18. Bölüm

3.4K 302 138
                                    

Bugün cömertliğim üstümde :)

Bir bölüm daha şuraya bırakıp kaçıyorum.
İyi okumalar 


Aşık olduğumu söyleyen ufaklığı ve ona destek olmaya çalışan arkadaşımı bakışlarımla susturmayı başarmıştım. O iğrenç ve yapışkan duyguyu asla istemiyorum!

Oradan çıktığımda telefonum çaldı. Ekrandaki yazıyla şaşkına döndüm.

Melek??

Bu da kim?!

"Efendim?"

"Heeey ben meleğin. Hatırlıyor musun?"

Tanrım! Kendi numarasını mı kaydetmiş yani?

"Meleğim? Ahhh şu sürekli zırlayan güzel surat?"

"Evet fazlasıyla güzelim. Sana anlatacaklarım var. Hani arkadaş olmuştuk hatırlarsan."

"Tamam ama nerede buluşacağız?"

"Evime gelir misin?"

"Şimdi mi?"

"Müsaitsen şimdi."

"Tamam hemen geliyorum. Yalnız para çekmem gerek. Biraz gecikebilirim."

"Sorun değil. Görüşürüz."

Kyung Soo kadar masum biriyle arkadaş olmak.. Bu çok zor.. Onunla ne konuşabilirim ki? Sevgili dedikodusu yapacak biri değilim ben. Hiç bir zaman da olmadım. Ama kollarımda ağladığı için ona biraz esneklik tanıyıp kısa süreliğine katlanabilirim.

Ailemden gelen parayı çekip hızla güzel suratın evine gittim. Kocaman gülümsemesiyle kapıyı açıp sarıldı.

"Onunla yattım. Çok mutluyum."

"Evet biriyle yatmak mutluluktur. Kesinlikle haklısın."

Gülerek omzuma yumruk attı.

"Ben ona aşığım serseri. İlk öpücüğümün bile ona ait olmasını isteyecek kadar aşığım. Tamam sustum. Öyle bakmayı kes. Anlamadığını unutmuşum."

"Anlat bakalım nasıl oldu?"

"Neeee? Hepsini mi?"

Yüz ifadesiyle kahkahalarımı serbest bırakmıştım.

"Tam bir şapşalsın güzel surat. O noktaya nasıl geldiğinizi soruyorum."

"Sen gittikten sonra hep o uyuz çocukla ilgilendi. Ben de mutfağa gidip tek başıma tüm gün bir şeyler yedim. Onun yüzünden kim bilir kaç kilo aldım! Her neyse işte ben mutfaktayken saatler sonra nihayet fark edip yanıma geldi. Sonra bana bağırdı."

"Durup dururken mi?"

"Tabi ki hayır. Seninle sevgili olduğum için bağırdı. En az elli kere gerçekten yatıp yatmadığımızı sordu. Ben de seni istediğimi söyledim. Çok sinirlenip tabakları yere fırlattı. Çok korktum biliyor musun?"

"Asma şu yüzünü de devam et."

"Ben de ona bağırmaya başlayınca bir anda dudaklarıma yapıştı. Yatağa nasıl gittik hatırlamıyorum. Ama en son bana dedi ki illa ki birileriyle yatmak istiyorsam ona gidecekmişim.."

"Hem seni kullanacak hem de başkalarıyla yatmana engel olacak. Bu ne biçim iş!"

Bir yandan masanın üzerinde duran meyveleri ağzıma tıkıştırıyordum.

"Ama iyi tarafından bakamaz mıyız? Hı? Ben ne zaman ona ait olmak istesem beni iterdi. Bu kez öyle yapmadı. İlk adımı atan o oldu."

"Buna fazla sevinmiyor musun? Bak Baekhyun sen fazla temizsin. Bizim gibilere göre değilsin. Tamam o seni çok seviyor ama başkalarıyla yatmaya devam edecek. Bu seni üzmeyecek mi?"

"Ben.. K-katlanabilirim."

"Doğum günündeki çocuğa bile tahammül edemedin güzel surat. Kendini kandırma."

"Onu seviyorum. Katlanabilirim. En azından denerim.. Hem sen anlatmıştın. O arkadaşın.."

"Tamam. Seni incitmeye kalkarsa beni ara olur mu?"

"Tamam teşekkür ederim."

"Bir de şu çirkin çocuktan endişelenmene gerek yok. Aralarında bir şey olduğunu sanmıyorum."

"Nasıl yani?"

"Onun çalıştığı bara gittim. Yani tesadüfen gittiğim barda çalışıyordu. Sonra yanıma geldi. Sohbet ettiğimizde aralarında bir şey olmadığını öğrendim işte. Üstelik ben.."

"Onunla da yattın değil mi?"

"Kaçırır mıyım?"

"Haklısın eksik kalmamalıydı. Tam bir serserisin ve bu kesinlikle üzerinde fazla çekici duruyor."

"Teşekkür ederim harika olduğumu biliyorum."

"Harika kelimesiyle sınırlamamalısın. Muhterika!"

"Hahaha bunu sende mi kullanıyorsun? Seninle iyi arkadaş olacağız. Hiç bana göre değilsin ama tuhaf bir şekilde seni sevdim güzel surat."

"Ben de seni sevdim aylak serseri."

Baekhyun'la uzun uzun sohbet edip birlikte yemek yedikten sonra oradan ayrıldım. Kai beni önce gecelerde sonra da bu koca şehirde yalnız bırakıyordu. Ama en azından kendime sevimli bir kardeş bulmuştum. Kyung Soo kadar tatlıydı ve aynı onun gibi insanda sürekli saçlarını okşama isteği uyandırıyordu. Kardeşimmiş gibi hissediyordum. Tuhaf..

Biraz dolaştıktan sonra barlar sokağına giriş yaptım. Nereye gidiyorum ben böyle?! Bir av bulmam gerekirken ayaklarım neden oraya gidiyor?

En sık takıldığım bara gidecektim..Tanrı aşkına ne yapıyorum ben!?

Neden o bara gittim? İçeri girdiğimde duyduğum ses neden beni heyecanlandırdı?

Hayatımda neredeyse ilk defa müzik dinliyordum. Eskiden hiç denecek kadar az dinlediğimden şuan belki bu duygularım normaldi. Peki ya göz göze geldiğimizde kalp atışlarım??

Belki de ona uyuz olduğum için gönül eğlendirip bir kenara atma hevesimdendir.

Cevap kesinlikle bu!

Eğlencemi ağlatma hevesim beni heyecanlandırıyor.

Bana bakarken utanıp gözlerini kaçıran bu çocuğun kesinlikle canını yakacağım.

Onunla gerçekten çok eğleneceğim!

Coincidence ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin