Bu bölümde bomba var :) ♥♥
Mütüşlü yorumlar istiyoruuum ♥
Ağlaması kalbimde bir yerlere dokunmuştu. O tarif edilemez acı bir kez daha kendini hissettirmeye başladığında daha sıkı sarıldım. Hıçkırıkları artınca kendime döndürmeye çalıştım. Ama bütün gücüyle buna engel oluyordu. Sonra fısıldadı.
"Odana git Min Seok. Lütfen.."
Tek edilmiş gibi hissediyordum. Ama varlığımın onu incittiğini fark edince kalkıp odama gittim. Gözlerimin dolmuş olması kadar saçma bir şey daha olamazdı. Kapının yanına yere oturup dizlerimi kendime çektim ve başımı kollarımla birlikte dizlerimin üzerine yerleştirdim.
Saatlerce öyle durduktan sonra kendimi yavaş yavaş uykuya bıraktım..
~~~~~~~~~
Bana dokunuşları tuhaf bir şekilde beni kendine çekiyordu. Gerçekten kötü hissetmeye başlamıştım. Ona kapılıyordum. Hem de beni asla görmeyecek bir serseriye.
Parasızlık yüzünden taşınmaya karar verdiğimde de bulduğum evin onun evi olması hepten dağılmama sebep olmuştu. Başka bir yer aramak için yeteri kadar vaktim yoktu. O da kabul edince birlikte yaşamaya başladık. En kötüsü de bu oldu.
O insanları umursamayan biriydi ama bana sürekli sarılıyordu. Kalbim artık gerçekten ona aitti. İstemsizce kapılıp aşık olmuştum. İmkansız olduğu için unutmam gerektiğini bile bile bana dokunmasına ve sarılmasına izin veriyordum.
Bir kaç gün boyunca kendimi kötü hissettim. Bunun tamamen üzüntüden olduğunu düşünüyordum. Bana dokunduğu bir gecenin sabahında bu durum biraz daha artmıştı. Üzüntüden olduğuna emin olsam da mide bulantılarımın normal olmadığını düşündüğümden bir doktora gittim. Evet işte tam da bu noktada tüm dünyam başıma yıkıldı. Doktorun karşısına dikilip 'NE DEMEK HAMİLESİNİZ!' diye bağırmak istiyordum.
Yavaş yavaş kalbimi ele geçiren, aşık olduğum adamdan hamileydim! Lanet olasıca bir hata yüzünden! Ona dokunmayı sevsem de bu tamamen benim salaklığımdı.
İşe gittiğimde yorgun bedenim tuhaf bir şok yaşamıştı. O gece barı erken kapatmıştık ve tüm çalışanlar yan yana dizilip gizemli patronumuzu beklemeye başlamıştık. Işıktan yüzünü çok net göremediğim iri bir beden önümüzde dikildi.
"Merhaba arkadaşlar. İçinizde sanırım yeniler var. Benim adım Kris."
Duyduğum isim tanıdık geldiğinde başımı kaldırıp yüzünü görmeye çalıştım.
"Hey sen! O sensin değil mi? Seni daha önce görmüştüm. Benim barımda mı çalışıyorsun?!"
"E-evet."
Tam önümde dikildiğinde yansıyan ışıktan yüzünü görmüştüm. Min Seok'un peşinde dolanan serseri olduğunu görünce şok olmuştum. Ne yani ben onun barında mı çalışıyorum? Onun bir barı mı var?
"Bu ne iş yapıyor Suho?"
"Sahneye çıkıyor efendim. Güzel bir sesi var ve çok yetenekli. Bu yüzden işe almıştım."
Onu dinlerken benim yüzüme bakıyordu. Bakışlarındaki nefreti görmemek için kesinlikle kör olmak gerekirdi.
"İyi yapmışsın. İlk hatasında kov gitsin."
Resmen korkmuştum. Min Seok da serseriydi ama bunun kadar korkunç değildi. Sürekli bana olan öfkeli bakışları arasında yenilerle tanışıp bizi eve gönderdi.