28. Bölüm

42 9 0
                                    

Elimdeki örgüye baktım. Kendime öyle şaşırıyorum ki. Ben kiim örgü örmek kim? İyice buralı olmaya başladım gibi hissediyorum.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra pencereden dışarı baktım. Karlar bembeyaz bir örtü gibi örttü ilçeyi. Güneş karlara vurdukça açığa çıkan beyazlık gözümü alıyor. Koca Şaplak okula geçti. İşleri varmış. Bir gözüm televizyona bir gözüm telefona baktı. Şu aletlere bu kadar mutlu olacağımı düşünmemiştim. İyi ki benim eve bağlanmadı. Ama buraya dadanmaları da sinir bozucu.

Hatice teyze mutfaktan çıkıp geldi. Benle beraber o da pencereden dışarı baktı.

-Bugün güneş var. İyi iyi, şu buzlar erir belki biraz.

Boğazlı kazağımın yakasını düzelttim. Şu morluk geçse de kurtulsam kapatmaktan kendimi. Boğuluyor gibi oluyorum bazen.

-Pazara ne zaman gideriz?
-Şu işleri bitirelim.

Oooo. Sağlam bir motivasyon cümlesi oldu bana. Çaktırmadan "Yardım et" diyor. Akıllı kadın.

Elime geçirdiğim çalı süpürgesiyle evi süpürmeye başladım. Sağa sola sürtmem Hatice teyzeyi güldürdü.

-Kızım öyle tutma. Elinle daha dik tut biraz.

Gösterdiği şekilde tekrar devam ettim. Allah'ım ilk defa elime alıyorum. Bulaşık, çamaşır derken süpürme işine de adapte olmaya başladım.

Hatice teyzem bulaşıkları bitirdi.

Eee. Bu biriktirdiklerimizi ne yapıyoruz şimdi?

-Teyzee, bu çer çöpü nasıl atıyoruz?
-Sobanın arkasında kürek var.

Haa. Hiç aklıma gelmedi. Ne aptalım ya?

En azından salon temiz oldu. Benim eve de bi girişiriz okul açılmadan. Kaç gündür yoktum neticede.

Evime koşturup üzerimi değiştim.

Valla bu soğuk havada etek falan giyemem ben. Gene kaldık İspanyol paçaya. Kazağımı geçirdim. Saçımı başımı düzelttim.

Yüzüğüm gözüme takıldı. Allah'ım birazdan nişanlımı görmeye gideceğim. Alışveriş falan zerre umrumda değil.

Hatice teyze çıkageldi.

-Haydi kızım. Gecikmeyelim. Naime'ye denk geliriz gene belli olmaz. Gerçi şükür kesildi sesleri amma, artık onlar değil başka birilerinin çenesi düştü. İnşallah onları da kapatacağım yakında.

-Fazilet mi?
-He ya. Aman kızım yüz verme. Naime ile Rafet'e rahmet okutur bunlar.
-Teyze? Bunların derdi sadece Salim yüz vermediği için mi?
-Evet. Ama kızda başka bir hâl var. Kafayı fena takmış gibi.
-İnşallah başımıza bela olmaz.
-İnşallah. E, hadi. Kaldık böyle kapı önünde.

Gülerek kabanımı ve botlarımı giydim. Salim bana, ben hamile kalınca kendisinin giydireceğini söylemişti. Ayyyy, bunları hayal etmek bile mutluluktan uçmama neden oluyor.

Selam vere vere tepeden aşağı yürümeye başladık. Cidden buzlar erimeye başlamış. Ama hava hâlâ soğuk. Çok soğuk hem de.

Hatice teyze bana döndü.

-Kızım. Bohçayı hazırlamak lazım.
-Ne konuluyor ki içine?
-Damat bohçasına ne konuluyorsa işte. Şehre gitmek lazım.
-O zaman gelecek haftasonu bakalım ona.
-Olur. Bu arada gelinliği onlar alacak. Onlarla da alışverişe çıkman gerekecek. Zeynep yardımcı olur sana.

Birden aklıma farklı bir fikir geldi.

-Teyze. Ben gelinliğimi kendim diksem nasıl olur?
-Bilmem ki. Para harcamaktan kurtulduğu için Elmacı Ömer sevinir sadece.

AŞKIN ZAMANSIZ YOLCULUĞU ❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin