Kalbim içeride yok oluyordu sanki. Kaderim benimle çok kötü oyun oynuyordu. Arslana o kadar kırılmıştım ki, onunla aynı havayı bile paylaşmak istemiyordum. Çok üzgün görünüyordu, hayret mutlu olmalıydı ama, çıkıyordum hayatından. Biliyordum aşiret toplansa bu yolun dönüşü olmazdı, bende dönmeyecektim..
Arslanla arabada geldiğimizde sessizce ağlıyordum, beni aldattığı için değil, beni her defasında yüzüstü bırakan kaderime ağlıyordum. Arslana bakmıyordum bile. Yüzünü görmek istemiyordum. Kapımın aynasına baktığımda Arslanın yansıması görünüyordu. Yıkılmıştı, gözleri doluyordu, ağlayamıyordu sanki..
Artık çok geçti. Kendizim yıpratmıştık, kendimiz bitirmiştik. Eve vardığımızda bu kararı ailelerimize de açıklayacaktık, sert tepki vereceğlerinden emindim. Ne olursa olsun kararımdan dönmeyecektim. Bilimiyorum ama kalbim acıyordu Arslandan ayrılacağım gerçeğini düşündükçe. 3 ayda nasıl olurda bağlanırdım aklım almıyordu. Hiç aşık olmamıştım aşk bumuyudu? Acımıydı aşk? Oysa ben hayellerimde farklı düşünmüştüm aşkı. Aşk acımasızdı, yakardı bazen sona küllerin bile kalmazdı. Unuturdum belki? Unutacaktım. Düşüncelerimden ayrılmama sebeb arabanın ani frenle durması olmuştu. Arslan eliyle başımı tutmuştu. Yine bakmadım ondan yana, arabadan indim konağın önündeydik. Arslanın lafıyla durdum
- Hira" duraksadı, nefesini vererek yeniden konuştu, sanki zorlukla dökülüyordu sözler ağzından - Gerçekten eminmisin? Ayrılacakmısın benden?" Ağlıyormuydu? Evet ağlıyordu, dolmuş gözlerinde yaşları fazla tutamamıştı. Başımı evet anlamında salladım, sesimi hissiz tutmaya çalışarak konuştum
- evet eminim, aşireti yarın topla. Gerekirse bende konuşurum." Hemen başını hayır anlamında salladı
- Hayır aşiretin önüne çıkmanı istemiyorum, sana söz verdim, sözümü tutacağım." Başımı salladım. Onu beklemeden konağa girdim. Sanki herkes olacaklardan, konuşacaklarımızdan haberdar gibi avludaydı. Bedri ağa, Şaziye anne sandalyede oturmuşlardı, ikizlerse aykata durmuş, konuşuyorlardı. Şaziye anne bizi görecek ayağa kalktı yanımıza geldi, bana bakmadan Arslana yanaştı
- Oğlum neredesiniz bu saate kadar? Ne kadar korktuk haberiniz var mı?" Arslan öylece boş gözlerle yere bakıyordu, sanki düşüncelerinde boğuluyordu. Boğazımı temizledim, soğuk sesimle konuştum, avludaki herkese hitaben
- Bizim sizinle konuşacaklarımız var." Bedri ağa yerinden kalktı, ağır addımlarla biz doğru geliyordu. Arslansa kıpırdamıyordu, gözünü bir noktaya dikerek durmuştu. Bedri ağa konuştu
- Hayır ola, geçinde konuşalım. Arslan sen neden öyle duruyorsun, karın birşey konuşacağını söylüyor" Arslan bakışlarını bana cevirdi, pişman bakıyordu. Daha sonra Bedri ağaya baktı, dikleşerek avlunun ortasına gitti ve durdu. Gür sesiyle konuştu
- Haber verin yarın aşiret toplansın. Konuşacaklarım var." Bedri ağa beklemeden konuştu
- Ne dersin Arslan? Ne için toplarsın aşireti?
- Hirayla boşanıyoruz." Bedri ağa sinirle Arslanın önünde durdu, bağırdı öyle bir bağırdı ki, kulaklarım çınladı sesiyle
- Ne dediğini duyuyormusun sen? Biz sizden torun bekliyoruz senin dediğine bak? Demezler mi lan sen nasil ağasin kanunlardan haberin yokmu? Berdeli bilmiyormusun sen? Buraya gelin olarak gelen yalnız ölerek çıkar." Arslanda Berdi ağadan farksız sesiyle konuştu
- Ben ne dediğimi biliyorum, yarın aşiret toplansın" beklemeden yukarı çıkmıştı. Şaziye anne kolumu tutarak beni sirkeledi
-Noldu Hira? Neden Arslan kötü durumda? Bu karar neydi şimdi" konuşmuyorum. Bağırarak konuştu bu sefer
- Neden susuyorsun? Tutamadın kocanı elinde, sana söylemiştim iyi geçin. Sen koynuna bile sokmamışsın, ne bekliyordun ki? Bilmezmisin adetleri?" Hiç birşey söylemeden, yukarıya cıktım. Hala avludan Berdi ağanın bağırışları geliyordu. Odaya girdiğimde Arslan banyodan çıkıyordu, yıkılmıştı resmen, bakışlarını bana cevirdi kan çanağıydı gözleri. Yanımdan sessizce gecerek koltuğa uzandı. Bende beklemeden banyoya girdim. Aynaya baktım benimde gözlerimin, onunkilerden bir farkı yoktu. Hemen soyuk suyun altına girdim. Arslan hiç beni sevmemişti. Bense kendimi kaptırmışım ona. Ya unutmazsam? Ne olurdu o zaman nasıl yaşardım? Ya burda ? Burda da yaşayamıyordum ki.. banyodan çıktım. Arslana baktığımda koltuğa uzanmış öylece yere bakıyordu. Yanından geçip yatağa geçtim. Bende uyuyamıyordum. Yüzüm diğer tarafa olduğundan Arslan yüzümü görmüyordu. Sessizce yaşlar gözlerimden akıyordu. Unutamıyordum o kadınla Arslanı. Neden yapmıştı? Şaziye anne haklıymıydı? Benim yüzümden mi başka kadına gitmişti? Göz yaşlarım şiddetle akıyordu, durduramıyordum. Burnunu çekmesinden Arslanından ağladığını biliyorum, çok geçmeden boğuk sesiyle konuştu
- Hira ne oldu bize böyle, artık bitiyormuyuz? Sahi ne zaman başladık ki? Benim yüzümden hepsi.." cevap vermedim, sesini duymak istemiyordum. Gözlerimi kapadım, bir an önce uyumak, dünyayla bağımı koparmak istiyordum. Artık gözlerim ağirlaşıyordu. Sabah konakta ki bağırışlarla gözümü açmıştım. Pencerenin yanına koştum, aşağıda Arslanla babası kavga ediyordu. Telefonumsa ısrarla çalıyordu. Babamdı.
- Efendim baba
- Duyduklarım doğrumu? Boşanıyormusunuz?" Sakince ofladım
- Evet baba
- Tamam kızım ben Kerem'i yolluyorum seni alması için. Affet beni kızım affet seni onlara vermemeliydim" laflarıyla affallamıştım. Bağırmasını bekliyordum, ama aksi olmuştu. Cevap verecekken telefonu kapatmıştı. Olecek oturdum yatağa. Odaya baktım. Son günümdü belkide bu odada, bu evde. Ne çok ağlamıştım burada, bu odanın heryeri şahit olmuştu acılarıma. Kiyafet aparamayacaktim. Hayatıma yeniden başlamak istiyordum çünki..
Kapım vurulmuşdu hafifçe, Çalışanlardan biriydi.
- Hira hanım, Karakurt konağından araba yollamışlar, sizi bekliyor." Hafifçe başımı sallamıştım. Çıkmıştı. Dik duracaktım. Asla üzüldüğümü belli etmeyecektim. Banyoya girdim, günlük işlerimi hall ettim. Dolaba yöneldim.
Yeşil bol kumaş pantolon, üstüne beyaz crop ve beyaz ayakkabılarımı giymiştim. Saclarimi yukarıdan topladım. Çok hafif makyaj yaptım. Aynadan son kez kendime baktım. Hazırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim
RomanceHira Şahin ve Arslan Demir Öztürk'ün inişli-çıkışlı aşk hikayesine hoş geldiniz.. Hirayla Arslan birlikte kalmayı başaracaklar mı? Ve seni, benim hayatıma uğratan kaderin de vardır bir bildiği.. Berdelle evlendiler, sizce nefret aşka dönüşe bilecekm...