29. İki Farklı Kumar

5K 414 226
                                    

Merhabalar, ben geldiiim!!!! Birazcık geç geldim ama ancak müsait olabildim

Nasılsın???

Bugünün sarkısını sen öner olur mu? Bugün sarkı dinlemeye hiç vaktim olmadı bile (nasıl oluyo deme oluyomus) o yüzden ben sana değil sen bana öner cumeocme

Keyifli okumalar!!!

🎀

*25 Şubat*

"Seni görmekten bıktım desem?" diye mırıldanan adama göz devirdim.

"Bende mutlu değilim."

"O halde neden buradasın?" Ona ters ters baktım. "Bakma bana, seansın bugün değil."

"Kafam karışıyor," diye homurdandım. "Hem parasıyla değil mi canım? Anlatıyorum dinlesene!"

"Simay?" kaşlarını kaldırdı. Öyle mi dercesine baktı bana. Oflayarak ayaklandığımda, "otur." yüksek çıkmayan sesiyle konuştu. Geri hemen oturdum. Korktuğumdan değil, konuşmak istediğimden. "Anlat bakalım neden geldin?"

"1 Mart onun doğum günü," derin bir nefes verdim. "Anlaşma bitiyor, Mahir bana adım atıyor, herkesle çok iyiyim, Asaf'tan hoşlanıyorum sanırım. Yusuf abimden hâlâ haber yok, Tuğrul abim garip bir şekilde bu sıralar beni aramıyor çünkü Mehmet Akça'nın dedikleri ona mantıklı gelmiş olmalı. Kafam savaş alanı! Ne yapacağım?"

"Ne yapmak istiyorsan," derken kendini zeki hissediyor muydu? Çünkü tam şu an istediğim kafama sıkmaktı, bence bunu tercih etmezdi.

"Bana yardımcı olmayacak mısın?" dedim isyan ederek. Asla bana yorum yapmıyor, akıl vermiyordu. Çok gıcığıma gidiyordu esasında. "Neler olduğunu benden sonra en iyi bilen kişi sensin, insan bir akıl verir!"

"Akıl verirsem ücret alacak mıyım?" Ona inanamaz gibi baktığımda omuz silkti. "Şu an seninle bir randevumuz olmamasına rağmen geldin Naz. Ücreti elbette soracağım. Yoksa nasıl geçinirim?"

"Ah kıyamam ya," göz devirdim. "Şu an ortada beş parasız olan benim, benden ücret mi alacaksın?"

"Elbette."

"Senden nefret ediyorum."

"Her seans sonu olduğu gibi yine nefret haykırmaya başladıysak süremiz doldu demektir," gülümsedi en gıcık haliyle. Ayaklandı, ben içeri girdiğim için mecburen geri astığı kabanını giydi. Adam haklıydı, üç ya da dördüncü kez gelişimdi ve her geldiğim anda adama ondan ne kadar nefret ettiğimi haykırıyordum. Yine de buna rağmen bana gülümsüyor ve seansın bittiğini söylüyordu. Kesin ben gittikten sonra arkamdan sövüyor! "Çıkabiliriz."

"Senden cidden nefret ediyorum ya."

Göz devirdi. "Gideceğin yer uzaksa ben seni bırakabilirim?"

"Dur," diye mırıldandım. Gitmeden önce aklımdaki soruyu sormazsam yapamazdım. "Asaf ile buluşacağız," kendi koltuğuna oturmak yerine masanın etrafında dolaştı ve karşımdaki koltuğa oturdu. "Ona her şeyi anlatmak istiyorum." Elim enseme çıktı. Yerde dolaşan gözlerimi ona çevirdim. "Ama korkuyorum."

ALTIN KADEHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin