ok ve yay

198 12 0
                                        

Omuzlarımdan tutup önümde durdu. "Hiray bundan sonra söz ver bana , gitme dediğim yere gitmiyceksin yapma dediğimi yapmıycaksın ! Sana yön vermeme izin vericeksin !" birden durdu ve gözlerini kırpmadan "sadece benim kızım olucaksın !" dedi.

Koray'ın kızı ? Bu çok hoş geliyordu kulağa. "Söz" dedim. Masalı okumak kolaydı ama yaşamak daha zordu. Uyuyan güzel yıllarca uyumuştu uyandığında ise herşey eskisi gibi değildi. Mevsimler değişmişti şato ölüm uykusuna yatmıştı taki güzel prens gelene kadar. Ne dediğimi bilmiyorum kafam çok kalabalıktı kendi düşüncelerim sadece çığlık atıyordu.

Babama bir sürü sözler vermiştim şimdi verdiğim sözleri hatırlamıyorum ama koraya verdiğim sözü unutamazdım 'onun kızı olmaya söz vermiştim beni ele geçirmesine izin vermiştim'.

Amcam gilin yanına ilerledik. Nasıl bir baş ağrısıdır bu ! Amcam ve koray konuşuyorlardı ama konuşmalarını dinleyemiyordum. Kafamda fazla gürültü vardı. Koray yanıma geldi nasıl oldu bilmiyorum ama ben korayın arabasına binmiştim tuğçe amcamın arabasına bindi. Kafamı cama yasladığımda gözlerim ve ruhum uykunun ellerine gitti.

################################

Gözlerimi açtığımda amcam gilde yatakta yatıyordum ve pencereden içeri güneş sızıyordu. "Yaa ben daha uyumak istiyorum !" diye inledim.
"Kalk kızım öğlen oldu !" dedi beni dürten tuğçe. "Hangi ara öğlen oldu yeni yatmış gibiyim" dedim ve kafamı geri yastığa koydum.

Tuğçenin kıkırdamasını duydum ve üstümdeki baddaniyeyi bir anda çekti. "Ya rahat bırak beni çok uykum var !" dedim. Tuğçe bu seferde yastığı çekti. "Kızım benim çoraplarıma laf ediyordun şuan leş gibi bira kokuyosun !" diye bağırdı. "Dün iyi içtin sen şimdi yaşadıklarını da hatırlamıyorsundur" dedi hala gülüyordu.

Ne yaşadım ki ben. En son alevleri hatırlıyorum sonra hastanede insanların sesini birde koraya verdiğim sözü hatırlıyorum. "Söz" dedim kafamı kaldırırken ben gerçekten söz vermişmiydim. "Ne sözü" dedi tuğçe yanıma oturup. "Ben buraya nasıl geldim ?"

"Koray seni kucağında getirdi hatta yatağa yatırdı hatırlamıyomusun ?" beni buraya koray getirdiyse bana olan kızgınlığı geçmiştir. "Hatırlamıyorum" dedim beni dürtüp "neyse şu banyoya git , yıkan bi kendine gel kızım burnumun diğeri kırıldı !" dedi ve odadan çıktı.

Banyoya gidip aynadan kendime baktım. "Aman Allah'ım !" dedim şu halime makyajım akmış çok çirkin bir şeye dönüşmüştüm. Keşke bir şeyler hatırlasaydım acaba saçmalamışmıydım ?

Onun kızı olmaya söz vermiştim. Ben koray'ın kızıyım dediğimi hatırlıyorum. Ahh ! Kendime kızıyordum o kadar içecek derdime ne olmuştu ! .

Banyodan çıkınca aşağıya indim sert bir kahve yapıp içmeye başladım. "Amcam nerede ?" diye sordum tuğçe de biriyle mesajlaşıyordu kiminle olduğunu anlamam zor değildi"Birincisi öğlen oldu evde olmaması doğal ikincisi bu kasabaya yeni şef gelmiş onunla konuşacakmıymış neymiş" dedi ve tekrar telefona gömüldü.

"Hiç bir şef babam kadar dikkatli mesleğinde iyi olamaz !" dedim ve kahfemi yudumladım. Sinirlerim bozulmuştu. "Çok sertmiş , vampir avcısı gibiymiş öyle duydum !" dedi. "Aman istediği kadar sert olsun !" birden durdum vampir avcısımı ! "Nasıl vampir avcısı ?!" telefonu koltuğa bırakıp "dün hastanede ana baba günü gibiydi bir sürü yaralı vardı ve bunu yapanların vampirler olduğu düşünülüyo bu yeni gelen şefte baya tuttuğunu koparan cinsten" dedi.

Masanın üstünden telefon sesi geldi bu benim telefonumdu.

Tanımadığım numara arıyordu. "Efendim" dedim sen kimsin tınısı vardı sesimde.
"Uyana bilmişsin ufaklık" bu ses koray'ın sesiydi. "Yarım saate hazır ol" dedi ve telefonu kapattı.

Ne olup bittiğini anlamadan telefon suratıma kapanmıştı. Yukarı çıkıp hazırlandım. Nereye gidicektik ? Ne giymeliydim ? Öküz ya direk kapattı telefonu. Dolaptan ince yazılı bir tişört çıkardım ve altına siyah dar pantolonumu giydim.

Kapı çalınca birden panikledim ve parfüm sıktım. Heycan mı yapmıştım ? Yok be ne heycanı ! Niye avuçlarım terledi o zaman !. Ne diyorum ben ya ! Aşağıya indiğimde koray bana bakıyordu aslında bacaklarıma bakıyordu ve çok sert duruyordu. Ne ? Der gibi baktım ama gözlerimş görmüyordu bacaklarıma odaklanmıştı ve bu beni utandırmıştı.
"Hiray ! O ne !" diye soludu tek nefeste. Biliyordum böyle diyeceğini ! "Ne ne ?" dedim bende bacaklarıma bakarken. "Tayt mı giydin ?!" o kadar da dar değildi ki tamam biraz olabilir ya da vaz geçtim tayt gibi duruyordu.
"Şey biraz dar gelmiş galiba" dedim utanıp sıkılarak.

"Biraz mı ?" dedi ya of bunalmıştım 'bakma be bacaklarıma ayıp !' diyesim geliyordu ama bunu diyecek en ufak cesaretim yoktu. "Sen benim başıma belamısın ? Yani seçerek mi verdiler başıma !" dedi ve gözleriyle 'düş önüme' dedi. Ben bu halinden baya korkuyordum.

"Nereye gidiyoruz ?" dedim sesim çok kısık çıkmıştı. "Ormana" dedi dört bir yanımız ormandı zaten. "Ne yapıcaz ormanda ?" bunu söylerken tedirgin olmuştum. Arabaya binip gaza yüklendi çok hızlı çıkış yapmıştı. "Ders yapıcaz" dedi ve gaza daha fazla yüklendi.

"Çok hızlı gitmiyormusun ?" yüzünde hissiz bir gülümseme gördüm. "Korktunmu ?" diyordu alay eder gibi yüzümü ekşitip "yok niye korkuyum" derken iyice gaza yüklendi. Tamam içim bulanmadı değil. "Korkuyorsun" dedi bundan keyif alır gibi. "Bakıyorum da çok hoşuna gitti" dediğimde iyice gaza bastı artık tekerlekler isyan bayrağını çekmişti.

"Delisin sen" dedim ve emniyet kemerine sarıldım. Aniden durdu ve arabadan indi. Bagajdan birşeyler aldı ve setçe kapattı. "Bakıyorumda arabayı çok sevdin" dedi bende arabadan indiğimde elinde oklar vardı.

"Ne yani ok mu atıcaz ?" dedim şaşkınlıkla. Bana ben malmışım gibi bakıp ormanın içine daldı. "Dün beni delirttin intikam zamanı !" dedi pis bir sırıtışla. Peşinden ilerlerken yokuş aşağı ilerliyorduk ve yapraklar ıslaktı belliki dün yağmur yağmış. Birden ayağım kaydı ve koraya tutundum. Çok sert duruyordu gerçi durmasa yere yapışırdık.

"Sakar" diye söylendi içimden dil çıkarmak geldi ama yapamadım. Ok ve yayı çıkardı bana uzattı. "Şu ağca saplamaya çalışıcaksın" dedi ve nasıl tutucağımı göstermeye başladı. O ağca ben nasıl saplaya bilirdim ki ? "O ağaç çok uzak değil mi ?" diye sızlandım.
"En yakın ağaç !" diye çıkıştı ama bu kadar sert olma. Yayın ipine oku sabitlemeye çalıştım ama bu ip durmuyordu. "Koray bunun ipini sıkılaştırmamız gerek ok doğru durmuyo" derken bu sefer ciddin malmışım gibi bakıyordu.

"Hiray ne yapıyorsun ?" bunu ciddenmi sormuştu. "Yayın ipini niye çekiştiriyorsun !" içimi titreten bir sesi vardı. Elimi tuttu o anda yayı bıraktım ki koray yakaladı. Parmaklarımı tutmam gereken yere koydu ve diğer elimi tutarak oku tuttuk.

Tamam bu biraz beni gerdi ama elimi tutması tuhaf hissettirdi. Parmaklarımı rahat bıraktım kendine biraz daha yasladı beni. Ben mal gibi suratına bakıyordum o ise ağaca bakıyordu. "Hiray oku bana atmıycaksın !" dediğinde hemen gözlerimi çektim.

"Oku çek !" dedi ama ben parmaklarımı kullanacak halde değilim ki. Oku çektim tek gözümü kırpıp ağca odaklanmaya çalıştım ama o erkeksi kokusu beni gene rahat bırakmadı. "Bırak" dedi ama elim titriyordu. Eli belime gidince iyice irkildim ve oku bir anda bıraktım.

Koray etrafa bakarak "ok nereye gitti ?" diye sordu. Ok umrumda değildi çünkü çok fena titriyordum. Ne olmuştu bana ? Kalp atışlarım hızlandı ve ellerim terledi. Orman bana yaramadı temiz hava hiç iyi gelmedi ! "Oksijen çarptı beni yoksa niye ben böyle olayım" eyvah dışımdan mı söylemiştim !

MoR vE öTeSiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin