26. Bölüm

40 7 0
                                    

Ağacın kenarına bıraktığım çantamdan kurdeleyi alıp ağaca astım. İşte şimdi bu ağaç tamamlandı.

Tokamı gördüm öteki dalda. Böyle bağlamamıştım ben. Oraya da bağlamamıştım. Sanki yeri değişmiş gibi.

-Salim. Bu tokayı buraya bağlamamıştım ben.

Salim önüne düşen bir tutam saçı geriye attı.

-Allah Allah. Sen mi bağlamıştın onu? Gece gelip üç harfliler değiştirmiştir yerini.
-Aaayy... Tövbe estafurullah. Ağzından hayırlı bir şey çıksın.

Salim gülmeye başladı. Elimi tuttu.

-Hadi aşağı inelim.

Tepeden beraber inip köprüde durduk. El eleyiz. Etrafa bakındım. Gerçekten de öyle güzel bir manzara var ki karşımda. Bak bak bitmiyor.

Altımızdan akan ırmak çağlıyor resmen. Her tarafta ağaçlar var. Toprak yol iki dağın arasında kayboluyor. Tren yolu da yanında.

Bembeyaz bir görüntü. O kadar huzur verici ki.

Kış mevsiminden nefret ederdim. Soğuktan, buzdan sinirim bozulurdu eskiden. Bir an önce yaz gelsin derdim hep. İçime kasvet çökerdi kış aylarında.

-Nazlı... Şey... Az önce....
-Evet?
-Galiba... Biraz fazlaya kaçtı.

Neden öyle dedi Salim şimdi ya? Bense kollarının arasında o kadar mutlu hissetmiştim ki.

Başımı eğdim. Ses tonum düştü.

-Sahi mi?

Salim sımsıkı sarıldı bana. Saçlarımı koklayarak öptü.

-Sana nikahımız kıyılmadan öyle dokunmak istemem. Beni yanlış anlama olur mu? Söz veriyorum. Asla sana öyle yaklaşmam bir daha.

Kafamı salladım. Konuşamıyorum. Gözlerim dolmamalı, hayır.

Ama neden? Zaten evlenmeyecek miyiz? Neden böyle düşündü ki?

Bir yerde temkinli olmasını da anlayabiliyorum aslında. Belki maneviyatı güçlü, belki de beni korumaya çalışıyor. Ya da hepsi.

Aman Allah'ım. Bu adam, kendini bile benden sakınacak kadar çok seviyor.

Başımı kaldırdım. Konuyu değiştirmem lazım gene.

Cebimden paketi çıkardım.

-Şey... Özür dilerim. Teşekkür etmeyi unuttum.
-Antep'e gittiğimde almıştım. Şimdi verebilmek nasip oldu. Daha neler takarım ben sana. Bu ne ki.

-Salim, çok teşekkür ederim sevgilim. Ne gere...

Hatice ablanın söyledikleri kulaklarımda çınladı...

"Abartmadan isteyeceksin"

-Ne??
-Çok teşekkür ederim. O kadar beğendim ki. Fotoğraf koyuluyor içine değil mi?
-Yani... Bu kolye çok meşhurdur. Hiç görmedin mi sen bunu?
-Yooo.
-Nasıl?

Açık veriyorum. Ağzımdan düzgün bir şey çıksa ne olur sanki.

-Şey.... Ben, hayatımda ilk defa bir hediye aldım da. Hiç böyle bir kolyem olmadı.
-Ha, öyle desene kız. Anlamamışım. Eee... Akılsız Salim olduğumu söylemiş miydim?
-Benim erkeğim çok akıllıdır. Sus bakayım.
-Hah, öğrenmişsin.

Beraber gülmeye başladık. Paketi cebime koydum. El ele yürüyerek yola çıktık.

Bir erkekten aldığım ilk şey bir kolye oldu böylelikle. Evde taktığım, beyaz altın kolyelerim aklıma geldi. Gülümsedim. Bu neymiş böyle?

AŞKIN ZAMANSIZ YOLCULUĞU ❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin