10.Bölüm

164 14 1
                                    


-Arslan" Diyerek fısıldadım, Aykut fısıltımı duyduğu an, benden uzaklaştı ve baktığım yere döndü
-Noluyo lan orda" Diyerek bağırdı Arslan, büyük addımlarla olduğumuz yere geliyordu, zaten fazla mesafe yoktu aramızda, korktuğum basıma gelmişti, yanımıza ulaşır ulaşmaz Aykuta kafa atdığı bir olmuştu Arslanın, kızgın boğa gibi üzerine atlamıştı daha ben ne olduğunu anlamadan. Şaşkınlıkla onlara bakıyordum, Arslan Aykutun üzerinde öldürecekmiş gibi yüzüne vuruyordu, Arslan iri yapıya sahipti, Aykutta öyleydi amma işte Arslanın yanında kısa kalıyordu. Hemen kendime geldim, Arslan bir daha hamle yapıp Aykutun yüzüne vuracakken elini tuttum
- Ne olur Arslan yeter, rezil olucaz. Yalvarırım kalk hadi, öldüreceksin adamı" endişeli sesimle konuşmuştum, biran duraksadı elini tuttuğum elime baktı yutkundu, sonra gözlerime baktı, kısık sesimle " Lütfen" dedim gözlerini kızgınlıkla kapatdı 1, 2 saniye sonra tekrar açtı. Aykutun üzerinden kalkmıştı, Aykut ayağa kalkıp yumruk atacagı sırada elini tutmak istedim, Arslan ne yapacağımı anlamış ki, elimi kavradi beni arkasına aldı, Aykutun yumruğu Arslanın yüzüne değmişti, yine kavga edeceklerdi, hemen Arslanın önüne geçtim ellerimi göğsüne koydum, yalvarırcasına yüzüne baktım, ağlamaklı sesimle konuştum
- Yalvarırım gidelim, ben sana herşeyi anlatacağım gel benimle ne olur" Aykuta öldürücü bakışlar atarak yanına tükürdü, elimi sıkıca kavrayarak, arabaya doğru yürümeye başladık, yürümüyordum adeta yerde sürükleniyordum. Elimi o kadar sıkı tutmuştu ki, biran kırılacagını zannettim. Sinirle arabanın ön kapısını açtı, beni bindirdi fırlattı demek az kalırdı, tüm küvvetiyle kapatmıştı kapıyı, korkudan ellerim titriyordu. Yaşlar durmaksızın akıyordu gözlerimden. Sinirli olunca gözü hiçbirşey gömüyordu, canımı ne kadar yaktığını görmediği gibi. Aykut gitmişti, tabii giderdi şerefsiz, adi herif, çoçukluğumdan beri yakamdan düşmüyordu, ben hayır dedikce dahada üstüme geliyordu. İstanbulda bile beni rahatsız ediyordu. Abime anlattıktan sonra bir daha İstanbula gelmemişti. Arslan arabanın önünde durmuş sakinleşmeye calışıyordu, ne kadar beceriyordu orası muamma. Çok geçmeden arabaya binmişti. Hala sinirliydi, kaşlari catık, yine ürkütücü bakıyordu. Hiçbirşey demeden arabayı kullandı. Çok hızlı kullanıyordu. Midem bulanıyordu artık. Tutamadım kendimi bağırdım
- Yavaş kullan, kötü oluyorum kusacağım şimdi" dahada kötü olmaya başladım başımı dönüyordu kısık sesimle " Durdur arabayı" diye bildim ani fren yaptığı an öne doğru savruldum kafamın cama deymesini güclü kollar engellemişti. En son bunu hiss etdim sonra gözlerim kapanmıştı. Gözümü zorlukla açtım hastane odasındaydım, ne olmuştu bana diye düşündüm, bayıldığımı hatirladim. Arslan getirmiş olmalıydı beni buraya. Hem beni bu halde salıyor hem hastaneye getiriyordu. Sakince dinleye bilirdi beni. Anlatacagimi söylemiştim. Nefret ediyordum ondan, beni ona mahkum eden herşeyden nefret ediyordum. Sahi neredeydi. Biraz geçtikten sonra kapı açılmıştı. Oydu, başımı hemen onu görmeyeceğim tarafa çevirdim. Bana inat gelib karşımda durdu. Sinirle gözlerimi ona çevirdim, hayret sakindi tabii sakin olurdu hastanelik etti ya beni ruh hastası
- Daha iyimisin? " sesimi sakin tutmaya dikkat ederek konuştum
-Çokmu umurunda? Senin sinirin yüzünden bayıldım oysa. Ya ben sana anlatacaktım oysa herşeyi" gözlerini kapatıp sakinleştiriyordu kendini sanki, Alev sacan gözlerini actı.
- Ne yapmamı bekliyordun ? Elin adamıyla koklaşıyordun yolun ortasında? Alkışlamalıydımmı seni? Lan kıskandığımı mi sandın yoksa? Aksine iğrendim senden, nasıl böyle birşey yaparsın? Neden söylemedin sevdiğin olduğunu? Ya başkası görseydi? Lan şerefimi iki paralıkmi yapacaksın sen benim? Öldüreyim mi seni? Gördüğümün başka ne gibi açıklaması ola bilir ki? Hala anlatacaktım diyorsun? İstemiyorum seni dinlemek. Hazırlan hadi eve bırakıcam" duyduklarım karşısında öylece kalakaldım bana nasıl yakıstırırdı böyle iğrençliği? Hep böylemi olacaktı kalbimin kırıkları hepmi canımı yapacaktı, onu asla affetmeyeceğim. Bana bunları söylediği için pişman olacaktı. Ağzimi bile açmama izn vermemişti. Bu laflarından sonra nasıl olduğuma bile bakmamıştım arkasını dönüp koca addımlarla çıkmişti odadan. Bir daha kaderime lanet etdim. Birde onunla eve gideceğimi zannediyordu. Başım hala ağrıyordu. Kendimi düzelttim, odadan cıktım. Çıkışa doğru yürüyüb hastaneden çıktım. Arabasına yaslanmış sinirle yere bakıyordu. Yanına gelib ona bakmadan yanından geçtim taksi cevirdiğim sırada kolumu tutup beni kendine döndürdü. Cok yakıntık, sık nefesi dudaklarıma vuruyordu, siyahlari daha koyulaşmıştı sinirle tısladı
- Amacın beni delirtmekmi ? Lan akşam kınan var, senin haline bak, nelerle uğrastırıyorsun beni , daha fazla sinirlendirme beni bin arabaya" artık sinirden gözüm dönmüştü . Bağırarak konuştum
- Ya sinirlensen ne olur ? Bundan daha fazla nasıl acıtacaksın canımı ? Nefret ediyorum senden anladınmı ? Kınanında seninde Allah belanı versin, beni sana mahkum eden kadere lanet olsun. Sen insan değilsin insanlık adına lekesin anladınmı, hadi öldür kurtulayım senin şu saçma sinirinden triplerinden kaç gün oldu daha tanışalı canımdan bezdirdin. Gelmiyorum, seni görmek istemiyorum git burdan beni rahat bırak" dahada yaklaştı, kolumu o kadar sıkıyordu ki, parmaklarının izi çıkacaktı.
- Meraklı değilim bende sana, sen ne kadar nefret ediyorsan bende o kadar nefret ediyorum senden. Şimdi gidiyorum, eger kınaya gelmesen Abinin beynini avlunuzda dağıtırım. Hadi şimdi canın cehenneme." Hızla arabasına binip gitmişti. Allahım sen yardım et, ben ne yapacaktım. Sözleri kalbimi paramparça etmişti, böylemi olacaktı bundan sonra hayatım? Tehditleriylemi yaşayacaktım?
Taksi çevirdim. Konağa geldiğimde ruh gibiydim. Nisanın odasına gitdim ona sarılıp aglamaga ihtiyacım vardi. Allah kahretsin ben Baharı unutmuştum. Nisanın odasının karsısında Bahara mesaj atım rahatsız olduğum için gelemediğimi, özürlerimi ilettim. Kapıyı açtım Nisa telefonuyla uğraşıyordu bana baktı dehşete düşmüş gibi hemen koşup sarıldım sarsılarak ağlıyordum. Bastan sona heşeyi anlatdım
- Kızım neden demedin kuzenin olduğunu?
-Dinlemek istemediği söyledi. Ağzımı açmama bile izin vermiyordu. Hem kendi öyerensinde pişman olsun. O zamanda ben onu dinlemeyecektim." Basını salladı yine sarıldık. Dilanında kınası bizim avluda olacaktı. Böyle uygun görmüş babamlar. Nisaya bakarak konuştum bana yardım edermisin hazrlanmama. Elbise sipariş vere bilirmisin bana? Onun parasıyla alınanı giymek istemiyorum
- Hadi gidelim sacını yapalım, hem elbiseni seçip sipariş verelim, aksama çok var, vaktimiz bol." Başımı salladım. Saclarım hazrdı. Nisa bana çok güzel makyaj yapmıştı gözümü aynadaki yansımamdan alamıyordum. Kına gelinliğimde gelmişti kırmızı renkti, annem haklıydı şartlar ne olursa olsun, ilk defa evleniyordum tabii sevdiğim elbiseyi giycektim. Hazırdım.

KalbimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin