34. Kısasa Kısas

6.2K 897 218
                                    

Selamlar, biraz geç ve aksilikler dolu olsa da gelebildik sonunda.

Çok beklettim, bu yüzden bölüm sonunda konuşalım olur mu?

Keyifli okumalar!

🗣️

*Simay Naz*

Özlem çok garip bir duyguydu. Bir insana bu kadar öfke doluyken, bu kadar kırgınken onu nasıl özleyebilirdim? Bir insan kalbimi bu kadar yaralamışken onun en ufak bir rahatsızlığı nasıl canımı yakardı?

"Yetiştireceğim," dedi inatla gözlerime bakarken. Gözlerimi ondan çekemediğimi fark etmiş gibiydi. Bilmediği bir şey vardı, yetiştirmesi için şehri terk etmeliydi. Bunu da yapamazdı, bu yüzden bu inadı bomboş geldi gözüme.

"Bu umutlu hallerin bir tek bana karşı sanıyordum, sen öyleymişsin normalde." Gülümsedim. "Ama bil diye söylüyorum, umut her seferinde işe yaramaz."

"Bitti mi?" diye sordu Yaman derin bir nefes vererek. "Naz bak-"

Konuşmaktan kaçtım. "Gitmem gerek," bakışlarımı bu sefer ona çevirdim. "Abim dışarıda bekliyor." Hepsine kısa bir süre baktım ve en son ona döndüm. "Kusura bakmazsınız değil mi? Nasıl olsa haber veriyorum, saatlerce beklemeyeceksiniz." Yüzümde bir gülümseme oluştu yine. Onların yanında gülümsemek benim için alışık bir durum olmuştu ama şimdi gülümsemem iğneler batırıyordu kalbime. "Geçmiş olsun tekrardan, kendinize iyi bakın."

Tek bir itiraz nidasını bile görmezden gelerek sırtımı dönüp evden çıktığımda ardımdan gelen adım seslerini duyuyordum. Ayakkabımı giydim, bahçeye çıktım ancak hâlâ takip ediyordu. Derdi neydi? Benimle beraber gelecek falan mıydı?

"Ne diye takip ediyorsun?" Dedim en sonunda adımlarımı durdurup derin bir nefes verdiğimde. Arkama, ona döndüm. Yaman sanmıştım, içeride konuşma çabasına girmişti çünkü. Mahir sadece uzun uzun bakmıştı bana. Ali Baran görünmüyordu ortalıkta, Kadir Akgül ise bedeninin zayıf olmasından da kaynaklı olsa gerek beni durduramayacağını bilir gibi sadece eline tutuşturduğum kutuya bakmıştı.

Gözlerim onun gözlerine tutunduğunda içeriden bir şeyin devrilme sesi geldi. Umursamadım. "Neden?" diye tekrarladım sorumu.

Dolu dolu oldu, yağmur damlaları kondu gözlerine. "Anlatacağım ama ne olur, böyle bizden nefret eder gibi gitme."

"Nasıl gideyim?" dediğimde benim de gözlerim dolmuştu. Bu beni öfkelendirdi, dişlerimi sıktım ama bir his yüreğimi öyle bir sarmış, öyle bir sıkıyordu ki, oturup hıçkıra hıçkıra ağlayacağım sandım. Daha da sıktım dişlerimi. "Gitme bile demiyorsun!" dedim öfkeyle. "Yalandan da olsa gitme demeyecek misin?"

"Annem..." Birkaç adım daha geldi. Kalbim acıdı, ona gösteremedim, daha fazla öfkelendim. "Vardı bir sebebi, bir dinlesen, yemin ederim anlayacaksın."

Onu susturmak için can atan tarafımı dinlemedim, açıklasın istedim. Açıklasın, hatalı olduğumu kabul edeyim istedim. "Neydi?"

"Biz geliyorduk, evet gittik, yemin ederim yalanlamıyorum, gittik Naz. Dönüyorduk, Nazlı bayıldı, hastaneye yetiştirene kadar nevrimiz döndü, saatin nasıl geçtiğini anlamadık Naz. Yemin ederim geliyorduk-"

ALTIN KADEHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin