35.Bölüm

46 6 2
                                    

Arslan Demir Öztürk

İlişkimiz hep inişli-yokuşlu oldu, bir gün mutlu olduğumuzda bin gün cezasını çektik. Hiranın söylediği lafları hala kulağımda çınlanıyordu. Benden nefret ede bilirmiydi gerçekten? Ama gözleri öyle bakıyordu ki, aşkla, kırgınlık birleşmişti sanki. 3 gün boyunca hep kapısına gittim, her seferinde kovmuştu. Tabii pes etmemiştim, ben onun için ailemi karşıma almıştım, ağalıktan vazgeçerek gelmiştim buraya. Şimdi bir yanlış anlama yüzünden onu kaybedemezdim.  Büşranın durumu kötüleşiyordu, doğum yaklaştıkça, doktorlar bile artık eve geliyorlardı, o yüzden Büşrayı buraya getiremiyordum, Hira da beni dinlemiyordu ki, onu Büşranın yanına götüreyim. Yüzünü görmemiştim 3 gün boyunca, bende bir umut dışarı çıkar görürüm diye, yaşadığı binanın yakınlığında bekliyordum arabada. Onsuz ev bile cehennem gibi geliyordu, doğru dürüst yemek bile yememiştim. Tüm umudum Hirayla konuşmaktı, eger izin verirse. Kapısına bıraktığım çiçekleri bile almıyordu, çiçeklerin üstüne bıraktığım notta olanları yazmağı düşünmüştüm ama işte onuda almıyordu. O kadar yorgun hissediyordum ki, kendimi..

Başımı, direksiyonun kenarına koyduğum elime yaslamış öylece duruyordum. Aptallık etmiştim, ne diye kızdan uzak gezdim ki? Ben nasıl yapa bilmiştim, o acı çekerken ben Büşranın dertleriyle ilgilenmiştim. Beni affetmemekte haklıydı. Doğru dürüst ilgilenmemiştim bile, Hiranı her zaman herşeyden önde tutmuştum, şimdi nasıl böyle akılsızlık etmiştim. Devreme herşeyi anlatmıştım, o bile suçun bende olduğunu, daha önce herşeyi anlatmam gerektiğini demişti. Duyduğum araba sesiyle başımı kaldırdım, mutluluğumdan gözlerim dolmuştu, sonunda evden çıkmıştı, ama yüzünü yine görmemiştim başımı koluma yasladığımdan. Kendime lanet ettim ne diğe başımı aşağı ettim ki?  Arabanın hızla uzaklaşmasıyla bende vakit kaybetmeden arkasıyla gittim. Nisanın evinin yanında durmuştu. Arabadan indi..

Göz yaşlarımı tutamadım, kendimi zor tuttum arabadan inip sarılmamak için. Nasıl özlemiştim, kokusunu, herşeyini. Hızlı adımlarla apartmana girmişti, çıkana kadar bekleyecektim. Kaç saattir burdaydım, herhalde burda kalacak diye düşünerek gidiyordum ki, apartmandan çıktı. Arabasına binerek geldiğinden de hızlı kullanmaya başlamıştı arabayı, gözden kaybetmemek için bende hızlanmıştım. Kendi yaşadığı apartmanın önünde durdu, koşar addım arabadan indi. Yine onu bekliyordum, çünkü arabayı kilitlememişti. Kısa süre sonra indi ama elinde bavul vardı, kaşlarım çatıldı nereye gidiyor? Eve mi dönüyor yoksa? Arabanın tekerleğin bakıb, sinirle ayağını yere vurdu bir terslik olduğundan emindim, ama arabadan inmedim. Taksinin gelmesiyle ona binip gitti, bende arkasıyla. Hava limanına geldiğinde, saatlar, saniyeler durdu sanki benim için. Gidiyordu..

Ondan sonra hiç düşünmeden, arabadan inmiştim. Gitmesine izin veremezdim..

Hiradan..

Başımın ağrısıyla gözlerimi açtım, öylece bir kaç saniye olduğum odaya, uzandığım yatağa baktım, ben nerdeydim? Mavi ve açık tonlardan, duvarda ki, resimlerden çoçuk odasında olduğumu anladım. Rüyadamıydım? Uçağım? Yattığım yerden fırladım. Tam bağırıp kapıyı açacakken, durdum..

Olamaz Rüzgar için aldığımız yatak, gözlerimden durmak sızın yaşlar akıyordu, yerdeki oyuncaklara baktım, bunları Arslan Sevgi için seçmişti.. Çoçuklarımız için seçtiğimiz şeyler neden buradaydı? Delirmişcesine elimi saçlarımdan geçirdim? Deliriyormuydum ben?
- Neden?" Artık bakırıyordum
- Bunlar neden burda? Ben neredeyim?" Kenidimi ayakta tutamadım, yere yıkılarak oyuncakları göğsüme sıkarak bağırarak ağlamaya başladım
- Siz benim bebekleriminsiz. Burda ne işiniz var?" Elimle karnımı tuttum
- Şimdiye büyürdünüz dimi? Ben kötü annemi olacaktım size o yüzden mi gittiniz?" 1 ay önceki halime dönmüştüm bir anda sanki, sadece ağlıyordum, hiçbirşey düşünemiyordum. Hiç bilmediğim bir yerde olduğumu, kaçırıldığımı, kaçırmış olduğum uçağım hepsini unutmuştum. Çektiğim acı ve ben vardım..

KalbimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin