Kolum morarmıştı, Arslansa beklemediğim anda kolumun morluğundan öpmüştü. Hemende banyoya girmişti. Arslandan böyle birşey beklemediğimden bir süre öylece kalmıştım . Gerçekten öpmüşmüydü? Kalbim öyle atıyordu ki, yerinden çıkacağından korkuyordum. Bedenimin ısısı artmıştı sanki, heyecandan başım dönüyordu adeta. Anlamıyordum neden böyle olduğumu. Kendimi anlam veremeyeceğim kadar farklı hissediyordum. Utanmıştım. Şimdi nasıl bakacaktım Arslanın yüzüne. Nasıl davranacaktım? Off çok utanıyordum. Ne yapacaktım? En iyisi olmamış gibi yapmaktı. Evet, evet en iyisi bu. Biraz zaman geçmişti, banyodan ses gelmiyordu. Arslanda çıkmamıştı. Endişelenmiştim. Ne olmuştu acaba? Beklemeden kapıya vurmuştum.
- Arslan iyimisin? Geliyimmi?" ne olmuştu bu kadar banyoda kalacak acaba? Odamı utanmıştı yoksa? Of yine yüzüm yanmaya başlamıştı. Hemen sakinleşmeliydim. Banyodan Arslanın sesi geldi, boğuk çıkıyordu
- Geliyorum" kapının yanında beklemeye başlamıştım. Çok geçmeden banyonun kapısı açılmıştı. Arslan bir garip bakıyordu sanki. Bakışlarını kaçırıyordu. Pişmanmı olmuştu yoksa? Nedenini bilmiyordum ama böyle yapmasıyla kötü hissetmiştim kendimi. Düsüncelerimi bir kenara bırakarak , Yanına yaklaşmıştım kolundan tutacaktım ki, izin vermemişti. Konuşmaya başladı mahcup çıkan sesiyle konuştu
- Özür dilerim, Hira. Rahatsız ettiysem affet beni. Morarmış görünce birden kendimde neden yaptığımı anlamıyorum inan. Özür dilerim." Gidecekken elini tuttum, bir anlık cesaretle. Nasıl oldu anlamadan o sözler ağzımdan çıkmıştı
- Hayır rahatsız olmadım, sadece beklemiyordum. Hadi gel yardım edeyim yatağa geçmene." Bana öylece bakıyordu, dudakları mı kıvrılmışmıydı? Yoksa banamı öyle gelmişti? utanmış, bakışlarımı kaçırmıştım. Beklemeden elimi tutmuştu.
- Hayır uyumak istemiyorum. Önce bana söyle bakalım araba kullanmayı biliyormusun?" Arabamı? Neden ki? Çok bekletmeden konuşmuştum
- Evet biliyorum. İstanbuıdayken arabam vardı, ucakla geldiğimden Nisaya bırakmıştım. Neden sordun?
- Demek araban İstanbulda bunu öyrenmem iyi oldu. Hadi o zaman sen hazırlan, biryere götüreceğim seni" Hafifçe gülümsedim, heyecanlamıştım başımı sallayarak dolaba yöneldim. Arslansa koltukta oturmuş bana bakıyordu. Üzerinde bordo kırmızı çiçekler olan elbise seçmiştim bunu giymeyi çok istiyordum. Ama yırtmacı vardı Arslan izin verirmiydi? Söylesemiyim acaba? Sölemeyeyim en iyisi. Giyeyim, sinirlenirse deyiştiririm. Vakit kaybetmeden banyoya gittim.Elbiseyi giyip çıkmıştım.
(Hiranın elbisesi)Arslanın beni izlediğini biliyordum, bakmamıştım utanıyordum, ayrıca vereceği tepkidende korkuyordum. Aynanın karşısına geçmiştim sacımı yapa bildiğim kadar dağınık toppuz yapmıştım. Kapatıcı ve allık kullanmıştım, bordo kırmızı rujumuda sürmüştüm, gür uzun kipriklerimi kaldırmıştım. Ensemde hiss etdiğim nefesle irkilmiştim, Arslan burnunu boynuma sürtmüştü, kulağıma yaklaşarak kulak mememi iki dudağı arasına almış kısaca emmiş , tüy kadar hafif dudaklarını kulağima deydirerek konuşmuştu.
-Çok güzel olmuşsu, ama sana dediklerimi unutmuş gibisin. Dua et vaktimiz az yoksa elbiseyi üstünde seve-seve parçalardım, grldiğimizde halladetim hadi çıkalım" Nefesini boynuma vererek uzaklaşmıştı. Kıpkırmızı olduğuma emindim. Korkmuştum elbiseyi parçalardımı gerçekten? Off neden giydimki? Tam değiştirmeye gidecektimki. Arslanın sesiyle durdum.
- Hadi aşağı inelim. Birazda beklesek geçikeceğiz." Hafifçe başımı sallaya bilmiştim,dikkatlice aşağıya inmiştik. Şaziye anne sevgi dolu gözlerle bize yaklaşmıştı.
- Nereye gidiyorsunuz çifte kumrular?" Demişti sevecen sekilde, Arslan bekletmeden konuşmuştu
- Hirayla biraz dolaşacağız anne, evde sıkılıyorum" bense Arslanı duymuyordum aklım odada kalmıştı. Bana yaklaşmasında. Birde tabii kaflarında ya elbiseyi yırtarsa? Ayrıca dokunuşlarınan neden rahatsız olmuyordum hiç anlamıyordum. Kendime itiraf etmeye korksamda hoşuma bile gidiyordu. Sırıttığımın yeni farkına varmıştım hemen kendimi düzelttim. Orada çok durmadan konağın kapısına doğru dikkatli addımlarla gitmiştik. Konağın kapısından çıktığımızda rahat nefes almıştım. Dışarıdaydım, mutluluktan bağıra bilirdim.
- Hadi arabayı sen kullanacaksın, sinemaya gidiyoruz" sinemamı? Tanrım bu gun en mutlu gunum ola bilirdi. Sinemada film izlemeyi çok seviyordum. Hemen Arslana sarılmıştım. Sonra ne yaptığımı anlayınca ayrılmıştım. Utanmıştım yere bakarak konuşmuştum
- Özür dilerim, Teşekkür edece.." lafımı tamamlamadan beni sol kolunun altına çekmiş , sol eliyle beni sarmıştı, başıma öpücük kondurmuştu. Yüzüm yanıyordu. Ama asla rahatsız olmamıştım. Aksine garip ama çok hoşuma giyordu bana dokunması, sarılması. Bir süre sonra ayrılmıştık. Utanıyordum yüzüne bakamamıştım. Ama onun bana baktığını hissediyordum. Sessizliği Arslan bozmuştu.
-Böylece bekleyecekmiyiz? Hadi arabaya" basımı hafifçe sallamıştım. Aramız 2 gündü olmadığı kadar cok iyiydi. Keşke böyle kalsak. Arslana binmekte yardım etdikten sonra, şoför koltuğuna geçmiştim. Çok geçmeden arabayı çalıştırmıştım. Arslan yolu tarif etmişti. Sonunda varmıştık. Arslan romantik film seçmişti. Filmin adı "365 days-2", umarım düşündüğüm film değildi, hemde 2 ci bölümü. Neden böyle bir film seçmiştiki aklım almıyordu. Mecbur izleyecektik. Yerlerimizi almış, çok geçmeden de film başlamıştı. Başları iyi olsada, sonrasını konuşmasak iyiydi. Açıkca sevişiyorlardı, bide çıplak. Üzüm yanıyordu. Utandığımdan Arslan tarafa bakmıyordum. Arslan kısaca küfür savurmuştu Devreme. Demek Filmi Devrem seçmişti. Ah Devrem yaktın bizi. Film irelileyen saniyelerde dahada açık olmaya başlamıştı. Kendimi kötü hissediyordum. Çıkmak istiyordum. Tam Arslana kalkmak istediğimi söyleyecekken, yırtmac yüzünden açıkta kalan bacagımda el hiss etmemle put gibi yerimde dona kaldım. Arslan eliyle açıkta kalan bacağımı okşuyordu, ardıyca sıkıyordu. Kalpten gidecektim. Kendime gelmeliydim. Arslanın elini tutarak zorlukla konuştum
-Arslan çıkalımmı? Kendimi kötü hissediyordum." Gözlerime bakıyordu, ama sanki beni duymuyordu. Siyahları o kadar derin bakıyordu ki, biran kendimi kaybetmekten korktum. Yüzünü incelemeye başlamıştım. Dolgun dudakları o kadar güzel duruyordu ki, bakmaktan kendimi alamıyordum, hemen gözlerimi çektim. Of ne yapmıştım ben? Neden bakmıştım? Düşüncelerimle kafayı yemek üzereyken Arslan boğazını temizleyerek konuştu
- Devremin filim seçme zevkine güvenmiştim, kusura bakma." Hafifçe başımı sallamıştım. Sinemadan çıkmıştık. Arabaya doğru yürüyorduk. Arslanın kolumdan tutmasıyla durdum. Yüzüne baktığımda bana gülümseyerek bakıyordu. Ne olmuştu ki?
- Hira" kelimeleri toplamaya çalışıyordu sanki, konuşmaya başlamıştı
- Beni affede bilecekmisin? Tanıştığımızdan bu yana yaptıklarımı unuta bilecekmisin?" Öyle bakıyordu ki bana Hayır söylemeye insan kıyamazdım, sakin kalmıştım ne diye bilirdim ki? Konuşamıyordum sanki, kelimeleri bir türlü bir araya getiremiyordum. Öylece gözlerine bakıyordum, Hafifçe başını sallayarak konuşmuştu Arslan
- Anlıyorum Hira. Birşey söylemene de gerek yok. Yaşattıklarımı unutturamasam da, söz veriyorum birdaha benim yüzümden ağlamayacaksın." Gülümseyerek bilmiştim sadece. Yeniden kolundan tutarak arabaya geçmiştik. Arabayı ben kullanıyorum. Nasılda özlemiştim. Yine hazırlamıştım İstanbul'u. Telefonum çalmasıyla düşüncelerim yok olmuştu. Arayana baktığımda annemdi. Hemen açtım.
- Anne
- Kuzum nasılsın" sevecen sesiyle konuşmuştu
- İyiyim Ayşe sultan sen nasılsın
- İyiyim gülüm. Kızım müsaitseniz Arslanla seni akşam yemeğine bekliyoruz." Arslana baktığımda ne oldu dercesine bana bakıyordu, telefonu kulağımdan uzaklaştırarak konuştum
- Annem akşam yemeğine davet ediyorda. Gelemeyeceyimizi söyle.." cümlemi tamamlamadan konuşmuştu
- Tamam geleceğimizi söyle
- Ama.." yine hemen konuşmuştu
- İyiyim ben, anneni geri çevirmeyelim" Başımı sallamıştım, anneme hitaben konuştum
- Tamamm Anne gelicez" annemde sevinmişti biraz konuştuktan sonra telefonu kapatmıştım. Arslanla arabada birşey konuşmamıştık. Konağa vardığımızda Arslanla odaya çıkmıştık. Arslana yardım ederek yatağa oturtduktan sonra aşağıya inmiştim. Şaziye anne avludaydı, yanına gittim. Beni görünce gülümseyerek konuşmuştu
- Güzel kızım gününüz nasıl geçti?" O film olmasaydı iyi olurdu ama neyse
- İyi Şaziye annem, benim sana birşey söylemem lazim da
- Hayır ola kizim, Buyur
- Annemler akşam yemeğine davet etdiler de, gitsek sizin için sorun olurmu?
- Kızım o nasıl laf gidin tabii nedrn sorun olsun" sarılarak başımı sallamıştım sallamıştım. Yukarı çıktımıştım. Arslanın üstü çıplaktı, altında pantolon vardı.Yutkunmuştum kasları vardı, o kadar formadaydı ki, bakmadan duramıyordum.Kömleyini giymeye çalışıyordu, ama bir türlü beceremiyor, küfür savuruyordu. Boğazımı temizleyerek yanına yaklaştım. Birşey demeden sağ kolunu kömleye geçirdim. Titrememek için kendimi zor tutuyordum. Kömleyini düğmelerini bağlamıştım, tam gidecekken sol koluyla beni tutarak, dolaba yaslamıştı, saclarıma yaklaşarak saçlarımın kokusunu içine çekiyordu. Boynuma yaklaşarak küçük öpüçük kondurmuştu, neye uğradığımı şaşırarak öylece durmuştum. Boynum alev alıyordu sanki. Boynuma nefesini vererek gözlerime çıkarmıştı sihaylarını, boğuk sesiyle konuştu
- Hadi Hira ben yırtmadan bunu üzerinden çıkar" benden uzaklaşmıştı, kendime gelerek dolaptan kiyafetimi alarak banyoya koştum. Arkamdan güldüğünü duymuştum. Annemlere gidecektik çok mutluydum, hepsini o kadar özlemiştim ki, abimi bile. Beyaz crop, altınaysa beyaz bol kumaş pantolon giymiştim.(HİRANIN KOMBİNİ)
(ARSLANIN KOMBİNİ)
Odaya girdim. Arslan aynanın karşısındaydı, saatı sol elindeydi. Mavili beyazlı kölek, beyaz kot pantolon giymişti. Bu gün 2 ci defa onu takım elbiseden farklı kiyafetde görüyordum. Yakışıyordu. Off ne diyordum ben, düşüncelerimden ayrıldım hemen. Saati Takmasına ona yardim etmeliydim. Hemen ona yaklaştım, bakışlarını kaldırmış beni baştan aşağıya süzmüştü. Saati elinden alıb koluna taktım. Kulağıma yaklaşıp, ılık nefesini vererek konuştu
- Ben açık giyme dedikce inadıma açık giyorsun. Öyle olsun bakalım. Sorarım elbet bir gün hesabını" saclarımıda koklayıp öpmeyi ihmal etmeyerek benden uzaklaşmıştı. Bana yaklaşmasından garip şekilde hoşlanıyordum. Kendime gelerek aynanın karşısında kendime baktım. Saçlarımı yukarıdan topladım. Gözlerimin altına kapatıcı kullandım, allık, kırmızı rujumuda unutmadan sürmüştüm. Kipriklerim gür ve uzun olduğundan öylece bırakmıştım. Arslana çevrildiğimde. Öylece durmuş gözlerime bakıyordu. Yanına kalmıştım
- Hazırım çıkalımmı?" Hafifçe kendine gelerek başını salladı, aşağıya inmiştik. Herkes sofradaydı. Kısaca iyi akşamlar, afiyet olsun demiştik. Baranla Devrem bana hitaben konuşmuştular
- Yakıyorsun ortalığı yine yenge" yavaşça gülümsemiştim. Bedri ağanın Baranla Devreme hitaben 'densizler' dediğini duymuştum çaktırmadan kıkırdamıştım. Arslan yanımda olduğundan kısaca gülmüştü. Konaktan çıkmıştık. Arabayı yine ben kullanacaktım. Arslana yardım ettikten sonra şoför koltuğuna geçmiştim. Arabada konuşmamıştık. Normal hızla Karakurt konağına yol almıştık. Araba kullanırken bir yandan düşünüyordum Arslan kardeşini görünce nasıl tepki verecekti acaba? Gidince görecektik. Umarım sorun çıkmadan bu günü atlata bilirdik..YENİ BÖLÜMÜ BEĞENDİNİZMİ?
İYİ OKUMALAR CANLARIM..♥️
İnstgram : @kalbim_wattpad
Tik Tok : @wattpadd999
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim
RomanceHira Şahin ve Arslan Demir Öztürk'ün inişli-çıkışlı aşk hikayesine hoş geldiniz.. Hirayla Arslan birlikte kalmayı başaracaklar mı? Ve seni, benim hayatıma uğratan kaderin de vardır bir bildiği.. Berdelle evlendiler, sizce nefret aşka dönüşe bilecekm...