39.Bölüm

50 7 0
                                    

Yaralarım kapuk bağlıyordu, zaman geçtikçe iyileşiyordum. Tüm dikkatimi işime ve kendime ayırmıştım. Artık boşanma davası açmak için, Arslanla karşılaşmak için hazırdım. İnsan ihanete, saygısızlığa uğrayınca sevgi yok oluyormuş, yerini nefrete veriyormuş. Bende de böyle oluyordu. Düşünüyorum da, ben kendimi çok etmişim, küçük görmüşüm Arslanı hep affetmekle, ona olan aşkım gözü gör etmişti. Arabamı durdurdum, gözlerimi yukarıya kaldırarak karşısında durduğum binaya baktım, işte burada bitecekti herşey..

Kendimi kötü hissederim diye düşünmüştüm, ama soğuk kanlılığım beni bile şaşırtmıştı. Boşanma için kağıtları imzalamıştım, ve asıl bomba Arslanın imzalayacak kağıtlar ondan habersiz Mardine yollanacaktı. Bilmiyorum neden böyle yaptığımı, ama sanki bu sürec içinde arayıp-sormamasının intikamıydı bu. Avukatıma yönelik sordum
- Benlik iş bittimi?
- Evet, Hira hanım. Arslan bey zorluk çıkarmadan kağıtları imzalarsa, 10 gün sonra duruşma olacak ve resmi olarak boşanacaksınız. Yok eger zorluk çıkarırsa, 6 ay süre geçtikten sonra duruşma sizin lehinize karar vererek." Başımı salladım
- Boşanayım, başka birşey istemiyorum.
- Zaten 6 ay içinde zorluk çıkarsa da boşanmış olacaksınız" tamam dercesine başımı sallayarak, arabama bindim. Bu sefer bitiyordu..

Eve gelmiştim, şirkete gitmeliydim o yüzden hemen hazırlanmalıydım. Yoksa yine huysuz Volkan konuşarak beynimi yerdi. Daha oda seçecektim şirkette kendime. Sesli konuşa-konuşa hazırlanmıştım bile. Saata baktım, Tanrım sen beni cani Volkanın gazabından koru.

Şirkete vardığımda, çalışanlara selam vererek, Volkanın odasına gidecekken Busenin yanıma yaklaşıp selam vermesiyle durdum
- Hira Hanım duydukta, siz Özkan beyin kardeşimisiniz?" Hiradan, Hira hanıma geçiş hızı beni güldürmüştü
- Evet kardeşiyim, hem artık bu şirketin 2 ci ceosuyum." Birşey söylemesini beklemeden yanından geçtim, ne güzel namımız yayılmış. Ay bu ne laflar bende, aklıma mukayyet ol tanrım. Volkanın kapısını çalmadan içeriye girdim. Ama öylece durdum, buraya ne olmuştu böyle
- Volkancımm buraya ne olmuş?" Başını dosyalardan kaldırıp bana baktı, alayla konuştu
- Mazajteleri sonunda teşrif buyurmuş" gözlerimi devirdim
- Gözümden kaçmıyorda, 24 saat göz deviriyorsun.
- Volkancım bey, buranın hali ne? Bir masa azmı geldi, iki masa koydurmuşsun?
- Hiracım hanım artık bu oda ikimizin" bu adam beni sinir ediyordu, cım, cım ne ya bir-birimize söylüyoruz, 'Çilek Kokusu' daki Selda gibi, düşündüğüm beni kıkırdatmıştı. Volkan bana bu kız kesin deli der gibi bakış atıp işine döndü
- Volkan ben senin neden bir odada çalışayım ki? Hem bu büyüklükte şirkette başka odamı yok?
- Ne kadar çok konuşuyorsun. Bende meraklı değilim seninle aynı odada çalışmaya. Ama başka oda yok, asistanımın odası oldu senin geçmiş odanda" sinirle benim için hazırlatdığı masaya geçdim. Adama bak
- Asostanonomon odoso oldo" kendimde bilemedim sesi söyledim
- Birşeymi dedin?" İrkilerek Volkan'a baktım
- Hayır
- Bende öyle sanmıştım,  işlerine odaklan artık" sert sesiyle söylemişti, nefret ediyorum Volkandan. Oflayarak dosyalara bakmaya başlamıştım, ne o konuşmuştu, ne ben. Asistanını bir kaç defa gördüm, güzel kızdı, yalnız Volkanla değil benimlede ilgileniyordu, bu onu sevmeme yardımcı oluyordu.

Saate baktığımda, artık şirketin çıkış vakti olduğunu gördüm. Kaç saattir oturmuş dosyaları inceliyorum, belimde tutulmuştu. Volkana baktığımda hala çalışıyordu, bu adam yorulmuyormuydu?
- Gide bilirmiyim?" Volkan o kadar azimli biriydi ki, insan ister-istemez çekiniyordu.  Gözlerini dosyalardan ayırarak bana baktı
- Neden izn istiyorsun? Ben burda nasıl patronsam, sende öylesin." Anlayamıyordum Volkanı bir sakindi, bir gürlüyordu. En iyisi fikrini değişmeden hemen burdan kaçmak.  O yüzden başımı hafifçe sallayarak yerimden kalktım, belim de o kadar ağrıyordu ki, buraya gömüle bilirdim. Çantamı alarak kapıya doğru gitti
- İyi akşamlar" Birşey demesini beklemeden odadan çıktım.

KalbimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin