Arabadan inip yürümeye başladık. Günlermi kısaldı bilmiyorum ama hemen güneş doğup batıyordu.
"Koray sence de hava erken kararmıyormu ?"Bakışları sertleşti ve havaya baktı. Gözleri lacvirt olmuş yıldızlar gözlerini düşmüştü.
"Sığınacak bir yer bulalım bir şey deniycem" dedi. Anlamayarak takip etmeye çalışıyordum ama ayağımın ağaç dalına takılmasıyla yere kapaklandım. "Ah ! Ayağım" diye sızlanırken "dengesiz" diye söylendi ve beni kucağına aldı.
"Sensin dengesiz ! Ya ne kadar odunsun bırak beni !" diye çıkıştım aksi sesle.
"Ben mi odunum ? Lan benim kucağımdasın !" diyip birden yere bıraktı beni. "Madem odunum kalkta yürü !" dedi ve yürümeye başladı.
Gözümden bir damla yaş aktı ama hemen sildim canım çok ama çok acımıştı.
Hiç sesimi çıkarmadan ayağa kalktım ve ağaca tutundum. Yerde apaç dalı bulup onunla yürümeye çalıştım ama çok zorlanıyordum. "Ah !" diye inledim birden ama hemen dişlerimi dudaklarıma geçirdim.
Arkasını dönüp bana baktı ve ciddi bakışlarla beni tekrar kucağına aldı. "İndir beni ! Sana ihtiyacım yok kendim yürüyebilirim !"
"Hıhı evet yürürsün"
Bir ev bulduk ve kapıyı çaldık. Yaşlı bir adam kapıyı açtı. "Buyrun gençler ?" dedi. Koray yumuşak bir sesle "amcacım eşim ayağını kırdı da hava da çok karardı yolu bulamıyoruz acaba müsaitseniz burada sabahlayabilirmiyiz ?" adam bana ve koray'a baktı.
Arkadan yaşlı bir kadın geldi. "Oo misafirleri çok severiz buyrun buyrun" dedi sevecen bir şekilde. Yaşlı adam sert sert kadına baktı ve kapıdan çekildi.
"Yeni evli olmalısınız" dedi kadın ve bana dönüp "ben çay yapıyım sıcak sıcak iyi gelir" dedi.
Beni kanepeye otuttururken "gerek yok saolun biz sadece sabahlasak yeterli" dedi koray soğuk ses tonuyla.
"Olurmu" dedi ve etrafta koşuşturdu.
Yanımıza geldiğinde elinde soğan , zeytin , zeytin yağı falan vardı. "Ne yapıcaksınız ?" diye sorduğumda ayağımı gösterdi ve "merhem gibi düşün ama iyi gelicek" dedi.
Koray ne olduğunu anlamış gibi bana baktı ve kaslı kolunu uzattı. "Şimdi ayağını yerine otutturucak biraz canın yanabilir o yüzden kolumu sık" dedi.
"Sıkıyım mı ?"
"İstersen tırnaklarını geçir" dedi umursamaz bir tavırla.
"Senin canın yanmıycakmı ?!"
"Kolum senin istediğini yap ben hissetmiycem" dedi. Kadın ayağımı tutup ovaladı ve "üç deyince" dedi. Bilirdim bu oyunu üç demeden otuttururlardı.
"Bir" kendimi sıktım çünkü iki dediğinde bacağımı çekecekti. Ayy vallaha gidiyorum. "İki" demesiyle tırnaklarımı koray'ın koluna geçirdim ki "üç" diyip otutturdu.
"Ahhhh !" diye çığlık attım. "Daha canın yanmadan koluma geçirdin tırnaklarını" dedi.
"Ama ben iki diyince otutturcak sanmıştım !" diye söylendim. Kadın kahkaha atıp "sana üç demiştim" dedi ve soğanı dövüp bir beze koydu ve onu ayağıma sardı. "Ama bu çok kötü kokuyor !" diye söylendim. Kadın ayağa kalkıp "ben size yatak kuruyum" dedi
Koray hemen atılıp "gerek yok biz buraya kıvrılırız" dedi.
Kadın "bari kanepeyi açıyım" dedi ve içeri gitti. "Bunlar hep senin yüzünden başıma geldi ! Ya herşeyin zarar !"
Kadın elinde baddaniyeyle geldi "gece serin olur" dedi. Koray ayağa kalktı ve beni kucağına aldı. Kadın kanepeyi açarken koray'a "karını belliki çok seviyorsun" dedi. Koray bana bakıp "bunu mu ? Neresini seveyim teyze çelimsiz bişey !" dedi.
"Kolunu sper ettin kesse bile umrunda olmazdı oğlum bu devirde güzel bir söz söyle borçlu çıkarsın" dedi.
"Evet kesse bile umrumda olmazdı çünkü canı yanıyordu" dedi. Bana duygusuz bakıyordu bunu öylesine söylediğini biliyordum. Bazı şeyler farklı olsaydı koray'ın beni umursadığını düşünürdüm.
Beni kanepeye koyarken o da yanıma geçti. "Teşekkürler teyzecim" dedim acıdan sesim bile çıkmıyordu. "İyi uykular" dedi ve ışşığı söndürdü karanlığa karışıp kayboldu. Salonda sadece kapanan bir kapı sesi duyuldu.
Koray bana bakıyordu bunu biliyordum. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım ama bacağım çok ağrıyordu dayanamıyordum.Belimde ki bir el beni koray'a yapıştırdı. Elimi sıkıp "sadece kapat gözlerini" dedi.
Bir süre sonra "senin canın acımıyormu ?" diye sordu. "Hayır" dedim bir çırpıda. Elimi bıraktı "sana sarılmam iyimi geliyor ?"
"Hayır" aslında evet. O sarılınca herşeyi unutuyordum. "Sana yalan söyleme demiştim !"
Gözlerinde öfke yoktu ya da sinir "evet" dedim utanarak. Hiç beklemediğim bir anda dudaklarıma yapıştı !.
Şaşkınlıkla kalmıştım öyle. Karşılık vermemi istiyordu bunu biliyordum. Birden dudaklarımı araladım vücudumda karıncalar geziniyordu ve alev alev yanıyor gibi hissediyordum. Dudaklarımı nazikçe öpüp uzaklaştı. Ona bakacak cesareti kendimde bulamıyordum. Herşey bir anda gelişmişti.
Çenemi tutup gözlerine sabitledi ve ilk gülüşü gördüm. Gözlerinin içi bile gülüyordu ve bu muhteşemdi. "Ben sana iyi geliyorum" diye fısıldadı ve benden uzaklaştı. "Şimdi uyu ufaklık" dedi yüzünde hala gülümseme vardı.
İlk gülüşü ! İlk defa ciddilikten uzak kendi dünyasından çıkmış bir koray. İlk defa beni etkileyen bakışlar ve ilk öpücük.
Belki saniyeler sürdü ama muhteşemdi. Karnımdaki balıklar rahat durmuyordu kalbimin kanatları uçmak için hazırda bekliyordu. Neden bu hale geldim bilmiyorum ama bu duygu herşeyden güzeldi.
Evet bana iyi geliyordu.
Dışarı çıktığında kapının sesi gürüktüyle beynimde yankılanmıştı herşey bem beyaz olmuştu. Duvarlar , ev , çarşaf herşey beyazdı.
Kapı açıldı ve içeri siyah bir ışık mor renginde elbiseli bir kadın girdi.
Kadın beni huzursuz ediyordu yüzünü göremiyordum.Boynunda parıl parıl yazılı bir kolye vardı. Kolyenin üstünde mor ve ötesi yazıyordu. İçeri bir sürü kişiler girdi. Herkes koray'ın annesi babası , ablası , kerem , teyzesi , tessa kısaca koray dışında herkes girdi.
Kapılar ardına kadar açıldı. Ev genişledi ve ben ayağa kalktım. Ben ayağa kalkyığımda o mor kadın dışında herkes gerildi. İçimde hala korku vardı gözlerim içlerinde koray'ı arıyordu.
Ev iki parça gibiydi o kadının olduğu tarafa gölgeler düştü. Kadın bana yaklaşacağı sırada içeri bembeyaz bir ışık girdi. Yüzünü göremiyordum ama koray gelmişti çünkü kalbim içime sığmıyordu .
Kadın gene bana doğru adım attı ki koray'ın arkasından bir gölge bize doğru geldi ve mor kadının etrafındaki herkesin gölgesine perde gibi sarıldı. Kadın huzursuzlukla kıvrandı. Bu sefer koray'a doğru atıldığı sırada korayın arkasındaki kişi mor kadına göründü.
Ben koray'ın ışığına kendimi kaptırmış olanları göremeyecek kadar kör olmuştum.
Kadının ağladığını gördüm göz yaşı elmas gibi parlıyordu. Kadının yüzü bembeyazdı sadece beyaz , göz , burun , ağız falan yoktu sadece göz yaşları akıyordu.
Arkasındaki kişiye birden bir şey yaptı hem o kişi öldü çünkü gölgesinin yere yığıldığını gördüm hem de kadına bir şey oldu ama bana bakarak bişeye dayandı.
İçimde acı bir feryat koptu. O gölge kimin gölgesiydi bilmiyorum ama o gölgeyle bende ölmüştüm !.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MoR vE öTeSi
Mystery / ThrillerHiray ; Küçükken en sevdiğim renk kırmızıydı. Rengin anlamını bilmezken saf ve temiz severdim kırmızıyı. Şimdi büyüdüm o saf kırmızı kalmadı ve artık heryer kan kokuyor. Siyah değil benim rengim kaybolduğum , boğulduğum o grilik kalmadı artık herşe...