"Kris'in söylediğiyle birbirimize baktık. Aniden arkama geçip fısıldadı.
"Sadece bana bırak, halledeceğim. Bana dön."
Ona döndüğümde göz kırptı.
"Ne konuşuyorsunuz orada?! Size bunu yapmanızı söyledim. Duymuyor musun Min Seok?"
"Tamam! Onu öpeceğim! Hem bunu defalarca kez yaptık!
Baekhyun'un söylediğiyle döndüm. Kris'e baktığımda öfkesinin resmen etrafa taştığını görebiliyordum. Önümde duran, yakışıklı olmaktan çok güzellik sınırlarını zorlayan tatlı çocuk aniden elini enseme atıp beni kendine çekti. Dudaklarıma yapışacağından gerçekten korkmuştum. Ama tam dudağımın yanına gelen yere dudaklarını bastırmıştı. Uzaktan bakan biri kesinlikle öpüştüğümüze emin olabilirdi. Kendini geri çektiğinde gülümseyip göz kırptı.
"Bu tadı seviyorum bebeğim." dediğinde Kris karşıma dikildi.
"Lanet olsun!" diyerek gözlerime öfkeyle baktı. Sonra da hızla geçip gitti.
"Teşekkür ederim güzellik. Yoksa bu piçten kurtulamayacaktım."
"Sorun değil. Seni rahatsız mı ediyor?"
"Onunla birlikte oldum. Sonra da bana aşık olduğunu söyleyip peşimden ayrılmadı. Anlayacağın sapık gibi bir şey."
"Böyle herkesle.."
"Evet bebeğim böyle herkesle yatıyorum. Ayrıca bir kez birlikte olduğum kimseye bir daha dokunmam. Ah birde.. Eğer yattığım adam veya kadın yeterince güzel değilse sabah yanımda uyanamaz. Anladın?"
"Ben aslında.."
"Önce eve girsek?"
"Dinle lütfen! Ben daha önce kimseyle böyle bir şey yaşamadım. Yani senin gibi tecrübeli değilim. Bu sorun olur mu?"
"Bu hoşuma gitti."
Yavaşça eğilip dudaklarımı boynunda gezdirdim. Bundan bile etkilenmiş olması fazla tatlıydı.
Eve girdiğimizde elindeki poşetlerle mutfağa gitti. Hem utangaç hem de fazla rahattı. Karmaşık türde insanlardan hiç hoşlanmam! Ama tatlılığıyla bunu her şekilde kapatabilirdi.
Onu alıp eğlenceme başlamak için mutfağa gittim. Gördüğüm şey hiç de normal değildi. Belindeki ipler önünde duran önlüğe mi aitti? Her şeyden önce bu evde bir önlük mü vardı?
"Ne yapıyorsun?"
"Karnım acıktı. Biraz içmiştim bu yüzden midem kötü. Şey.. Ben alkolde de kötüyüm. Bir şeyler hazırlayacaktım."
"Ama buraya yemek için gelmedik. Odaya çıkıp çoktan yatağa girmiş olmamız gerekirdi."
"Birazcık bir şeyler yesem olmaz mı?"
"Kaçmaya çalışmıyorsun değil mi? Yani ilk olduğu için korkuyor olamazsın? Hadi ama güzellik sen erkeksin! Bu kadar güzel olduğun için unutmuş olmalısın."
"Hayır! Korkmuyorum!"
Kızaran yanaklarıyla tekrar tezgahta uğraştığı şeye döndü. Arkasından sıkıca sarılıp yüzümü ensesine yasladım. Çok güzel kokuyordu ve bu benim başımı döndürüyordu.
"Bu kadar korkaksan o barda ne işin vardı?"
"Aslındaa.."
"Söyleyebilirsin."
"Ben birine aşığım ve o beni umursamıyor. O... Sürekli başkalarına dokunuyor. Bunu ben de yaşamak istedim. Bir sebebim daha var aslında. Ben ona ait olmak istiyorum. Onun beni kabullenmesi için ona yetebilmem gerek. Anlıyorsun değil mi?"