Telefonun ahizesini kaldırdım. Üssü aramam lazım. İyi de, ne diyeceğim? Cümlelerimi iyi toparlamalıyım. Nasıl ikna edebilirim onları dönmek istemediğime?
Biraz düşündüm. Birden bir özgüven geldi bana. Numarayı çevirdim. Gene bir kadın açtı.
-Alo?
-Beni Dr. Hartmann ve ekibine bağlayın lütfen.
-Kim arıyor efendim?
-Selin. Zaman yolcusu olan hani? Tercümanı da getirsinler.
-Hatta kalın lütfen.Bekledim. Az sonra telefon açıldı.
-Hello, sweety. I was waiting for your call.
(Merhaba, tatlım. Ben de aramanı bekliyordum.)
Çevirmen telefonu aldı. Sanırım hazırım.
-Bana bak, filmin kötü karakteri. Buradan ayrılmıyorum. Felaketse felaket. Beni tehdit ederek, arkadaşımı kullanarak hiçbir yere varamazsınız. Salim ile evlenmem için çabaladın. Bana güven dedin. Şimdi neye dayanarak geri çağırıyorsun be!!!!
Çevirmen söylediklerimi çevirdi. Sözlerinde bir şaşkınlık sezdim.
Hartmann bir şeyler söyledi. Çevirmen tekrardan konuşmaya başladı.
-Şuanda istersek anında gelip sizi götürebiliriz. Bu konuda herhangi bir çekincemiz yok. Ama biz istiyoruz ki, kendi isteğinizle gelin ve bize zorluk çıkarmayın. Gelecek zamanda sizi bekleyen ekibi de zora sokuyorsunuz.
-Hiçbir yere götüremezsiniz beni. Ne yapacaksınız? Masum insanları öldürdüğünüz gibi, beni de mi öldüreceksiniz?Çevirmen şoka girdi.
-Ne dediniz Selin hanım? Son dediğinizi tam anlayamadım.
Ahaa... Demek ki beni arayıp "First warning" dediğinde gizli aramış. Sanırım Türklerden hiçbirinin haberi yok.
-Tercüman bey, inanma bu adama ne olur? Bana yardıma gelen kuaför ekibini bunlar öldürdü.
-Aa...Eee....Derin bir nefes verdi. Söylediklerimi karşıya çevirip çevirmemekte çok kararsız kaldı. Ve nihayet söyledi.
Önce bir kahkaha sesi duydum. Sonra bir şeyler söyledi Hartmann. Tanıdık bir cümle bu. Sanki daha önce duydum. Hadi bakalım.
-Hanımefendi, komplo teorilerini bıraksın dedi.
Ulan senin ben. Bu cümleyi üsse ilk gittiğimizde de Tuğba'ya kurmuştu.
-Tekrar söylüyorum. Komplo teorisi ya da değil. İlk uyarı dedi bana.
-Psikolojik açıdan hâlâ kötü durumda olduğunuzu belirtti. Olmayan şeyleri görüyormuşsunuz. Gelsin ona da bakalım Fehmi Bey ve ekibi ile diyor.
-Ben iyiyim. Rüya falan da görmedim. Beni geri götürmeye kalkmasınlar. Yoksa herkese kim olduğumu açıklarım. Tek diyeceğim de bu.Telefonu kapatıverdim. Nefes nefeseyim. Elim ayağım titriyor.
İsteseler anında gelip götürürlermiş beni. Külahıma anlatın. Salim bir anlarsa yokluğumu, o zaman görürsünüz felaket neymiş, kelebek etkisi neymiş. Uzay zamanı bile kırar benim sevdiğim.
Aptallar. Tuğba'ya kim bilir neler anlattılar? Benim aslında ona ulaşmam lazım. Durumumu bilirse, o bana destek olur. Arkadaşının üzülmesini istemez o.
Az sonra telefon geri çaldı.
-Alo?
-Selin Hanım, hat kesildi galiba.
-Yoo, ben kapattım. Bir daha kapatayım mı?Birden telefonu başka birisi aldı.
-Selin Hanım, ben Hayri. Kolunuza bilekliği takmıştık, hatırladınız mı?
-Hatırladım.
-Gelin artık lütfen. Evime ve aileme kavuşmak istiyorum ben yahu. Herkes çok rahatsız. Siz gelmezseniz, biz burada gerçekten çok müşkül duruma düşeceğiz.
-Hartmann bozuntusu orada mı?
-Laboratuvara döndü. Çok gergindi. Tercüman bir şeyler söyleyince çok kafam karıştı. Siz söylediklerinizde ciddi miydiniz?
-Çok ciddiyim hem de. Bırakın işi gücü artık. O adam için çalışmayın.
-E, siz de gelin artık.
-Gelemem.
-Yahu, neden?
-Salim'i seviyorum. Onunla evlenmek üzereyim. Onu yüzüstü bırakamam. Ne olur, bana yardım edin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN ZAMANSIZ YOLCULUĞU ❤️
Ficção Geral1 #zamanyolculuğu Siyah beyaz fotoğraf... Salim... Kamyon... Bu fotoğraftaki adamı bulmak için, ne çabalar harcadım. Bu fotoğraftaki adama aşık oldum. Bu fotoğraf yüzünden kendimi riske attım. Bu fotoğraf yüzünden zaman yolculuğu yaptım. Bugün bur...