Koray Kerem'i sakinleştirmeye çalışıyordu. "Senin saldırmanı istiyorlar kerem !" dedi. Kerem kıpkırmızı olmuştu hatta teni mora doğru dönüyordu.
"Koray bırak beni !" sesi çok öfkeli ve soğuktu. Koray bana dönüp "çıkın dışarı !" dedi. Tuğçe çıkarken ben durdum. "Hayır çıkmıycam !" dedim.
Koray bana bakıp "şimdi inatlaşma zamanı değil sözümü dinle ve git" diye bağırdı. Kerem bana bakıp tekrar cama döndü. Koray kereme bir den şak diye yumruk attı. Ağzım açık kalmıştı. "Onu aklından bile geçirme !" dedi.
Kerem bu yumrukla kendine geldi "ne yapıcaktım ben öyle !" dedi. Sesli bir şekilde yutkundum. Koray Kerem'i bıraktı ve tuğçe içeri girdi. "Ders zili çaldı birileri geliyor" dedi. Sınıftan çıkıp bahçeye geçtik.
"Bu olayları biride bize anlatsın !" diye bağırdım. Çardağa otururken koray bana döndü. "Babanın cenazesinden beri bir şeyler oluyor" dedi ve kereme baktı ardından devam etti. "Önce baban sonra yangın şimdi de bir cinayet ve bu da kız biri seni gözlüyor ilk fırsatta öldürmeye çalışıyor ama kim olduğunu hala bulamıyoruz" dedi.
"Benden ne istiyorlar !"
"Kanını , canını her şeyini !" dedi. Kerem sesini düzenleyip "ailecek arayış içindeyiz ama öyle gizli ki delillerin hepsini yok ediyor !" dedi.
Koray gözlerimin içine bakıp "ilk başta annen ortaya çıktı sandım ama bunu yapan annen değil" dedi. Yangını düşündüm "neden annem beni öldürmeye çalışsın ki ?" dedim.
Ellerini saçlarına daldırıp "bilmiyorum ! Belkide öldürmeye çalışmıyordur" dedi. O geceye ait bir şey hatırlıyorum.
"Dayan , ben senin için yaşıyorum"
Ben alevlerin arasında bir ses duydum boğuk bir kadın sesi. "Kızım ben burdayım dayan , ben senin için yaşıyorum gibi şeyler söylemişti" dediğimde tuğçe kulaklarına inanamıyormuş gibi daha ciddi bir maskeye büründü.
"Genzim yanıyordu ben hayal gördüm" dedim. "Kızım ben burdayım derken ?" dedi kerem. "Annen seninle irtibata geçmiş !" diye ilave etti.
"Sana bir şey olmayacağını biliyordu" dedi koray düşünceli bir halde."Annem de vampir değil mi ?! Alevlerden uzak kalması gerekir ben buradayım ne demek ya !" diyip kafamı masaya koydum.
"İlla orada olacak diye bir şey yok hem ben" koray birden sustu ve daha sert bir tavırla "annenin nerede olduğunu biliyorum !" dedi.
Nefesimin kesildiğini hissettim. Titrek çıkan sesimle "nereden biliyorsun" dedim. "Hiray biz bir oyunun içindeyiz !" dedi. "Sana nerden biliyorsun dedim !" diye bağırdım.
"Görüştüm annenle" dedi. "Ne zaman ?" dedim sesim hala titriyordu. "Senin bu kasabaya gelmeden iki gün önce" dedi. "Her şeyi başından beri biliyordun ! Sadece benimle oynuyormuydun ? Ne kadar aptalım ! Annen dediğiniz o kadınla bir anlaşman var dimi ! Onun için benim yanımdasın beni koruyorsun !" diye bağırdım ve ayağa kalktım.
Dengemi sağlayamadım ve düşecek oldum elini uzattı "hiray!" diye uyardı beni. "Çek elini ! Oyuncağın yaptın beni ! Nefret ediyorum senden ! Asla karşıma çıkma !" diye bağırdım ve hızlı hızlı okulun çıkışına yürüdüm.
Arkamdan birinin geldiğini biliyordum bunu ayak seslerinden duyuyordum. Ağlayarak koşmaya başladım ama önüme geçip beni durdurdu. "Hiray !" daha sakin çıkıyordu sesi. Bu koraydı ama kafamı kaldırıp bakmak istemiyordum yüzüne kalbim kırık parçalarla doluydu.
"Bırak beni !" dedim hıçkırıklarımın arasından.
"Bırakmıycam beni dinliyceksin !"
"Hayır dinlemiycem !" dedim ve omuzlarımı kaldırdım.
"İster güzelce istersen zorla !" dedi ve bileğimi tuttu.
Ayağına basıp koşmaya başladım sanki kaça bilecek gibi ! Beni belimden tuttu ve kaldırdı.
"Ne yapıyorsun !" diye tısladım. Omuzuna atmıştı beni ve bacaklarımdan tutuyordu çırpınıp "indir beni !" diye bağırdım.
Arabaya bindirdi ve emniyet kemerini taktı. "Ya salakmısın !? Gelmiycem" diye mırıldandım.
Şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı. Çok hızlı bir şekilde okuldan çıktık. Pencereyi açıp "imdat !" diye bağırdım. Kimse yoktu orman yoluna girmiştik.
Tepelere doğru çıkarken kolumdan tuttu ve arabadan indirdi. Bileğimi öyle kötü kavradı ki belkide morarmıştı. Ormanın içinde küçük bir gölün oraya durdu ve beni ağaca bağladı.
"Ya manyak ! İmdatttt !" diye bağırdım. Çırpınıyordum ama ağaç kabukları batıyordu ve canım yanıyordu. "İnanamıyorum ya beni birde ağaca bağladı pis sapık !" dedim.
Tişörtünü yırttı ve kafamı tuttu. "İmdattt ! Kimse yo-" birden ağzımı bağladı. "Oh be ! Susmak bilmiyon" dedi ve ellerini cebine koyup rahat bir tavırla bana affalayıcı bir bakış attı."Bu halin çok sevimli duruyo" dedi ve sırıttı. Lan ağaca bağlanmıştım ne sevimlisi ! Öküz !. Sensin sevimli salak ya ne yapıcam ben şimdi ?
"Şimdi beni dinlemek zorundasın !" dedi. Hıh dinlemek zorundaymışım sensin zorunda. Tamam biraz mecburum.
"Annenle evet bir anlaşmam var ama bu senin yanında olmam gerektiğinin dilekçesi değil !" dedi. Gözlerimi yumup derin bir nefes aldım ki sırtıma bir şeyler girdi. Lannn ! Ahhh ! Çok kaşınıyo. Deli gibi oynamaya başladım. Bunu fark etmiş olmalı ki ağzımı açtı "ayyyy ! Ölüyorum galiba sırtıma börtü böcek girdi !"
Ağaçtan çözdü beni ama ben yerimde duramıyordum sonunda kendimi göle attım bu seferde su burnuma ardından genzime kaçtı ve çırpınmaya başladım. Nefes alamıyordum ! "Koray" dedim ama batıyordum. Göle atladı ve beni tuttu. Çok korkmuştum ! Gölden çıktığımızda ikimizde sırılsıklamdık.
"Yüzme bilmiyon niye atlıyon !" dedi.
Göğüsüne , omuzlarına , karnına vurmaya başladım "senin yüzünden ölüyordum ! Ağaca bağlanılırmı !?" yüzünde güldüğüne dair hafif bir belirti gördüm ama anında kayboldu.
"Ne yapıyım uslu uslu dinleseydin o zaman !" dedi. Çimenlere oturup bacaklarımı kendime çektim ve dinlemeye başladım. "Anlat !" dedim bana bile kötü gelen sesle.
"Benimle neden oynadın peki ?" dediğimde gözlerini yumdu açtığında gözleri çok soğuk ve kötü bakıyordu. "Seninle oynamadım !" dedi.
"Neden yanımdasın o zaman" sustu.
Bir süre göle baktı ve yutkunup "sen benim kızımsın !" dedi gözleri beni buldu "yanında olmak istediğim için yanındayım ! Nedeni yok ! Ve hep yanında kalıcam !"
"Hiç gitmiyceksin yani ?" dediğimde gözlerinde kararlı bir ifadeyle "şimdilik" dedi.
Kalbime saplanan acıyla "şimdilik" diye tekrar ettim.
Zaman dediğimiz şey çok hızlı akıp giderdi. Bir bakmışız şimdi bir bakmışız ,
belkide..
Bir daha bakamamışız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MoR vE öTeSi
Misterio / SuspensoHiray ; Küçükken en sevdiğim renk kırmızıydı. Rengin anlamını bilmezken saf ve temiz severdim kırmızıyı. Şimdi büyüdüm o saf kırmızı kalmadı ve artık heryer kan kokuyor. Siyah değil benim rengim kaybolduğum , boğulduğum o grilik kalmadı artık herşe...