27.Bölüm

61 8 8
                                    

Arslan Demir Öztürk

Bir türlü öfke sorunlarımı atlatamıyordum. Hayatımda çok insanı bu yüzden kaybetmiştim, Hirayı kaybedemezdim onsuz yaşayamam ki ben. Ya giderse? Düşüncelerimden ayrılmama Devremin sesi yardım etti
- Abi hadi indir yengemi" gözlerimden gelen yaşları hiçe sayarak Hirayı kollarından tutarak kendime çektim, kucağıma alarak hızlı addımlarla acile koştum. Doktorlar Hirayı hastane odasına alınca kapılar kapandı. Başımı tutarak yere çöktüm, ben ne yapmıştım? Öfkeden gözlerim kör olmuştu. Kollarında bile barmaklarımın izi vardı. Ya ayılınca benden nefret ederse? Razıyım her lafına, ayrılığa bile razıyım ama ne olur ona birşey olmasın. Ayrılmaz dimi? Düşünceler beynimi kemiriyordu, omuzuma koyulan elle başımı kaldırdım, Devremdi. Yanıma eyilerek sıkıca sarıldı, göz yaşlarım öyle gür akmaya başlamıştı ki, Devremin omzunu ıslatmıştı adeta
- Devrem birşey olmaz dimi? Ben onsuz yaşayamam" ellerimi Devremden çekerek kafama vurmaya başladım. Zorlukla elimi tuttu
- Yapma abi, birşey olmaz yengeme o güçlü kadın" Devremin sesinden bile suçlu olduğum belli oluyordu. Bende biliyordum herşey benim yüzümden, yine kafama vurmaya başlamıştım, bağırıyordum, artık duymuyordum sesleri
- Benim yüzümden, ben yaptım. Hepsi benim yüzümden. Benden nefret edecek, asla affetmeyecek beni." Beni kollarımdan tutmuş bir odaya sürüklüyorlardı zorlukla. Sonra heryer kararmıştı..

2 gün sonra..

Gözlerimi açtım, beni beyaz bir tavan karşıladı. Sanki hafızamı kaybetmiştim, neden Burada olduğumu hatırlamaya çalışıyordum. Hastane odasıydı burası.. Dışardan Devremin sesi geliyordu. Hazırlamıştım o lanet günü.. Ya Hira o iyimiydi? Hirayla yaşadıklarımızı hatırlayınca hemen yerimden sıçradım, belime giren ağrıyla inledim. Kaç saat böyle uyumuştum ben?  Kolumda serum vardı, beklemeden kolumdan koparıp attım kan akıyordu iğneyi çıkardığım yerden, umursamadan aksayan addımlarla kapıya yöneldim, odadan çıktığımda Devrem beni gördü koşar addım bana yaklaşarak kolumdan tuttu
- Abi neden çıkıyorsun? Ya birşey olsa?  Seslensen duyardım ben" elimi sus yaparak kaldırdım
- Hira uyandımı? Nasıl?" Gülümsedi
- Evet abi Hira iyi, inanmayacaksın ama sen uyanmadan 2 saat önce uyandı" ben ne zamandan beri bu haldeydim ki?
- Ben ne zamandır bu haldeyim?
- 2 gündür abi, çok korkuttunuz beni. Doktorlar korku ve stresten dolayı bu kadar uzun sure uyanmadığını söyledi" 2 gün mü? Hira? Devremin lafının sonrasına kulak asmadan Hirayı ilk getirdiğimde aldıkları odaya koştum, ayaklarım ağrıyordu ama şimdi bunu umursayamazdım. Kapıyı açtım, yoktu.. delirmişcesine sağa-sola baktım neredeydi? Resepsiyona yaklaştım
- Hira Demir Öztürk hangi odada?" Başını sallayarak bilgi sayara baktı
- 304 cü oda" Hemen koştum, Allah'tan yakın odadaydı. Kapıyı açtım, Hiram.. Gözlerimin dolmasına engel olamadım, ayaktaydı şükürler olsun Allahım onu bana bağışladın, pencereden dışarıya bakıyordu. Kapının açılma sesiyle başını bana çevirmişti gözleri öyle bir bakmıştı ki,  kendimden utandım. Yeniden kafasını çevirdi, öylece dırmuştuk, ne o konuşuyordu ne de ben. Sessizliği o bozdu, konuştu, sesi öyle soğuktu ki, bedenim titredi..
- İkinci defa buraya düştüm" Bana çevrildi, ellerini yukarıya kaldırdı
- Hemde bil bakalım kimin yüzünden?" Yanına yaklaşmaya çalıştım, elini dur der gibi kaldırdı
- Kalbim lütfen kendimi açıklama..
- Ne diyeceksin? Kahbe için beni nasıl hırpaladığını mı? Yoksa, yada dur sen değmezsin biliyormusun? Hiçbirşeye değmezsin, kendimi boşa konuşup yormayada deymiyorsun." Tam konuşacakken doktor içeriye girdi
- Merhaba Arslan bey nasılsınız?"  Buraya çok yardımlar ettiğimden, herkes tanırdı beni. El sıkıştık
- Hiranın durumu nasıl?
- Durumu iyi" Hiraya çevirdim bakışlarını
- Hira hanım stresten, gürültüden, sizi üzecek herşeyden çok uzak durun, yoksa yine baygınlık geçire bilirsiniz. Keçmiş olsun" Hira bana yaklaşıyordu, yanımdan kececekken durdu
- Bir süre ara verelim" dünyam yıkıldı, zorlukla konuştum
- Nasıl ara verelim? Beni sevmiyormusun?" Gözlerimden gelen yaşı durduramıyordum, birşey söylemeden çekip gidecekken incitmemeye dikkat ederek kolundan tuttum
- Oturalım konuşalım önce sakin kafayla. Biz buraya aile olmaya geldik sevgilim. İzin ve..
- Aile olacaktık senin sinir krizlerine olmasa? Nasıl döneyim seninle o eve? Defol demedin mi? Çıkıyorum işte hayatından, yeter artık. Bir mutlu ediyorsun, sonra bir bakmışım yine herşey eskisi gibi." Konuşmasına ara verdi, bense konuşamıyordum. Defol mu demiştim? Ben nasıl yapardım böyle birşeyi ? Sevdiğim kadına bu lafı nasıl söylerdim
- Ayrılalım demiyorum. Bir süre uzak duralım bir-birimizden. Şaka gibi daha 5 gün olmuş buraya geleli düştüğümüz duruma bak" konuşacakken, kapı açıldı. Nisa gelmişti, bana bakım selam der gibi kafasını salladı
- Bana mı geçiyorsun? Yoksa kendi evine mi?
- Yolda konuşuruz" Yine kolundan tuttum
- Yapma nolur, beni sensizlikle sınama yalvarırım" kolunu çekti
- İzin ver nefes alayım ne olur. Boğuluyorum neden anlamıyorsun. Her Allahın günü mutsuzum ben. Tabii iyilik meleği olduğun bir kaç günü çıkarsak. Hadi hoşçakal Arslan" öylece eli ellerimden kayıp gitti. Yıkılıyordum Devrem kolumdan tutmasaydı. O kadar kötü durumdaydım ki, Devremin yanıma ne zaman geldiğindende haberim olmamıştı.
- Abi hadi hadi toparlan eve gidelim" Başımı kaldırarak Devreme baktım
- Hangi eve? Hira yokken o ev, benim için sadece taş ve kumdan oluşan bir yer
- Böylesi ikiniz içinde iyi abi, uzak kalın kısa süre. Hirada kendine gelsin, oturup konuşursunuz" başka çarem yoktu. Başımı salladım. Çok geçmeden dışarıya çıkmıştık, halsiz olduğumdan araba kullanamayacaktım, Devrem kullandı o yüzden arabayı. Bense öylece dışarıya bakıyordum, herşeyi nasıl mahvettiğimi düşünüyordum. Off ben nasıl, nasıl böyle bir ahmaklık yapa bildim, hemde Hirayı kaybedeceğimi bile-bile. Sinirli olduğum zaman kendimi kaybediyordum. Allah kahretsin ki artık olan olmuştu.

KalbimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin