Uyandığımda leş gibi kokuyordum ve havluya sarılmıştım. Sahi dün ne olnuştu ? Dün döndüğümüzü ve soğuk suyu hatırlıyorum.
Kafamı kaşıyıp kalktım kş koray'ı görmem bir oldu."Günaydın baş belası ! Çöplük gibi kokuyorsun git duş al !" dedi.
Utanarak "dün ne oldu ?" diye sordum. Kaşları çatıldı ve "hatırlamıyormusun ?" diye sordu. Yüzümü ekşitip "hayır" dedim.
"Dün içtin bir güzel saçmaladın ve hepimizi öpmek istedin !" dedi. "Ne !" diye ciyakladım. "Ben.." koşarak banyoya girdim ve kapıyı kilitledim. Böyle bir şey yapmış olabilirdim dimi ? Ya inanamıyorum !!!
Koray'ı öptüm mü ya da kerem mi ?
Banyodan sonra kedi gibi etrafa bakınıp odaya koştum ve hemen üzerimi giyindim. Başım ağrıyordu.
Acaba ne saçmalamıştım !. Kapı çalınınca içeri tuğçe girdi. "Kendine gelmişin ?" dedi kahkahalarla gülerek. "Dün çok mu saçmaladım ?" diye sorarken hala yanaklarım yanıyordu.
"Kerem'in gülüşünden öpmek istedin bir de hizmetçi kızın yüzüne kusmak istedin" dedi. Hala gülüyordu "ya gülme inanamıyorum !" diye inledim.
"Ben öyle öpmek istediğimde koray ne yaptı ?"
"Seni küvete sokup buz gibi suyla suladı !" dedi.
"Başka bir şey olmadı dimi ?"
Gözlerini kaçırarak "bir halt daha yedin !" dedi. Anlatmasını beklerken parmaklarımı çeneme vuruyordum.
"Koray'ın gülüşünü öptün ama korkma dudaklarının kenarına denk geldi bir de çok yakışıklısın falan dedin"
Yüzümü yastıkla kapatıp yatağa gömülmek istedim ama içeri koray girince kafamı kaldırıp baktım. Tuğçe odadan çıkarken tekrar yastığa gömüldüm.
"Hala mı utanıyorsun ?" dediğinde yüzünde muzip bir gülümseme vardı.
"Beni yanlız bıraksan cidden kendime inanamıyorum ve kötüyüm !" dediğimde beni bacağımdan tutup çekti. "Ne yapıyorsun ?!" diye bağırdım. Ayaklarım zemine deyince bıraktı ve ensemden tutup kaldırdı.
"Kedimiyim ben bırak !" diye çıkıştım.
Gözlerini devirip "kedi senden daha akıllı" dedi ve merdivenlerden inmeye başladık.Kahvaltı masasına otururken kerem'e bakmamaya çalıştım.
Miranda gelince bana düşmanca bakıyordu. Ne halt ettim ben ya !. Miranda elindeki kahveyi dağıtırken birini üzerime döktü.
"Ahh ! Yandımmmm !" diye çığlık atıp ayağa kalktım.
Koray hemen ayağa kalkıp tişörtümü tuttu ve masadaki suyu üzerime döktü.Koşarak banyoya gidip fıskiyeyi üzerime tuttum çok fena yanmıştım. Yere oturup ağlamaya başladım "neden ya neden ! Benim niye düzgün bir hayatım yok ! Kaç defa utanıcam bin kere özür dilerim içmemeli ve öyle saçma şeyler yapmamalıydım !" diye kendi kendimi azarlarken koray tişörtün eteklerinden tutup kaldırdı.
"Çık ben üzerimi şey ederim" dedim üzgünce. "Hayır şey falan edemezsin !" diyip üzerimi çıkardı. Utanıyorum ! Ölüyorum ! Yanıyorum lan !.
Üstündekini bana geçirirken ölmek istedim !
Yüvümü avucunun içine alıp "utanmayı kes artık ! Ya sana sen benimsin diyorum hala utanıyorsun şu haline bak yüzün morardı " dedi.
"Koray ben senin değilim ! Eğer biri beni çıplak görücekse o kişi eşim olmalı !"
"Evlenmeden olmaz diyenlerdenmisin ?" o kadar ciddi sormuştu ki.
"Beni orospu falan mı sandın ?"
"Öyle bir şey demedim !" dedi.
"Dedin demedim zaten !" diye çıkıştım. "İlla benim olman için evlenmemiz mi gerek ?"
"Ne zannediyordun ?"
"Evleniriz o zaman" dedi gıcık sırıtışıyla.
"Neeeee !" diye ciyakladım.
"Bana banyoda evlenme teklifi mi ediyorsun ?" şaşkınca kırpıştırdım gözlerimi.
"Ne saçmalıyorsun sadece şaka yapıyorum !" dediğinde iyice şaşırdım.
"Sen ve şaka yapmak ! Oha ilk defa şaka yapıyorsun !" dedim tüfek gibi öterken.
"Sevmediğim biriyle evlenmem ben !" ayağa kalkıp banyonun kapısını açtı.
"Sen bir kere benim tipim değilsin !"
"Kafan uçmuşken öyle demiyordun ?" dedi çok bilmiş.
"Sen kendin dedin kafam uçmuşşş"
Kahvaltı masasına ilerlerken hepsi bize bakıyor miranda "özür dilerim" diyordu. Koray sert bir dille "miranda bir süre buraya gelme ben seni arayana kadar yok ol !" dedi.
Miranda dudaklarını büzüp "istemeden olmuştu" dedi. Uyuz ! , Pislik garı !. "Bir süre sana ihtiyacımız yok" dediğinde kesinlikle içimin yağları eridi.
Kadın kerem'e dönüp "peki" dedi ve salondan ayrıldı.
Yapmaya çalıştığım kahvaltı bitince ayağa kalkıp mutfağa geçtim ve su içtim. İçeriden konuşma sesleri geliyordu.
Koray biriyle konuşuyordu. Mutfaktan çıkıp salon kapısına yaslandım ve koray'a baktım.
"Anne ! Büyük bir kavga olmayacak !"
..."Ya ben gelmiyorum hiray'ı da getirmiyorum !"
..."Umrumda değil ! Bana ne ?!"
..."Kapatıyorum"
Telefonu kapatıp dönünce beni gördü. "Annen beni neden görmek istiyor ?"
Koltuğa oturunca ben de yanına oturdum. Hepimiz koray'ı izliyorduk.
"Hiray annen yaklaşıyor ve ailem büyük bir kavga olacağından şüpe ediyor o yüzden bütün sülaleyi toplamış ama kavga olmayacak !"Kerem kem küm edip "nereden biliyorsun ki ! Annesi hiray'ı almak isteyecek !"
"Hiray gitmek istemiyor !" dedi.
"Annesi koray ! Çocuğunun hasretiyle yaşayan bir anne !" diye bağırınca koray ayağa kalktı ve "hiray ne isterse ben ona uyarım eğer gitmek isterse saygı duyarım ama kalmak isterse seve seve savaşırım !"
"Bu senin katıldığın araba yarışlarına benzemez ! Viranda'nın ne kadar güçlü olduğunu biliyorsun !"
"Kavga çıkmayacak ! Siz savaşa istediğiniz kadar hazır olun ! Ama buna gerek kalmayacak !" dedi ve kapıyı vurduğu gibi çarpıp gitti.
Nereye gitmişti ? Herşeyden nasıl olur da bu kadar emin olabilir ?
Artık gerçekten biyolojik annenin geldiğini biliyordum çünkü dengeler bozulmuş insanlar artık sinirli ve taraf seçiyorlar bizden uzaklaşıyorlardı.
Kerem de belki rüyamdaki gibi taraf seçicekti. Kimse kalmayacaktı yanımda herkese karşı tek olucaktım.
Biyolojik anne de beni tek doğurup bırakmadı mı ?! Yanımda yoktu.
Bir yabancıyla tanışmış daha onu iyi tanımıyorken ona güvenmem tuhaftı.
Saklı dünyasını keşfetmeye çalışırken kendi hayatımı daha yeni tanıdığımı anladım. İşin garibi bir yabancı beni benden daha iyi tanıyor olmasıydı.Koray'ın viyoleyle bir alakası vardı belki de en büyük sır burada saklıydı. Aralarında ki bağa o kadar kuvvetliydi ki herşeyi biliyor ve hissediyordu belki de herşeyi haber eden viyolaydi.
Herşeyi söylese neden biyolojik annemin karşısında durmak istesin ki ?
Aklıma söylediği sözler geldi.
"Annenle evet bir anlaşmam var ama bu senin yanında olmam gerektiğinin dilekçesi değil !"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MoR vE öTeSi
Misterio / SuspensoHiray ; Küçükken en sevdiğim renk kırmızıydı. Rengin anlamını bilmezken saf ve temiz severdim kırmızıyı. Şimdi büyüdüm o saf kırmızı kalmadı ve artık heryer kan kokuyor. Siyah değil benim rengim kaybolduğum , boğulduğum o grilik kalmadı artık herşe...