13. Ufak Kaza

6.1K 469 139
                                    

Merhabalar, ben geldiiim!!

Geçtiğimiz şu dönem cidden can sıkıcı. Belki demiştim en başında, uzamaz ve hemen çözülür, çözülmedi. Aksine dibe batıyoruz gibi hissediyorum. Yine de keşke böyle olmasaydı demekten başka bir şey de gelmiyor elimden. Düşüncelerimi açıklarken kibar olamıyorum, kaba dil de çözmüyor olanları.

Yine de yakın zamanda özgürce hareket etmemize engel olunmaması dileğiyle, keyifli okumalar!

🍀

Yüzde kaçtı mı demiştim ben? %100 olduğunu artık öğrendik.

Adımlarım ilk olarak koridorda karşılaştığım bir öğrenciden öğrendiğim kadarıyla müdürün odasına gitmişti. Tipik şaşırtmayan bir okul müdürüydü adam. Kuralları, işleyişi anlatmıştı. Tabii okula girdiğimde saçımı çeken öğretmeni de şikayet etmeden yapamamıştım. Kadın inatla üzerimdeki sweatshirtü çıkarmam için benimle uğraşmış ve sonunda -ne kadar yanlışlıkla olduğunu belirtsede inanmıyordum- saçımı çekmişti. Öğretmeni müdüre tarif etmiştim. O bunu halledeceğini söylerken sınıfımın 12-D olduğunu da söylemişti.

Buraya kadar sorun yoktu. O öğretmeni saymazsak tabii.

Sınıfa girdiğimde beni ilk sevindiren şey Zeliş ve Sümeyye'yi de sınıfta bulmuş olmamdı. Onlar pencere kenarında en arka sıranın bir önünde oturduklarından bende hemen en arkaya oturmuştum. Nihat ve Emre'nin F şubesinde, Ali Baran ve Asaf'ın C şubesinde ve Selim'in de A şubesinde olduğunu öğrenebilmiştim onlardan.

Ve hayır buraya kadar da sorun yoktu.

Asıl sorun ilk teneffüste kantine gittiğimizde çıkmıştı. Kantin öyle büyük değildi tabii ancak birkaç masa ve sandalye falan vardı işte. Kızlar tost falan alacaklarını söylediklerinde kahve varsa kahve de almalarını rica etmiştim. Onlar sıraya girerken bende boş olan masalardan birini seçmiş ve oturmuştum. Kantinin karşımda kalan kısmı camdı, okulun arka kısmını görüyordu. Basketbol sahasını.

Neyse üç beş yakışıklı seçer, izlerdik kahve içerken. Hayır buraya kadar da sorun yoktu!

Asıl sorun ben masaya oturduktan hemen sonra Ali Baran'ın gelmesiyle oluşmuştu. İzin istemeden karşımda oturan çocuğa ters ters baktım. "Ne yapıyorsun Baran?"

"Onlarla konuşmayacaksın." derken kantin sırasını işaret ediyordu. "Tamam anlayışlı olacağız dedik ama tepeme çıkma. Git kiminle arkadaş oluyorsan ol, benim arkadaşlarımdan uzak dur."

"Anlayış dediğin şey dört beş saattir olan sessizliğin mi?" dedim alayla. "En başından yapman gereken şey buydu zaten Baran, bana bunu yapman bir lütufmuş gibi konuşma."

"Her neyse!" diye parladı birden. "Benim arkadaşlarımdan uzak duracaksın. Özellikle o Asaf'tan." Özellikle kimden uzak durmayacağımız belli oldu.

"Arkadaşların benimle konuşmak istemediğini söyleyene kadar onlarla konuşacağım Baran ve sen hiçbir şey yapmayacaksın."

ALTIN KADEHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin