~Bölüm Şarkıları~
Yalın~Benimki
Can Bonomo~Rüyamda buluttumYeni bir bölümden herkese merhabalar efenimmm!!!
Yine oldukça aksiyonlu ve bol romantikli bir bölümle daha sizlerleyizz..
Aslında her pazar bölüm atıyordum lakin ufak tefek aksaklıklar oldu, bundan sonra her pazar günü sizlerle olacağız.
"Nerede başladı bu hikaye de
Ben böyle delirdim
Nasıl oldu da sevdim çok canımdan
Ben böyle değildim"
diyerek sizi bölüşme uğurluyorum efenim!İyi okumalar!
Seviliyorsunuzzz
⚖️🖤~~~~~~~~~~~~~
Tedirginlik ruhumu mengene gibi sararken zihnim hızla çalışmaya başladı. Aklımda binbir türlü soru dönerken orada ne kadar süre benimkine benzeyen siyah gözlere baktım emin değildim, mantığıma oturmayan detaylar vardı.
Bu kadar sene sonra neden açığa çıkmıştı? Ne zamandan beri dövüşle ilgiliydi? Ve en önemlisi kimliğimi nasıl bilebilirdi?
Zihnimde çınlayan son soruyla nefesimin kesildiğini hissedebiliyordum, bunu nasıl bilebilirdi? Yaşlı yüzünde ki sırıtışıyla rahat bir pozisyonda otururken bakışları hızla arkama kaydığında etrafımı saran yağmur kokusunu duyumsayabilmiştim. Sol eli arkadan dolanarak belime sarıldığında kasılmış bedenim bir nebzede olsa rahatlamıştı, hızla kapıyı kapatarak dışardan gelen sesleri kestiğinde hala ona bakmayı sürdürüyordum.
Hayır, o değilim diyerek inkar mı etmeliydim? Yoksa kabullenip nereden bildiğini mi öğrenmeliydim? Kafamın içi tıpkı bir mahşer yeri gibiyken Duman tekrar haykırarak ayaklandı.
Eğer bizi bırakmasaydı böyle biri olmak zorunda kalmazdık. HER ŞEY ONUN YÜZÜNDEN!
Her şey onun yüzünden...
"Sende hoşgeldin damat." dedi ardımda ki bedenden gözlerini ayırmadan.
Her şeyin suçlusu oydu! Beni onların vicdanına bırakıp defolup gittikten sonra şimdi geri dönemezdi. O ölüydü ve ölü kalmak zorundaydı...
Hızla arkamı dönerek Araf'ın belinde ki silahı alır almaz emniyetini kapatarak alnına nişan aldım. Gözlerinden saniyelik olarak korku geçse de bunu ustaca gizleyerek tekrardan alaydı bakışlara geri dönmüştü.
"İyi bir karşılama beklemiyordum tabi ama bu kadarı bana da sürpriz oldu." dediğinde sağ gözüm sinirden seğirmeye başlamıştı. Karnımın üzerinde duran eli sakinleştirmek istercesine hafifçe okşamaya başladığında bile bedenimin gerginliği azalmadı. Sikeyim ki her şey koca bir belirsizlikten ibaretken nasıl sakin kalabilirdim ki?!
"Kes sesini!" derken elimde ki silahı daha sıkı tutmaya başladım. Sözlerimle beraber tek kaşı sakince havalandı.
"Namık'ın ölmeden önce sana her şeyi anlattığını ummuştum." dediğinde kaşlarım daha çok çatılmıştı. Namık neyi anlatacaktı ki? O an ölmeden önce söylediği mektup zihnimde çınladı, asla okumaya cesaret edemediğim mektup...
Yüzümde hala mimik oynamazken boşta olan elimi kaldırıp karnımın üzerinde ki elini ittikten sonra ona bir adım daha attım. Beynimde çarklar dönmeye başlamıştı. Namık'ı tanıyor olması kimliğimi nasıl bildiğini açıklıyordu, ikisininde ortak noktası Dağhan'ın düşmanları olmaktı ve hiç istemesemde zihnimde tek bir cevap açığa çıkmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/354739478-288-k119603.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÂYE
General FictionBir beden iki ruh ve yegane hedef Bir beden ruhu ölmüş ve acımasız Adalet kanunlarla mı sağlanmalıydı yoksa her insan kendi adaletini yönetebilir miydi? Peki ya adalet sadece bir efsaneden ibaret geliyorsa size o zaman ne yapmalı... Bir yanda...