Ben koray'ı anlamıyordum ! Hem burası benim cehennemim diyor hem de kimseyi cennetime sokmuyacağım diyordu.
Aşağıdan tuğçe'nin çığlık sesi gelince hızlıca salona girdim.
Karşı koltuğun tepesine çıkmış elindeki yastığı sıkıyordu. Beni görünce panikle "uzak dur kerem'den" dedi. Kerem'e baktığımda keyifle kırmızı sıvısını yudumluyordu. "Sanırım kusacağım !" diye bağırdı tuğçe.
Koray Kerem'e "oğluk salakmısın ! Kızın yanında kan mı içiyorsun ?" dedi. Kerem sırıtıp "şu bem beyaz olmuş yüzüne baksana böyle daha keyifli" diyip tekrar yudumladı.
"Kesin kusacağım !" dedi tekrar tuğçe.
"Git başka yerde zıkkımlan !" diyip kovdu. Kerem kahkaha atarak salondan çıktı. Tuğçe yüzünü ekşitip "benim kanımı da içmeye kalkmaz dimi ?" diye sordu. O kadar ciddi sıruyordu ki sanki gerçek olabilirmiş gibi.
"Sanmam" dedi koray ciddi tonda.
"Siz insan kanı içiyormusunuz ?" diye sorduğumda koray dikkatini bana verdi. "Ben içmiyorum ama kerem içiyor birde başka vampirler."
Gözlerim kocaman olmuştu.
Yüzünde gülümsemeyle "ben senin kanını daha çok merak ediyorum" dedi. Kerem kapıdan kafasını uzatıp "ben de tuğçe'nin kini !" dedi.
Tuğçe kerem'e yastığı fırlatıp "pisliksin !" diye bağırdı.
Hava kararmıştı ve sofra hazırdı. Bu hizmetçi kız bırada kalmayacaktı dimi ?. Hepimiz masaya geçerken ben kızda takılmış kalmıştım.
Koray bey baş köşeye geçerken gözlerimi devirdim. Kıza en azından yüz vermiyordu hatta suratına bile bakmıyordu. "Koray bu kızda mı seninle kalıyor ?" dediğimde kerem kahkaha attı. "Ne var ne gülüyorsun ?" derken kerem aval aval mirandamıdır ne dir ona bakıyordu ki tuğçe Kerem'in kafasına bir tane indirdi.
"Belirli günler burada genelde Kerem'in olduğu zamanlar" dediğinde kerem öksürmeye başladı.
Tuğçe kaşlarını çatıp "yuh !" dedi ve gerildi. "Hayatında birinin olmaması garip gelmişti oysa ki varmış" diye mırıldanırken kerem gıcık bir sesle "hayatımda biri olduğu söylenemez sadece ge-"
"Sus bence ! Hem senin hayatın bizi ilgilendirmez !" dedi ve yemeye başladı. Tuğçe kıskanıyormuydu ?
En iyisi biraz dertleşmek diye düşünüp yemek yemeğe başladım.
Yemekten sonra herkes köşelere çekilirken tuğçeye kaş göz işaretleriyle yukarı demeye çalıştım. Anlamış olmalı ki ayağa kalktı ben de kalkıp "terasta kuzenimle biraz sohbet edeceğiz" dedim ve merdivenlere yöneldim.
Terasa çıkınca iki sandelye çekip manzarayı izlemeye başladık. Gökyüzü yıldızlarla doluydu ve etraf orman çok uzakta ufak görünen dağ vardı. Güzel bir manzaraydı aslında.
"Neyin var senin anlat bakalım" dedim tuğçeye bakıp. "Birşeyim yok desem inanmazsın dimi ?" hayır anlamında kafamı salladım.
"İnanmış gibi yapsan ?" yavru kedi gibi bakıyordu.
"Dökül bakalım" dedim itiraz istemeyen ses tonunda. "Babamdan ayrıyım onu şimdiden özledim" dedi."Eve geç gelişini ve merak edip aradığımda meşgule atıp kendi aramasını" dediğinde ben de babamı özlediğimi fark ettim.
"Beraber maç izleyip beni korkutan bağrışlarını ve uyurken üzerimi örtmesini" diyip iç çekti.
Benim babamla aram hep mesafeliydi. Aramazdı bile , içkili kafayla sızar kalırdı. Yemek hazırlamaya çalışsam 'tokum' derdi.
Baba kız değil iki yabancıydık.
Bu konuyu kapatmak istiyordum fazla eksik , fazla yaralıydım. "Kerem'e karşı ne hissediyorsun ?" dediğimde bakışları hatta duruşu değişti. "Hiç bir şey" dedi bir çırpıda ve gözlerini kaçırdı.
"Bana doğruyu söyle ve hislerini anlat" dedim yumuşak sesle.
"Değişik ya ona sürekli vurmak ve kızmak istiyorum" derin bir nefes alıp "hep sarılmak.."
İkisinin arasındaki her neyse bunu seviyordum. Kedi köpek gibiydiler ama sert bakmıyorlardı bir birlerine sürekli ciddilik yoktu aralarında.Vurup kırmayı seviyorlardı bizse kökünden halletmeyi.
"O kızla beraber olduklarını düşümdükçe Kerem'i cimciklemek ve sövmek istiyorum bir tek onu değil kızın saçlarını elime dolayıp böyle çekiştirmek yerde sürüklemek-" ellerini sıktı ve taklit yaptı. Bunları söylerkende dişlerini sıkıyordu.
"Tamam , tamam tuğçe sen sinirlenme" diyip gülümsedim ama sinirlenmişti bile.
"Sen ne hissediyorsun ?" diye sorduğunda cidden ne hissettiğimi bilmiyordum. "Ben mi ? Ya ne bilim benim olayım farklı" dedim.
"Nasıl yani ?"
"Koray beni öptü !" dediğimde "ne !" diye birden bağırdı. "Dur bu öyle hissiz bir şeydi ki aslında nedenini bende bilmiyorum. Sadece öptü ama içimde yaşadıklarım tarif edilemez" dediğimde gülümsedi.
"Sanki yüreğim çıkıyor gibi ve kalbim çamaşır gibi sıkılıyor , ne bilim damarlarıma biri mandal takmış kan gitmiyor gibi" iyice gülünce "ne gülüyorsun ben cidden ne hissettiğimi bilmiyorum !"
"Sen bence aşık oldun " dedi keyifle.
"Evet öküzler de halay çekiyor zaten !" dediğimde arkamızdan sahte bir öksürme sesi duyduğumuzda kerem ve koray elinde iki birayla bize bakıyordu.
Tuğçeyle bir birimize bakarken ikimizinde aklında 'acaba duydular mı ?' sorusu vardı.
Kerem gülerek "herşeyi duyduk ! Şimdi içip sarhoş olalım ve herşeyi unutalım" dedi.
Koray şaşkın şaşkın bana bakarken koray bardağa bira koyup bize uzatıyordu. Çok utanmıştım ve bardaktaki birayı dirak kafama diktim.
İkinciyi de dikerken "hızlı gidiyorsun" dedi.
Üçüncüyü de dikince artık başım dönüyor ve kahkaha atıyordum. "İyimisin ?" diye sordu koray. Midem bulanıyor ve yanıyordum.
"Oww ! Dönüyorum" dediğimde şaşkın şaşakın bana bakıyordu. İçimden sürekli gülmek geliyordu "sen de dönüyorsun" dediğimde bizimkilere de baktım "hepimiz dönüyoruz ve bu biraz mide bulandırıcı" dedim.
Kollarımdan tutup beni kaldırdı. Etraf döndüğünden nereye bastığımı bilmiyordum ve yer kayıyor gibi geliyordu. "Hadi gel" sesi çok yumuşak geliyordu.
"Koray sana bir şey diycem" dediğimde beni kucağına aldığını anladım. "Söyle" dedi hala yumuşaktı sesi. "Sen çok ama çok yakışıklısın ve harika görünüyorsun" yüzünde gene gülüşünü gördüm.
"Şu gülüşünü mesala öpmek istiyorum" dediğimde ciddileştiğini fark ettim ama gözlerini yamuk görüyordum sanki çift göz gibi.
Ellerimi boynuna doladım ve birden öptüm. Dudağının kenarına denk gelmişti.
Onu öperken cidden hiç utanmamıştım yapmak istediğim şeyi yapmıştım. Elimi yüzüme su serpti ki içeri bir şeyler anlatan tuğçe ve kerem girdi.
Kerem de gülüyordu ve onu da öpmek istiyordum.
Kerem ve koray bir birlerine benziyorlardı. "Kerem seni de öpücem" diyip ona yaklaşmaya çalıştım ki biri belimden yakaladı ve kendine şap diye çekti."Ama ben Kerem'in de gülüşünden öpmek istiyorum !" derken içeri o pis kız girdi. "Koray bey bir şeye ihtiyacınız var mı ?" dedi yılışık.
"Senin yüzüne kusmak istiyorum !" diye bağırdım. Kız gölerini büyütmüş bana bakıyordu. "Ne bakıyorsun gıcık şey ! Koray şu kızı bu evden yolla !" diye emir verdim. Beni dinlemeyip küvete soktu ve buz gibi suyu açtı.
"Öptürücem ben sana , birde kıza gıcık diyorsun.!" diye söylenirken çığlık çığlığa küvetten çıkmaya çalışıyordum.
"Tekrar seni mi öpücem ?" diye sorduğumda "beni öpmek mi istiyorsun ?" dedi bu bir kazık soru. Sınavlarda köşeye atılan zor sorulardan ama sorun yok ki sallasam tutar hihi.
Ya tutmazsa ?
Beni havluya sarıp yumuşak şeyin üzerine bıraktı. Bende gözlerimi kapayıp uykuya bıraktım kendimi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MoR vE öTeSi
Mystery / ThrillerHiray ; Küçükken en sevdiğim renk kırmızıydı. Rengin anlamını bilmezken saf ve temiz severdim kırmızıyı. Şimdi büyüdüm o saf kırmızı kalmadı ve artık heryer kan kokuyor. Siyah değil benim rengim kaybolduğum , boğulduğum o grilik kalmadı artık herşe...