37. ANILARIN HATIRATLARI

320 17 8
                                    

~Bölüm Şarkıları~
Redd~ Nefes Bile Almadan
Mor ve Ötesi~Araf

Yeni bir bölümden herkese merhabalar efenimm!

Bu bölüm benim bazı okul işlerimden dolayı bir hafta gecikmeli geldi, herkesten özür dilerim. :(

Hadi biraz Arhan'ımızı tanıyalım...

"Aşkın işine bak, en güzeline. Hem var hem yok mu bile bile? Adalet yok ya canımı yakar bu sessizlik..." diyerek sizi bölüme uğurluyorum.

İyi okumalar.
Seviliyorsunuzzz
⚖️🖤

~~~~~~~~~

Bazen seçimler hayatımızda ki kararları doğururdu ve onların kaderimizi ne denli etkileyeceğini yalnızca biz seçebilirdik. Öyle anlar gelirdi ki bu kararlar her ne kadar elimizi kolumuzu bağlasalarda sonucunda bir çıkar yol bulabilirdik lakin bu her zaman iyi sonuçlanmazdı.

Kader sanki kendisini değiştirmemizden nefret edercesine bizden intikam alırdı, seçimlerimizle oturup dalga geçerdi. Hayat tamamen kararlardan ibaretken farklı bir yol arama ahmaklığını ise yalnızca insanlar yapardı, kendini bilmez insan müsveddeleri...

Dışarıdan gelen acı bir haykırış adeta malikaneyi sallarken kıvrılan dudaklarımla arkama yaslandım. Ve kader tamamen benim elimdeydi...

Kapıya doğru bakan masadakiler her ne kadar kalkmak isteselerde benden izinsiz gidemeyeceklerini biliyordum, yavaşça ayağa kalktığımda diğerleri de ayaklanarak dışarı çıktılar. Arkada sadece ben ve Vidus kaldığımızda telefonuna baktığını fark etmiştim, zaten çoğunlukla bunu yapıyordu. Gözü hep telefondaydı.

"Senin koca bebeğin mızmızlanmış." demesiyle bedenim gerilirken bakışlarım hızla onu bulmuştu. Verilen ilacın onu en az 3 saat daha uyutması gerekiyordu, niye erken uyanmıştı?

"Niye uyanmış? İlacın daha etkisi sürmesi gerekiyordu." dediğimde bana alttan umursamaz bir bakış atmıştı.

"Ben demiştim ona öküz uyutan verin, bu ona yaramaz diye." dediğinde kaşlarım çatılırken sert bakışlarım gözlerindeydi. "Tamam tamam, yemedik kocanı. Belli ki senin burada işin var, koca bebeği emzirmek bana düştü." diyerek göz kırptıktan sonra ikimizde kapıdan çıktığımızda o direk arabasına yönelmişti. Burada ki işimi halledip hemen gitmem gerekiyordu.

İleri de elini tutarak haykıran Namık'ı fark ettiğimde dudaklarım tekrar kıvrılırken ona doğru adımladım, bir yandanda kulağımda ki kulaklığı aktive etmiştim.

"İyi işti Şirine." dedim sırıtarak.

"Ne demek bebeğim, görevimiz." diyerek gülen Kayra'yla Namık'ın yanına yaklaşmıştım. Kayra Araf'ı eve bıraktıktan sonra gelip burada pusuya yatmıştı, her ihtimale karşı bir önlemdi ve şimdi ise hedefi onikiden vurmuştu.

Namık sağ elindeki işaret parmağından başlayıp yüzük parmağına kadar olan ve şu anda yerinde olmayan üç parmağını tutarken sert bakışlarını bana çevirdi. Ellerim arkamda birleşirken omuzlarım dik bir şekilde ona baktım. Tam kapıya elini uzattığı sırada Kayra'nın silahından çıkan kurşun üç parmağını paramparça etmişti.

"Sana seçim şansı sunmuştum Namık, izin verdiğimde bunu gerçekleştirmeliydin." dediğimde bakışları etrafımda ki liderlere kaydı, sayıca onlardan üstündük.

"Bunun... hesabını vereceksin." demesiyle dudaklarım daha çok kıvrılırken başımdaki şapkayı hafifçe yukarı kaldırarak gözlerimi görmesini sağladım. Kırmızı bakışlarımı fark ettiğinde gözleri irislerimde gezindi.

SÂYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin