bakmadan gördüğüm adamın üzerine atıldım. Denk geldiğim yere vuruyorum.
"ALLAH BELANIZI VERSİNNN!!! NE İŞİNİZ VAR HÂLÂ BENLEEEE! NE İŞİNİZ VARR!!"
Anıl Bey kendini küçük bir çocuk edasıyla korumaya çalışırken gülmeye başladı.
"Offff!! Anamm! Bunun eli bu kadar sert miymiş yaaa!!!"
Gerizekalı heriff!!! Nasıl insanmış bu yaaa!! Dalga geçiyor bir de. Küçücük bir çocuğun annesinden dayak yemesi gibi koskoca adam kendini benden korumaya çalışıyor. Şaka mı bu? Cinlerim daha çok tepeme çıktı.
Suratına tokadı savurdum. Gözlüğü yana uçtu. Başka bir görevli daha içeri girdi. Beni kolumdan yakaladı. Ellerimi arkamda kavuşturup beni tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN ZAMANSIZ YOLCULUĞU ❤️
Ficción General1 #zamanyolculuğu Siyah beyaz fotoğraf... Salim... Kamyon... Bu fotoğraftaki adamı bulmak için, ne çabalar harcadım. Bu fotoğraftaki adama aşık oldum. Bu fotoğraf yüzünden kendimi riske attım. Bu fotoğraf yüzünden zaman yolculuğu yaptım. Bugün bur...