Hatice teyzem sevincime ortak oldu. Ama bir taraftan da kafasını kurcalayan bir şeyler var. Belli.
-İyi olmuş değil mi kızım? Sen görev yaptığın köylerde sıcak su ihtiyacını nasıl gideriyordun bakayım?
-Merkezi ısıtma ve kombiyle Hatice teyzem.
-Ne?
-Bu gerçeği artık bilmen lazım. Ben gelecekten geldim. Gelecekte doğalgaz kullanılmaya başlanacak.
-Ne ne?? Kızım, sen neler diyorsun?
-Başka türlü açıklayamam bunu sana. Yeter artık gizleyemiyorum. 2024'ten geliyorum ben. İsmim de Nazlı değil. Selin. Bu bileğimde gördüğün bileklik ile sağlık durumumu takip ediyorlar. Hatta sırtıma yerleştirdikleri bir mikroçip GPS cihazı bile var.Hatice teyze "Ayyy bana bişiler oluyor." diye bayıldı.
************
Tabiki de böyle bir diyaloğa girip kadıncağızın yüreğine indirmem hoş olmaz. Onun yerine durumu daha düzgün ifade etmeliyim.
-Banyo sobam vardı aslında. Ama geldiğim yerden eşyalarımı getiremedim. Haliyle yenisini almam gerekti.
-Kızım, daha maaşınıza çok var. İnşallah bütün paranı vermedin buna.Allah Allah. Hatice teyze böyle dediğine göre bu şey pahalı olmalı.
Ah Salim... Saçımı başımı yolucam.
-Yok yok. Sağolsunlar, ailem de yardımcı oldu buraya gelirken. Param var, şükür. Siz nasıl yapıyorsunuz?
-Kış gelince soba kurarız. Sobanın üzerinde kaynar suyumuz. Yazın da bahçeye ateş yakılır. Çamaşırımızı da öyle yıkarız. Buralarda böyledir. Senin geldiğin yerde farklı tabi kızım, kendi düzenin sonuçta.Ah Salim... Saçını başını yolucam.
Çamaşır yıkama işi nasıl çıktı aklımdan? Elimde yıkamam gerekecek ya, doğru.
-Dikiş dikmekle aran nasıl kuzum?
Bizim halk evindeki dikiş kursuna seni de kaydedelim mi?
-Bilmem. Bakarız. Neden sordun?
-Dikiş öğrenirsin. Evlenince de kocanın çocuğunun esvabını dikersin.Evlenmek mi? Çocuk mu?
Nee? Asla.
-Ay, Allah korusun teyzem. Evlenmem ben. Ama söylediğin fikir aklıma yattı. Boş zamanımı değerlendiririm.
-Bizim hoca ile konuşayım. Kaydedelim seni.
İkimiz de birbirimize bakıp gülümsedik. Bu teyze ne kadar sevecen, ne kadar tatlı birisi böyle. Kıyamam benim için nasıl çabalıyor.
-Hatice teyze, saat kaç şuanda?
-Sanırım bir oldu.
-Pazara gidelim miiii?Gözlerimi kocaman açıp yalvarır gözle baktım. Yavru kedi gibiyim.
-Hüseyin Bey alışverişi yaptırmış kızım. Sen çarşıdayken getirdiler.
-Yaa.
-Başka alacağın şeyler var mıydı ki?Ulan Koca Şaplak... Ne şeytansın sen. Aklınca bana "Gözüm üzerinde attığın adıma dikkat et" demek istiyor. Pazara gitmeme mani olacak. Firdevs Yöreoğlu musun sen ya. Sal beni.
Öbür yandan da şu sobanın hesabını Salim'e sormak zorundayım. Nasıl becerip de Koca Şaplağa yakalanmadan evime getirebildiler bunu? Ayrıca öyle olmaz. Tüm parayı Kayseri'de yiyip gelmişti. Borç mu aldı naptı? Yok yok. Parası neyse vermem lazım.
-Şeyy... Bi poşetlere bakalım. Eksik bir şey var mı? Ona göre ben çıkar alır gelirim. Şeyyy... Canım elma da çekti de.
-Zahmet etmeseydin kızım. Söyleriz eksik neyse, alır gelirler.
-Yok, yok. Ben hallederim.Koca Şaplak bir şey der diye korkuyor galiba. Anlıyorum onu. Gözlerinde hafif bir endişe var. Ama çıkmak zorundayım. Salim'e şu parayı vermem lazım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN ZAMANSIZ YOLCULUĞU ❤️
General Fiction1 #zamanyolculuğu Siyah beyaz fotoğraf... Salim... Kamyon... Bu fotoğraftaki adamı bulmak için, ne çabalar harcadım. Bu fotoğraftaki adama aşık oldum. Bu fotoğraf yüzünden kendimi riske attım. Bu fotoğraf yüzünden zaman yolculuğu yaptım. Bugün bur...