Elindeki silahı şakağıma iyice bastırdı.
"Şimdi Min Seok için öleceksin pislik. Onu incitmemi istemiyorsan onun gözlerinin önünde geberip gideceksin. O karnındaki piçle birlikte öleceksin!"
Bir yandan ağlıyor bir yandan da kafamı sağa sola sallıyordum.
O anda kapıya vurulan yumrukların sesini duydum. Tam duyamasam da uğultu vardı.
Ona bir şey olmasından çok korkuyordum. Bu yüzden bu lanet olasıca yerden gitmesini istiyordum. Ama gitmedi. Panik yaptığı için nihayet hatırlayarak kapının koluna asıldı. İçeri girdiğinde bizi öyle görünce şaşkın bir şekilde bakmaya başladı.
"Kris? Senin burada ne işin var? Ne yapıyorsun sen!"
"Bana bağırma Min Seok! Onu öldürürüm!"
"S-saçmalama Kris. Bunu neden yapıyorsun? Burada ne arıyorsun?"
"Bu bar kimin sanıyorsun Min Seok? Bu sümsük benim yanımda çalışıyor!"
Ne yani Min Seok öğrenmemiş miydi? Lanet olsun!
"O silahı indir Kris. Yalvarırım o silahı indir."
"Ah az daha söylemeyi unutuyordum Min Seok. Hayırlı olsun."
"Ne saçmalıyorsun!"
"Bebeğiniz olacakmış. Biliyor musun bu pis bücür karnına dokunmamam için zırlayıp duruyor. Ama o bebeği de onunla birlikte öldüreceğim. Çok acı bir son değil mi?"
"Ne? Ne diyorsun sen? Ne diyor bu Jong Dae? Sen hamile misin? Bir bebeğimiz mi olacak?"
Yavaşça kafamı salladım. Gözümden akan yaşlar yüzünden neredeyse onu göremiyordum bile.
"K-Kris lütfen onu bırak. Derdin ne bilmiyorum ama ne sorunun varsa benimle hallet."
"Bebeğini düşünen mükemmel baba profili. Neydi senin kullandığın şu kelime? Heh buldum muhterika!"
"Yeter artık Kris! Amacın ne?"
Min Seok bağırınca Kris'ten bir yumruk daha yedim. Bu adam tam bir kaçık!
"Eğer bana bir daha bağırırsan tetiği çekerim Min Seok! Amacım ne olabilir? Tabi ki sensin! Seni sevdiğimi yüzlerce kez söyledim. Seninle yattım Min Seok! Kimseyle yaşamadığım bir şeyi yaşadım seninle! Senin oldum ben! Bu piç yüzünden bana dokunmuyorsun artık! Onca zaman emek verdiğim adamı bu sümsüğe kaptırmayacağım!"
"Ne emeği Kris? Ne saçmalıyorsun sen? Gerçekten delirmiş olmalısın! Sen her önüne gelenle yatan serserinin tekisin. Sen benim gibisin! Ne bekliyordun ki? Sana aşık olacağımı mı? Nasıl bir saçmalık bu! Ben aşkın ne olduğunu bile bilmiyordum!"
"Şimdi biliyor musun? Cevap ver bana Min Seok! Şimdi biliyor musun?"
Gözlerini gözlerime dikti. Kalbim acıyordu çünkü ona zarar vermesinden korkuyordum. Ona ve bebeğimize..
"Evet biliyorum. Onu s-seviyorum. ONU ÇOK SEVİYORUM lanet olasıca!"
"Öyle mi? Onu seviyor musun gerçekten."
Bir yumruk daha attığında Min Seok kendini yere bıraktı. Sadece kaçıp gitsin istiyordum ama gözlerini gözlerimden ayırmıyordu.
"Onu bırak Kris. Yapma artık yalvarırım."
"Bana yalvarıyor musun sen? Ha ha ha ha çok eğleniyorum! Tamam onu bırakacağım ama bir şartım var."
"Tamam ne istersen yapacağım. Onu bırakman için her şeyi yaparım!"