17. Özür

5.6K 442 213
                                    

Selamlar efendim, ben geldiiiimm!!! Hem de hiçbirinizi kırmadan bugün geldiim!!

Başlıktan neler olduğunu anladın biliyorum AMA bak anlasalım. Bu bir kurgu ve ben bunu keyiflenelim diye yazıyorum. Olumsuz bir yorum istemiyorum, lütfen 🥹 Bölüm sonunda konuscam ama simdiden minik bir hatırlatma yapayım dedim.

TNK- Yine Yazı Bekleriz

Keyifli okumalar!!!!

🌼

İnsan bazen ne yapmış olursa olsun arsızca, yüzsüzce bir sevgi bekliyordu. Hayır ya densin istiyordu. Hayır seni kaybetmek istemiyorum densin...

Ve bazen insan hak etse de etmese de bu cümleyi duymuyordu. Böyleydi işte hayat. Senin sevgiyi arayıp bulma sürecinle devam edip gidiyordu.

Ve senin sevgiyi bulup bulmamanla ilgilenmiyordu. Buldun buldun diyordu. Ben değişmem, o tekmeyi yiyecek ve dibe düşeceksin. Her türlü düşeceksin de, tek mi olacaksın yoksa yanında birisini taşıyabilecek misin bul diyordu.

Bulamamıştım. Karşımdaki çocuğun gözlerine bakarken de, saatler öncesinde söylediği sözleri hatırlarken de biliyordum, bulamamıştım ve bu saatten sonra bulamayacağımın da farkındaydım.

Ona bir açıklama yapmayacak olmak işime geldiğinde ona sırtımı döndüm ve valize uzandım. Tabii ki ona valizi taşı gibi saçma bir cümle kurmayacağım, o söylediğim sadece durumu anlatmak için bir örnekti.

"Naz?" Beklemiyordum. Gerçekten onun bana seslenmesini beklemiyordum. Gittiğimi görüyordu işte, öylece keyifle izler sanıyordum. Galiba içini dökmek istiyordu biraz. Buna izin vermek adına durduğumda tekrardan ona döndüm. Kaşları çatılmıştı bana bakarken, gözleri biraz olsa da şişti ve dudağının kenarındaki o yara hâlâ duruyordu.

"Ne oldu?" Kaşlarım havalandığında o gözlerini üzerimden ayırmadan sessiz kaldı. "Gittiğimden emin mi olmak istiyorsun? Korkma, bu evden çıktıktan sonra geri dönecek kişi ben değilim."

"Gerçekten gidiyorsun," diye mırıldandığında bir kahkaha patlatacaktım ancak o şükretsindi ki gece vaktiydi, kimseyi uyandırmak istemiyordum. "Benim yüzümden mi? Söylediklerim-"

"Ne anlatıyorsun Baran?" Nasıl bir kafa yapısı vardı çocuğun çözebilmiş değildim. Gerçekten. "Gidiyorum evet çünkü haklıydın. Nazlı'yı aramak için can atmıyor muydun? Tam sırası, ben gidiyorum ve kimse beni bahane edip ona ulaşmanı engelleyemez. Git ara," dudaklarım büküldü. "Saat çok erken ama Nazlı özlemiştir abisini, açar telefonunu."

İşin esası Nazlı'dan da, Akgül ailesinden de, Akça ailesinden de ve kendimden de bıkmıştım. Tek istediğim abimin evine gitmek ve abimi aramaktı.

"Naz gitme." Kaşlarım duyduğum iki cümle ile çatıldığında ona anlamsızca baktım. Ne demek gitme? Kafana taş mı düştü lan? Bir kamera şakası falan yapıyor olma ihtimali kaçtı? Asıl hafıza kaybını şu an mı yaşıyordu yoksa? Arkasındaki kapıyı hafif aralık bırakarak benim gibi bahçeye çıktığında tekrarladı kendisini. "Gitme Naz."

ALTIN KADEHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin