13.Bölüm

132 15 1
                                    

Yatakta uzanmış boş-boş tavanı izliyordum. Zaman akıp gidiyordu. Hayatım birden nasılda hiç olmuştu, bense hiçbirşey yapamamıştım. Okulu, çoçukları, çalışmayı çok özlemiştim.  Çok zorluklarla kazandığım herşey çöp olmuştu. Şuan olduğum durum hayallerimden çok uzaktı. Kapım gürültülü şekilde açılmıştı, korkuyla yerimden sıçradım. Gül? Öldürücü bakışlarla bana bakıyordu. Kapıyı çalmamasınamı sinirleneyim yoksa gürültüyle içeri girmesinemi. Sinirle, sesimide yükselterek konuştum
-Affedersin ama sana kapı çalmayı öğretmediler galiba, birdaha kapıyı çalmamış odaya dalma bir zahmet" gülümsedi samimiyetsiz şekilde
- Öylemi canım? İzinde alayımmı senden? Abin olacak şerefsiz Dilayı kaçırmasaydı bu oda zaten benim olacaktı. Arslanla evlenecektik biz senin yüzünden evlenemedik. Ama çok yakında zaten Arslan alır beni. Senin çocuğun olmayacağına göre, bu eve torunu ben vereceğim." Ne diyordu bu iğrenç kadın, neden olmasın çocuğum? Arslan bunumu seviyordu?   Öyle olsa bağirmazdi dimi. Yalan söylüyor. Ya doğruysa?
- Bana bak haddini bil sen kimisinde benimle böyle konuşuyorsun? Ne hakla abime şerefsiz dersin haysiyetsiz. Benim abim sevdiğinin arkasında durup kaçırdı, Ya Arslan ? Seni sevdiğinimi zannediyorsun ? Öyleyse neden arkanda durmadı? Neden şimdi bu oda benim, senin değil? Çünki sen Arslan için hiçbirşeysin." Of patlamıştım sonunda, morarmış yüzüyle bana bakıyordu, bende gözümü dikmiş ona bakıyordum dik-dik. Başımı kaldırdığımda kapıdan bize bakan Arslanla göz göze geldim. Dudağının kenarı kıvrılır gibi olmuştu sanki. Gülde Arslanın geldiğini farketmişti odadan çıkmaya yeltenmiştiki Arslanın sesiyle durdu. Arslanın gözü bendeydi ama Güle hitaben konuşuyordu
-Amca kızı seni uyardıgımı hatırlıyorum ne cabuk unuttun? Bu odaya girmeyeceğini söylememişmiydim sana? Teşekkür ederiz Hirayla mutlu günümüzde yanımızda oldun , ama misafirlik kısa sürdükte hoş oluyor. Evine döne bilirsin." Söyledikleriyle içimin yağları erişmişti. Gül ağlayarak odadan çıkmıştı. Yeni fark ediyordum ben Arslana gülümseyerek bakıyordum. Hemen kendimi düzelttim. Arslan konuşmaya başlamıştı
- Gülü ciddiye alma. Ergenliğinden bana tak.." lafını bitirmesine izin vermeden bu sefer lafını ben kestim
-Beni ilgilendirmiyor, açıklama yapmak zorunda değilsin" hiçbirşey söylemedi, ama sinirlendiği belliydi.  Yanımdan hızla gecerek, koltukta duran dosyayı almıştı. Odadan çıkarken de kapıyı sertce vurmuştu. İyi oldu oda beni dinlememişti. Yatağa gecerek uyudum. Uyandığımda hava kararmıştı. Ben yardım etmemiştim sofrayı hazırlamaya off. Yeni gelin değilmişim gibi uyuyup kalmıştım. Çabuk hazırlanıp aşağıya indim. Yeni gelin olduğumdan elbise giyecektim bir süre. Mavi, çiçekli elbisemi aldım giyindim. Saçlarımı yapa bildiğim kadar dağınık toppuz yapmıştım.  Elbisem dizimin tam üstünde duruyordu. Allık kullanmıştım, açık pembe rujumuda sürmüştüm. Kipriklerim gür ve uzun olduğundan öylece bırakmıştım. Hemen aşağıya inmiştim anlaşılan Şaziye anne mutfaktaydı. Arslan ve kardeşleri dönmemiştiler şirketten. Bedri ağa salonda oturmuştu. Mutfağa gittim hızlı addımlarla. Gül ortalıklarda yoktu gitmişti demek. Şaziye anneyle daha bu gün tanıştığım Gülizar abla gülerek konuşuyorlardı. Yanlarına gitdim. Benim geldiğimi farkettiklerinde gülen yüzleriyle bana bakıyorlardı. Mahcupca konuştum
- Özür dilerim, uyuyup kalmışım. Hemen yardım ederim" Şaziye anne eliyle belimi sıvazladı
- Güzelim o nasıl laf iyi yapmışsın. Hem bitti sayılır.  Hadi biz seninle sofrayı kuralım. Yemekleride Gülizar getirir." Gülizar ablada konuşmuştu
- Evet hanımım. Siz gidin ben getiririm"  Şaziye anneyle mutfaktan ayrılmıştık. Birlikde sofrayı kurmuştuk. Yardımcılarda yemekleri sofraya dizmişti. Çok geçmeden herkes sofraya oturmuştu.  Arslan hala gelmemişti. Bedri  ağa ikizlere hitaben sormuştu
-Abiniz nerde? Neden gelmedi?" Baran konuştu
- Şirketteydi biz çıkanda, çok işi olduğunu söylemişti, her halde o yüzden gelememiş' Bedri aga birşey dememişti, sakince kafasını sallamıştı. Herkes yemeğini yedikten sonra, odalarına çekilmiştiler. Ben mutfaktaydım. Arslanı bekliyordum, aç gelecekti kesin, o yüzden yemekleri hazırlıyordum. Biraz bekledim gelmemişti. En iyisi aramak. Ama arayım ne derim ki? Ne zaman geleceksin böylemi sorayım? Hayır en iyisi aramamak.  Off ya yemekler isinmakran küflenecek. Arayacağım sınucta evliyiz ne olduğunu bilmek hakkım. Telefonu elime alarak adına tuşladım. Biraz geçtikten sonra açmıştı.
Yorgun sesiyle konuştu
- Alo Hira neden aradın bir sorunmu var?
- Hayır. Neredesin? Yemek için.."  arkadan kadın sesi duymamla sözüm yarım kalmıştı 'Ne sipariş vereyim? Pizza olurmu?' Başka kadınınmı yanındaydı? Beni kendime getiren Arslanın sesiydi.
- Noldu konuşsana ne yemek için?" Zorlukla konuştum
-  Hiç,bir önemi kalmadı. Sevgilinin yanında yemeğini yeyeceğini bilmiyordum, Özür dilerim vaktini aldım, afiyet olsun size" cevap vermesini beklemeden telefonu kapatmıştım. Yaşlarım durmaksızın gözlerimden akıyordu. Başka kadının yanındaydı. Bense akılsız gibi aç kalacak diye endişeleniyorum. Yolunu bekliyordum salağım işte. Odama çıktım zorlukla. Nasıl kendimi yatağa attım bilmiyordum. Yaşlarım durmuyordu.  Evet bir-birimizi sevmiyor ola bilirdik, ama evliydik biz, Allah kahetsin ki evliydik. Evliliğimize saygı duymak zorundaydı. Yapamamıştı. Ağlaya-ağlaya kendimi uykunun kollarına teslim etmiştim.

KalbimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin