25. ESKİYE DÖNÜŞ

754 41 50
                                    

~Bölüm Şarkıları~
Özdemir Erdoğan~Bana Ellerini ver
Hümeyra~Sevdim seni bir kere

Yeni bir bölümden herkese merhabalar efendim!!

Çok fazla boş yapmadan sizi heyecanlı bir bölümün kollarına atarak geriye çekiliyorum.

Yorum ve vote atmayı lütfen unutmayınnn!!!

İyi okumalar.
Seviliyorsunuzzzz
⚖️🖤

~~~~~~~~~~~~~~~

Geçmişi her daim arkamızda bırakmak mümkün olmuyordu ne yazık ki, hep bir yerden çıkarak kendini hatırlatıyordu. Zihnimiz kocaman bir kara delikten ibarette olsa sanki canımızı bile isteye yakmak için o anıları önümüze atıp bizi geçmişin amansız kollarında sürüklenmeye bırakıyordu.

Etrafınızda ki en ufak şey sizi o derin sulara itebilirdi, bu bir kalem olabilirdi veyahutta bir küçük anahtarlık ya da şu an elimde tuttuğum harflerin bir araya gelerek oluşturduğu bir isim...

Ferhat Argun...

En son bu isimi duyduğumda 4 yaşlarında olduğumu anımsıyordum, yine bağırış çağırışın eksik olmadığı bir güne uyanmıştım ve sonrası cehennemin başlangıcı olmuştu benim için. Gitme sebebini her ne kadar birinci ağızdan öğrenemesem de yaşım ilerledikçe tahmin etmesi güç olmamıştı, Dağhan'ı öğrenmiş olmalıydı.

Boynuma ılık bir nefes vururken kolları ise destek vermek istercesine belime sarılmıştı, yanımda olan tek adama yaslanarak aklımı toparlamaya çalıştım. Ölmediğini ve Amerika da bir yaşam sürdüğünü biliyordum, başkasıyla evlenmişti fakat çocuğu olmamıştı. Peki o kadına mirasını devretmek yerine neden tamamını bana devretmişti? Neydi bu, geç kalınmış bir özür mü?

"Şimdi bununla uğraşamayız güzelim, saat çok geç oldu." dediğinde elimde ki dosyayı tekrardan portmantoya atarak ona döndüm. Beni o kadar iyi tanıyordu ki şimdi gidip araştırmak için can attığımı biliyordu ama yapmayacaktım. Senelerce benim için bir nevi ölüden farksız olan biri yüzünden güzel geçen günümü zehir edemezdim.

"Yatalım hayatım, bununla sonra ilgileniriz." Sözlerimin ardından belimde ki elleri yanaklarımı bulduğunda yeşillerinde ki endişeli ifadeyle bana bakıyordu.

"Bana ne hissettiğini söylemen gerekiyor. Bazen o kadar iyi rol yapıyorsun ki kalbinde ki fırtınaları göremiyorum ve o acımasız fırtınalarda seni tek başına bırakmak istemiyorum." diyerek burnumun ucuna küçük bir öpücük bıraktığında dudaklarım yavaşça kıvrılmıştı.

"Ölü olan birini tekrar hatırlamak gibi." derken zihnimde onunla ilgili anıları canlandırmaya çalıştım lakin o kadar siliklerdi ki onların anı mı yoksa hayal ürünüm mü olduğunu kestiremiyordum. "O zaten zihnimde varla yok arasında bir yerdeydi, şimdi tekrar açığa çıkması da pek bir his uyandırmıyor açıkçası."

"Seni üzmesine asla izin verme, bırak hatırlanmayan anılarda kalsın." dedi parmakları yanağımı okşarken. "Eğer sana fiziksel ya da duygusal herhangi bir zarar vermeye kalkarsa nefesini zevkle keserim Sâye'm."

Son sözleri gülmemi sağladığında yanağımda ki eline yaslanarak tıpkı bir kedi misali eline sürtünürken bakışlarımı ormanlarından bir an olsun ayıramıyordum. Öyle güzel seviyordu ki her defasında gerçek olup olmadığını sorgulatıyordu bana, sanki bir kitap karakteri gibiydi. Gerçek olması için yalvardığım lakin sadece satırlarda görebildiğim gerçek üstü bir karakter...

SÂYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin