35. bölüm

143 10 0
                                    

Tenimin sıcaklığıyla ve alnımdaki ıslaklıkla gözlerimi açtım. Hepsi bir rüyamıydı ?
Koray'a baktığımda dışarıda yere çömelmiş ellerini toprağın üzerinde gezdiriyordu.

Ayağa kalktım. Sanki bir şey olmamaış gibiydim hiç bir şey olmamıştı. Ağrılarım gitmişti. Yürüyüp dışarı çıktım Koray beni görünce yanıma geldi. "Sen yürüyebiliyorsun" dedi şaşkınlıkla.

"Evet" dedim ben de onun kadar şaşkındım. "Canın acımıyormu ?" dedi sesinde anlayamadığım bir tını vardı sanki korku gibi. Gözleri ürkek bakıyordu.

"Sen az önce ne yapıyordun ?" dediğimde aniden bir iki adım geriye gitti. "Biraz önce bir şey mi gördün ?"
Dedi temkinli bakışkarıyla.

"Evet sen yere" sözümü kesti. "Rüya gibi bişey ?" dedi.

Evet ama nereden biliyordu. Beni tutup kenara çekti ve eski kanepeye otutturdu. "Anlat !" dedi soğuk bir sesle. Ne olmuştu beni öpen kişi sanki o değildi !.

"Ben bi rüya gördüm çok değişik bir rüyaydı" dedim ve gördüğüm herşeyi anlattım.

Bir süre aramızda sessizlik oluştu. Gözleri sürekli aydede ve toprakta geziyordu.
"Neler oluyor ?" dedim meraklı gözlerle.

"Hiray" dedi sert bir o kadar düşünceli sesiyle.

"Açıkcası sana söylemek konusunda emin olamadım ama bilmen gerek" sabırsızlıkla gözlerine bakıyordum.
"Şu sıralar herşey alt üst oldu geceler uzadı gündüzler kısaldı ve havanın dengi bozuldu" dedi ve gözlerini aydedeye sabitledi.

"Bu gök yüzünü ben yönetirim fakat artık kontrol edemiyorum toprak ayak seslerini fısıldıyor" dedi. İçime bir ürperti girdi.

"Artık herşey senin elinde" dedi ve kararmış gözlerini gözlerime dikti.

"Viyone geliyor" dedi.

Viyone ? Viyone ? Viyone !!

"Nereden biliyorsun ? Eminmisin ?" dediğimde sıralanmış sorularımla yanlız gibi hissediyordum. "Hiray sen onun kızısın ! Seni koruyor ! Ve geliyor !" dedi.

"Nası ? Neden geliyor" dediğimde ellerini saçlarının arasına geçirdi "bilmiyorum" dedi. Aslında biliyordu. Bildiğini biliyordum.

"Biliyorsun ! Söyle !" dediğimde bileğimi kavradı "bilmiyorum !" dedi sert sesiyle.

Bileğim acıyacak olduğunda hızla bıraktı. "Gelmesi hiç iyi olmadı ! Gelmemeli" diye söylenmeye başladı. Aklım almıyordu ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmiyordum.

"Neden ?"

"Seni almaya geliyor ya da gerçek bir savaşa geliyor !" dedi.

"Savaş ?" dedim ifadesiz bir suratla.

"Seni almak istiyecek" dedi ve buz gibi bir tenle bana baktı. "Gitmek istiyormusun ?"

"Senin olmayacağın bir hayat mı ?" yüzümün kızardığını düşünüyordum çünkü alevleri kulaklarımda hisediyordum. "Gitmemi istiyormusun ?" içtenlikle soruyordum ve içten cevap vermesini istiyordum.

"Gitmek istiyormusun ?" dedi duygusuz çıkan sesiyle.
"Gitmemi istiyormusun ?" sinirlenmişti dişlerini sıkıyordu.

"Benim umrum da değil istiyorsan gidersin sana engel olacak değilim !"

Böyle çıkışmasını beklemiyordum. "Beni neden öptün ?"
"Öyle istedim" suratına bir tane geçirmek istiyordum !.
Umrunda olmamak beni yiyip bitiriyordu ve anlayamadığım bir şekilde üzüyordu.

Sinem veya tessa herkesi umursuyordu ! Bir tek ben umrunda değildim. Bana bir şey olsa duygusuzca yakacaktı.

Gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle sildim. Ayağa kalkıp gitmek istiyordum ki sırtıma bir şey örtmesiyle irkildim. Kapişonunu örtmüştü ! Hemen omuzlarımdan itip "beni düşünme ! Ya da düşünüyormuş gibi yapma !" dedim ve ayağa kalktım.
"Çok safsın hiray !" dedi. Adımla hitap etmesini sevmiyordum.. "Seni umursadığımı gördüğün halde benden duymak için can atıyorsun !" dedi ve bacaklarımdan tutup kucağına aldı.

Ne yaptığını anlayamıyordum. "Beni umursamıyorsun" diye mırıldandım. Kafamı göğüsüne yasladı ve kollarıyla beni sardı.

"Seni kendi canımdan daha çok umursuyorum küçük cimcime ama sen bunu fark edemiyecek kadar küçüksün" dedi. İçime dolan huzur beni buraya hapsediyordu.

"Eğer gitmek istemezsen seni kimse benden alamaz buna asla izin vermem !" dedi ve çenemi tuttu. Gözleri kararlılıkla bakıyordu. "Benim kızım olduğunu ne çabuk unuttun !"

Gözlerim dudaklarına kaydı. Nereye bakıyordum ben ? Ne yapıyorsun Hiray ! Kendime gelip kucağından kalktım.

"Artık gidelim" dedi ve elimden tuttu.

Güneş doğuyordu. Elimize bakarken "yere kapaklanmanı istemiyorum" dedi umursamaz bir tavırla.

"Sana tek bişey sormak istiyorum" sesim çok kırılgan çıkmıştı. "Nedense sinirlenicekmişim gibime geliyor" dedi.

"Ama merak ediyorum" diye söylendim çocuk sesi gibi çıkan yumuşak tonda. "Tek soru" dedi sinirli bir sesle. Daha sormadan sinirlenmişti !.

"Ben ölsem bedenimi yakarmıydın ?"

Tırnaklarımı kemirmeyi sevmediğimden parmaklarımla çenemi kaşırdım. Bakkşlarını üzerime dikince 'keşke' dedim içimden. Keşke sormasaydım.

Çok kötü bakıyordu sanki şuracıkta geberticekmiş gibi.

"Beni neden deniyorsun ?" sesi beklediğimden daha yumuşaktı. "Seni denemiyorum" dediğimde yüzünde sahte bir tebessüm oluştu. "Neyi ölçüyorsun hiray !" birden bağırmasıyla irkildim.

"Sadece merak ediyorum sinem'i yakarken o kadar duygusuzdun ki" birden susturdu. "Dışarıdan nasıl olduğum umrumda değil beni birazcık tanısaydın içimi bilirdin !" öyle sert bağrıyordu ki korkuyordum ilk defa Koray dan korkuyordum.

"Seni tanımıyorum ne hissediyorsun bilmiyorum ama tek bildiğim şey kalpsiz biri olduğun !" sinirle çıkmıştı ağzımdan.

"Sana göre kalpsizim , odunum , sevimsizim !" dedi ve durdu. "Sende benim için aynısın ! Benden bir şeyler bekliyorsan önce karşındaki kişiyi sevmeye çalış !"
Ne ?
Kafam karışmıştı ! Benden onu sevmemi mi istiyordu ? Ya da benim ona davrandığım gibi mi davranıyordu ?

Ben ondan beni öpmesini istememiştim ! Benden onu öpmememi mi istiyor ? Ya da beni öpmesini mi istiyordum. Kafam cidden çok karışmıştı. Aptalca düşünmeyi bir kenara atıp koşarak koray'ın kolundan tuttum.

"Seni gülümseten şey neydi ?" bana aldırmadan yürümeye başladı bu sefer hızlıca önüne geçip onu durdurdum.

"Başka soru yoktu !" dedi huysuz bir tiple. "Sana soru soruyorum soğuk davranıyorsun ! Hep mesafelisin koray !" kaşları iyice çatıldı.

"Sana karşı mesafelimiyim ?" dedi alay tonlu sesiyle. "Diğerlerine davrandığım gibi davransam o zaman ne diyeceksin çok merak ediyorum ?"

Diğerlerine karşı nasıldı ?

"Hayatımda hiç bir kızı öpmedim ! Benim işim tek gecelik olur , sen hayatıma girdiğinden beri etrafımdaki bütün kızları uzaklaştırdım. O tessa orospusunu dövüyordum hep ! Sinem'i kendimden hep uzak tutardım ! Başka kızlara bakmıyordum ! Kimseyle vakit geçirmem ben ! O gittiğimiz gölde her zaman tek başımaydım ! Şimdi bana karşı mesafelisin diyemezsin."

İlk defa bu kadar uzun konuşma yapmıştı. Sesi hem yumuşak hem de sertti. "Sana neden açıklama yapıyorum ki ben ?" dedi ve yürümeye başladı.

Arkasından koşup beline sarıldım sımsıkı. Bu hareketime şaşırmış olmalı ki bir an duraksadı.
"Sen bana nasıl iyi geliyorsan ben de seni gülümsetiyorum" dedim ve yürümeye başladık.

Ben gülümsetmiştim ben yapmıştım !

Saf bir kız olabilirim hiç bir şey yapmayı bilmiyorda olabilirim ama koray'ı mutlu etmeyi öğrenmiştim !

MoR vE öTeSiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin