ona benziyorsun

216 17 0
                                    

Hayat iki biletlik bir yolculuktu biri annen diğeri baban. Ben babamla yola çıkmıştım ama babam beni yarı yolda bırakıp gitmişti. Elimde başka bilet kalmadı. Bırakıp gitmek o kadar kolaymıydı ? Zor olan bırakıp gitmek diye bilirdim aptal edebiyat kitapları. Tek biletim vardı...
Seçeneğim olsa hangi bileti seçerdim bilmiyorum ama benim annem yoktu.
Tren kalkalı saatler geçmişti. Ben tek başıma kalmıştım.

Zihnimi zehirli duman ele geçirdi. Aslınsa bir tek zihnimi değil bütün vücudum dumanların altında eziliyordu. Bir beyaz perde açıldı gözlerimin önünde ama bu beyaz perde siyah boyayla boyanmıştı.

"Kızım bak burdayım" diyordu beyaz perdenin arkasından gelen boğuk ses.
"Dayan , ben senin için yaşıyorum" tanıdık geliyordu ama bir o kadar yabancıydı. Gözlerimi zorla açtım sadece alevler vardı. Bana doğru yaklaşan alevler...

Alevlerin içinden gelen karaltıyı gördüm herşey bulanıktı. Siyah botları vardı ve siyah bir ceketi suratıma örttü. Yüzü parıl parıl parlayan biriydi. Dudakları kırmızı çizgilerle düz şerit şeklindeydi. Burnuma giren o koku. Nefes almak işte o kokudan sonra kolay oldu benim için. Nerde olsa bilirdim bu kendine has erkek kokusunu.

Koray burdaydı beni kucağına almıştı. Sert bir yere bedenim deydi ama kafam korayın elleri arasındaydı. Koşarak yanıma gelenlerin ayak seslerini duydum. Hala herşeyi net göremiyordum ama koray olduğunu seçe biliyordum.

Yüzünün parlaması hafif geçmişti. Endişe , panik , korku anlam veremediğim gözlerle bana bakıyordu. Bırakıp gitmek o kadar kolay değildi belkide hiç kolay değildi.

########## Koray'dan ##########

Çok öfkeliydim ona gitme dediğim halde inat edip gidicem demişti. Sinirlendim ve o bara gitmedim. İçimi dolduran huzursuzluk beni hiç bir yerde rahat bırakmadı. Birşey olacağını annem hissetmişti bende yola koyuldum. Bara geldiğimde camdan dışarı alevler çıkıyordu. Herkes koşuşturuyordu.

İçerden sessizce haykırış duydum 'imdat' diyordu. Tuğçenin yanına gittim. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu hiray diye kekeledi ve ağlamaya devam etti. Hiray dediğinde içimde bir fırtına koptu. Soğu hissettim hiç düşünmeden attım kendimi alevlere.

Tenim yanıyordu ve eriyordum. Hirayın yere serilmiş o bedenini dördüğümde hiç birşey umrumda olmadı. Nefes almıyor gibi duruyordu üstümdekini çıkarıp yüzüne örttüm ve dışarı çıkardım. Tenimin yandığını biliyordum ama umrumda değildi.

Ona değer mi veriyordum ? Hayır ! Neden yanındaydım ? Neden kendi canımdan vazgeçmiştim. Beynimdeki düşüncelere siktiri çekip hiray'a odaklandım. Çok solgun görünüyordu , bilinci hala kapalıydı. Tekrar kucağıma alıp arabaya bindirdim.

Ben de arabaya binip gaza yüklendim. Panik halindeydim ne düşünmem gerek ne tepki vermeliyim bilmiyorum. Gözümü kör eden intikam vardı. Bunu onların yanına bırakmıycaktım yakıp yıkacaktım.

Telefonu elime alıp babamı aradım.
"Ben geliyorum hiray çok kısık nefes alıyor hastanenin kapısında ol ! Durumu hiç iyi değil !" diye bağırıp telefonu kapattım. Korkuyormuydum ? Onu kaybetmekten mi ? Ne yaptı bana bu kız ! Dengemi kaybediyordum kendime gelmeliydim !.

############ hiray'dan ##########

Sesleri duyuyordum. "Fuat bey acile bir yaralı geldi" diyordu panik olmuş kadın sesi. Başka bir yerden "Benden önce karımla ilgilenin" diye bağrıyordu çaresiz erkek tınısı. Herkesin sesinde çaresizlik vardı. Gözlerimi açamıyordum sanki biri üzerime taş koymuştu nefes almak çok zordu.

Ciğerlerime çekmeye çalıştım havayı ama olmuyordu. Derinden nefes almak istedim ama yapamıyordum. Hani hasta olursun burnun tıkanır ve sen nefes alırsın ama nefes aldığını anlamazsın ve bu çok sinir bozucudur. Bende de öyle oldu burnum tıkalı gibiydi.

Soğuk parmaklar göz kapaklarımı çekiştiriyordu. Gözlerim açıldı ve içeri beyaz abartılı bir ışık sızdı. Ağzıma bir şey taktılar daha kolay nefes alıyordum. Başım ağrıyordu gözlerim hala kapalıydı sadece sesleri duyuyordum.

Biri başımda ağlıyordu "nesi var ?"diyordu hıçkırıklarının arasından. Tuğçe ?
"Korkulcak bir şey yok nefes alamamış birazdan kendine gelir koray benimle şuraya gelirmisin ?" dedi. Koray adını duyunca öksürmeye başladım ve sesimi toparlamaya çalıştım. Tuğçe sesli bir şekilde "hiray iyimisin ?" diye sordu.

Gözlerim yanıyordu ve genzimde acı bir tat vardı. "İyiyim" dedim bitkin bir sesle. "Sana bir şey olucak diye çok korktum !" dedi. Hafifçe tebessüm ettim "bana birşey olmaz da koray nerede ?" dedim. Göz yaşlarının yanından gülüp "dur bi kızım hemen koray'ı soruyorsun !" dedi kızar gibi.

Onun o alevlerin arasındaki halini görmüştüm. Teni elmas gibi parlıyordu. "İyimi ?" dediğimde koray bu tarafa doğru geliyordu. Çok sert bakıyordu yüzü hafif kızarmış çok hafif soyuluyor gibiydi. Bu kadar soğuk davranmamalıydı ! Tamam onun sözünü dinlemeliydim.

Gözlerini kırpmadan ifadesizce bakıyordu. Bir şey söyle koray ! Kız bağır çağır ama bir şey söyle. Sessizliğinden korkuyordum ne düşünüyor merak ediyordum. Arkasını döndü ve yürüdü. Bana çok kızmıştı ! "Kendine gelmişsin hiraycım" dedi korayın babası.

"Şimdi bunu alalım ve nefesini kontrol edelim" dedi. Gözlerim hala korayda takılı kalmıştı. "Ben iyiyim gitmek istiyorum" dedim.
Ayağa kalktığımda çok aceleci davrandığımın farkındaydım. Amcamda burdaydı beni ayakta görünce koşarak yanıma geldi. "Hiray hemen kalkmasaydın" dedi herkes telaş içindeydi. "Evde dinlenirim" dedim ve çıkışa doğru yürüdüm.

Koray duvara yaslanmış öylece duruyordu. Yanına gittiğimde kimse gelmedi yalnız bırakmışlardı bizi.
"Koray" dedim sorar gibi. Gözlerini bir yere sabitlemiş sadece oraya odaklanmıştı beni hiç görmüyordu ya da görmek istemiyordu.

"Seçtiğim yanlış yer için özür dilerim" dedim. Kafasını yere çevirdi ve gözlerini kapattı. "Bir şey söyle" dedim umutsuz üzgün bir ses tonuyla. Gene sustu bana bakmıyordu. Sonunda gözleri beni buldu o kadar boş ve duygusuz bakıyorduki.
"Eğer konuşursam seni çok kırarım" dedi nefret ediyordu. Nefretinin esiri olmuştu benim yüzümden ve kontrol edemiyordu. "Ne desen haklısın kız bana yeterki susma" dediğimde güldü.
Bu sadece mekanik bir ayar gibi bişeydi. "Hiray ! Çok öfkeliyim !" diye çıkıştı. Sesi yüksek değildi ama bağırsa bu kadar etkili olmazdı. İstem dışı ağlamaya başladım. "Özür dilerim" diye mırıldandım. Hıçkırıklara boğulcağım için dudaklarımı ıstırdım. Bana acımasını falan istemiyordum ama şuan karşısında ağlıyordum.

"Babam da olsaydı" dediğimde gözlerinde öfke dışında bir şey daha gördüm. Kıyamama duygusu. "Senin gibi bana çok kızardı" dedim ve güldüm ama sesli değil kırgınlık uyandıran küçük bir mimik oynamasıydı. "Ona benziyorsun" dedim ve arkamı döndüm.

Adımlar çok zor geliyordu yanından ayrılmak istemiyordum ama ruhum o yangında ölmüştü. O yangında bir tek ruhumu değil koray'ı da öldürmüştüm.
O eskisi gibi değildi belkide zamana ihtiyacı vardı bilmiyorum.

Aramızda artık kilitli kapılar vardı. Bu kapıları aça bilen tek anahtar koray'ın duygularında saklıydı. Ya nefret edecekti ya da yanımda olacaktı. Dönerse benimdir dönmezse hiç benim olmamıştır hesabı.

Hastanenin koridorları gözümde uzuyordu. Beynim çok kalabalıktı oradaki düşüncelerimi tanıyamıyordum. Nefesimi dışarı üflediğimde başım hala dönüyordu. Biri kolumdan tuttu "baban da olsaydı senin yanında olurdu" dedi. Ona döndüm koray kızarmış gözleriyle soğuk bakışlarıyla bana bakıyordu.

"Babalar ne kadar kızsa da küçük prenseslerinin düşmesini engellerler ve hep yanlarında olurlar" dedi.

Merhaba gençlik :)
Bölümlerin sonunda uzun uzun konuşmayı sevmem :/ aslında yazacak birşey bulamıyorum :D
Şimdi sizin o güzel parmaklarınızın yorum ve vote yapmasını istiyorum beni kırmazsınız değilmi ? Bence yorum ve voteyi hakediyorum...
Birdaki bölümde görüşürüz sevgili okuyucularım...

Kucak dolusu sevgiler :))

MoR vE öTeSiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin