Şipırları coşturmaya geldim :) Ben de sizi seviyorum ♥♥♥
Bara girer girmez barmenin yanına gittim.
"Heeey selam."
"Selam Xiumin."
"Dostum haklıymışsın. O kadar karıştırmak tehlikeliymiş."
"Ben sana demiştim. Ne istersin?"
"Shake"
"Tamamdır hemen veriyorum."
"Taemin'le aranız nasıl?"
"Onunla ilgilenmiyorsun değil mi?"
"Ben kimseyle ilgilenmem Suho. Bunu biliyor olman gerekirdi."
"Haklısın. Aramız iyi. Al afiyet olsun."
"Olacak."
Göz kırpıp oradan kalktım ve masalardan birine geçtim. Yaklaşık yarım saat sonra Chen denen çocuğun sahnesi bitmişti. Önce barmenin yanına gidip bir içki aldı, sonra da yanıma geldi.
"Her gece başkasıyla yattığını sanıyordum. Buradasın???"
"Seninle mi yatacağımı düşündün? Yeni birilerini arıyorum."
"Burada mı?"
"Haklısın en iyisi gideyim."
Kalktığımda kolumdan çekeceğine kesinlikle emindim. Öyle de yaptı.
"Dur lütfen. Konuşmalıyız."
"Ne konuşacağız?"
"Dün gece.. Ben neredeyse hiç bir şey hatırlamıyorum."
"Sana ne olduğunu mu anlatayım?"
"T-tamam saçmaydı."
"Sana ne olduğunu anlatacağım. Ama burada değil yatakta."
"Ne?"
"Sana dün ne yaptığımızı göstereceğim. En azından bir daha hatırlamıyorum demezsin."
"Şey.."
"Seninle ikinci kez yatacağım için şükretmelisin çirkin bücür."
"Çirkin bücür? En azından yatağa götürmeye çalıştığın kişiye karşı daha nazik olamaz mısın?"
"Benimle yatacak mısın yatmayacak mısın?"
"T-tamam bekle eşyalarımı alayım."
Barlar sokağından çıkıp yolun karşısına geçtik. Aniden elimi tutmasıyla irkildim. Tamam harikanın da ötesinde bir görüntüm var ama herkesin bunu kullanmaya çalışması çok kötü değil mi?
Ama sebepsizce buna izin verdim ve elimi çekmedim. Hatta kısa bir süre göz göze kaldık.
"Benim evime gidelim?" diye sordu gülümseyerek.
"Tamam."
İki sokak ilerideydi ve nedense üzülmüş hissediyordum. Elini bırakacağım için olamaz elbette!
Köşeyi döndüğümüzde yürümesini durdurup bana biraz daha yaklaştı.
"Bunu herkesle yapıyordun. Üstelik sokağın orta yerinde seni biriyle görmüştüm. Biz de yapmalı mıyız?"
Baştan çıkarıcı bakışlarıyla gözlerimi taciz ediyordu.
Tam bana doğru yürürken ayağı takılan salağı tutmaya çalıştım. İkimizin de yere düşmesi nasıl bir saçmalık böyle?! Üstelik üzerimde yatıyordu ve yüzlerimiz birbirine gereksiz derecede yakındı.
"Çok güzelsin."
"Ne? B-ben mi?"
"Evet"
Sesli bir şekilde yutkundum. Tuhaftı.. Ona doğru çekiliyordum.
Bir dakika! BİRDAKİKAAA! Az önce ne dedim ben? Güzelsin? Lanet olsun!
Peki şimdi yaptığıma ne demeli? Shake bardağımın üzerinden aldığım iki yudum beni bu hale getirmiş olamaz değil mi? Olmamalı!
Kolumu beline sıkıca sarıp diğeriyle ensesine uzandım. Dudaklarımızı birleştirdiğimde ikimiz de şaşkındık. En çok da ben..!
Sessiz ve ıssız bir sokakta yere uzanmış dakikalardır öpüşüyorduk. Dudaklarımdan başlayıp tüm bedenime yayılan bu tuhaf his yüzünden korkmaya başlamıştım.
Geri çekildiğinde birbirine kilitlenmiş gözlerimiz ve onun başımı fazla döndüren kokusu allak bullak olmama yetmişti.
Dudaklarımızı bir kez daha birleştirdi. Onu öptükçe öpesim geliyordu. Dudaklarımız ayrılmasa ve saatlerce böyle kalsak asla şikayet etmeyecekmişim gibiydi. Asla öpüşmeyen gecelerin kralına ne oluyordu böyle?
Geri çekildiğinde tekrar kendime çektim. O arada başımıza biri dikildi. Dudaklarım onun dudaklarındayken gözlerimle o kişinin yüzünü görmeye çalışıyordum.
Gördüğüm kişiyle aniden üzerimdeki bücürü de tutarak yerden kalktım.
"K-Kris?"