Öylece tavana bakıyordum, ne birşey hissediyordum, ne de konuşuyordum. Nerede olduğumu bile bilmiyordum. İnsanlar vardı, ama ne konuşuyorlardı duymuyordum. Tanıdık simanı görmemle başımı hareket ettirmeden,gözlerimi ona diktim. Yavaş-yavaş yaşananları hatırlamaya başlıyordum, bebeklerim? Elimi karnımın üstüne koyup onları hissetmek istiyordum, ama kolumu oynatamıyordum. Kendimi bile ifade ede bilmiyordum, delirmişcesine uzandığım yerden kalkmaya çalışıyordum. Onun koluma dokunmasıyla, uzun süredir sessiz kalmağıma bakmayarak bağırdım, elini iteklemeye çalıştım
- Dokunma bana" doktorlar kötüleştiğimi anladığından dolayımı yoksa neden mi bilmiyorum onu uzaklaşdırdılar.. Koluma batırılan iğneyle yine gözümü karanlığa kapatmıştım..Arslan Demir Öztürk
Uzun süredir kendimi kontrol edemediğimden dolayı doktor kontrolünde olmama bakmayarak yine istemeyerek Hiranın kalbini kırmıştım, layık olamayacağı laflar etmiştim. O yüzden en sevdiği çiçeği alarak okula gittimiştim, beklemeye başlamıştım hemde 2 ay boyunca beni mahv eden, çıkmaza sokan o konuyu düşünmeye başlamıştım. Biliyordum benim sinirlerimi o konu mahv etmişti, Hirayla da birşey konuşamıyordum. Çok konuşamamıştık bu 2 ayda, fazla ilgilenememiştim onunla. Bir kaç kez dışarda vakit geçirmiştik o kadar. Ama öyle bir çıkmazın içindeydim ki, Devremle bile konuşamıyordum. Öyle çok korkuyordum ki, öyrenmesinden, eminim asla beni affetmeyecekti, hata ayrılacaktı da..
Başımı kaldırdığım da, Hiranı bir adamla sohbet ederken gördüm. Fazla yakın olmaları beni sinirlendirsede, durdum. Buraya Hiranın gönlünü almaya gelmiştim, kavga edemezdim.. Ama işte o adamın elini Hiranın karnına uzatmasıyla son damlada taşmıştı, kışar addım onlara yaklaşarak o adama kafa attım, kendimi kaybetmişcesine vuruyordum, ta ki, Hiranın acıyla ah diye inlemesine kadar, bilmeden onu itmiştim. Yanın koşup konuşacakken
- Senin burda ne işin var? Beni neden rezil ediyorsun? " Elimi saçlarımdan geçirdim, kendimi toparlamak istermiş gibi
- Benmiyim suçlu?" Deliye dönüştüm, siktiğimin dölünü elimle gösterdim
- O adam sana dokunuyordu? Benmiyim suçlu?" Ağlaması kalbime hancer gibi saplanırken bağırdı
- Bıktım artık senin toksikliğinden, sinirinden, kırıp dökmenden" bıkmıştı benden? Öylece arkasından baktım, arbaya binip gitti. Suçlumuydum ben şimdi? Ama ben buraya onunla konuşmaya gelmiştim. Yine niye böyle olduk? O adama bakmadan arabama bindim Hirayı takib ediyordum, ama öyle hızlı kullanıyordu ki, yetişemiyorum. İşte o lanet an, hatırlamak istemediğim an gözümün önüne geldi, kamyon Hiranın arabasını tanınmaz hale salmıştı. Nasıl oldu, nasıl yaptım bilmiyordum ama şimdi hastanedeydik. Emelyat haneye almıştılar. Bense öyle duvarı izliyordum, sanki hayatla iletişimimi koparmışcasına, ne duyuyordum, ne konuşuyordum, gözlerimdense durmaksızın sessiz yaşlar akıyordu. Devremle Nisa benimle konuşmuşmaya çalışmıştılar ama duymamıştım. Babamlar, Nisanın ailesi herkes gelmişti. Sahi ne zaman geldiler? Yine konuşmuyordum Özkan kolumdan tutup sarsıyordu
- Ne yaptın? Ne oldu kardeşime?" Ama cevap veremiyordum. Baranla Devrem benden zorlukla ayırdılar, yere çöktüm öylece Dilayla annem yanıma gelerek beni sardılar
- İyi olacak yengen, kendini kaybetme abi nolur" diye ağlıyordu Dila. Hiçkimseye tepki vermeyen ben emeliyathane kapısının açılmasıyla, yerimden kalkarak doktorun yanına koştum, kaç saattir konuşmadığımdan boğuk sesimle konuştum
- O iyimi? Karım iyimi?" Öyle çaresizdim ki
- Sakin olun, Hira hanımın emeliyatı iyi geçti, şimdi normal odaya alacaklar. akşama uyanmazsa, yarın mutlaka uyanacak. Ama üzücü haber vermeliyim ki, bebeklerini kaybetti. Zaten öyle kazadan sağ cıkması bile bir mucize" Baranla Devrem kolumdan tutmuştular. Emeliyathanenin kapısı açıldı Hiranın yüzü gözü yara içerisinde çıkarmıştılar, sanki hissetmiş gibi bir eli karnının üstündeydi. Ayşe anne 'Kızım seni ne hale getirmişler' diyerek Hiraya yaklaşacakken izin vermemişti hemşireler. Bense öylece bakıyordum, herşey donmuştu benim için. Bir anlık uykudan ayıldım sanki..
- Benim onun yanında olmam gerek, içeriye girdim bilirmiyim?" Gözlerimden yaşlar akarak sormuştum, herkesin çekindiği, azminden korktuğu Arslan ağa şimdi ne hallere düşmüştü
- Yalnız 5 dakika" başımı salayarak koşar addım odaya girmiştim. Yaklaşmaya bile korkuyordum, koluna serum takmıştılar, bazı yerlerinde morluklar çizikler vardı, en çokta yüzünde. Elimle yüzünü okşamak istedim ama cesaret edemedim. Elini elimin arasına aldım
- Özür dilerim, güzel gözlüm" göz yaşlarım dünden hiç dinmemişti, elimi karnına koydum, gitmiştiler, bizi bırakmıştılar. Eger Hiranı sinirlendirmeseydim, kendi sinirime hakim olsaydım asla olmazdı, asla gitmezdiler herşey benim yüzümden oldu. Affetmeyecek beni, hatta nefret edecekti.. Yüzüne öpücük kondurdum, öyle kötü durumdayım ki, şimdi nasıl söyleyecektim bebeklerimizi kaybettiğimizi? Günleri, ayları sayıyordu, hatta bebek odasını bile kendi elleriyle hazırlamıştı.. Duramıyorum artık burda, gözümden akan yaşları sildim, odadan hızlı adımlarla çıktım, hiç kimseyle tek laf etmeden hastaneden çıktım, Devrem de arkamla geldi, arabaya binecekken durdurdu
- Abi nereye gidiyorsun yengemi böyle bırakıp, şimdi onun herkesten çok senin gücüne, sevgine ihtiyacı var" Devreme sıkıca sarıldım
- Baba olamadan bebeklerimi kaybettim, daha onları kucagıma alamadan gittiler" ağlamaktan sesim boğuk çıkıyordu
- Abi yine olur, ne olur toparla kendini. Ya yengeme birşey olsaydı o zaman.." konuşmasına izin vermedim kulaklarımı tuttum
- Hayır, hayır ona birşey olamaz" deli gibi kafamı sallıyordum, Devrem yine bana sarıldı
- Hadi gel gidip yemek yiyelim, sende kendine gel. Sen güçlü ol ki, yengemde senden güç alsın" Devremle hastanenin kantininde yemek yemiştik, geceyide herkesi eve yollamıştım ama Nisayla Devrem gitmemişti. Hastanede geçirmiştik geceyi 3 müz birlikte. Yarın Hira uyandığında doktorlarla birlikte bende girmiştim odaya, öylece yukarıya bakıyordu, tepki vermiyordu. Gözleri bana dönünce sanki kendine geldi, o kadar zayıf düşmüştü ki, kolunu bile oynatamıyordu, elini kaldıramamasından dolayı olacak ki, yerinde hareketlenmeye başladı, kolundan tutacakken, zorlukla bağırdı
- Dokunma bana" bu lafı hancer olup kalbimi deşti sanki, öyle bakıyordu ki, bana iyrenirmiş gibi, kendimden nefret ettim, yok olmak istedim biran. Doktorlar beni odadan çıkardılar. Sakinleştiriciyle uyuttular Hirayı. Bense zorlukla addımlayarak dışarıya çıktım, Ayşe anne öyle bakıyordu ki bana, keşke kızımı sana vermeseydim der gibi. Devreme de kulak asmadan arabama binerek, nereye gittiğimi bile bilmeden hastaneden uzaklaştım. Telefonuma gelen mesajla, kaç gündür uzaklaştığım bataklığa geri döndüm. Hira beni asla affetmeyecekti, benim kendimi affetmediğim gibi..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim
RomanceHira Şahin ve Arslan Demir Öztürk'ün inişli-çıkışlı aşk hikayesine hoş geldiniz.. Hirayla Arslan birlikte kalmayı başaracaklar mı? Ve seni, benim hayatıma uğratan kaderin de vardır bir bildiği.. Berdelle evlendiler, sizce nefret aşka dönüşe bilecekm...