38. TATLI HAYATLAR

356 20 2
                                    

~Bölüm Şarkıları~
Güliz Ayla~Olmazsa Olmaz
Ayla Çelik~Öp Beni

Yeni bir bölümden herkese merhabalar efenim..

Nasılsınız??

Bölüm gecikmesi için özür dilerim 🥺🥺🥺

Yorum ve beğenileri lütfen unutmayalım, onlar olmayınca pek yazasım gelmiyor haliyle...

"Ah başıma gelen benim... Aşk oyun ben oyuncak, söyle emrine amadeyim. Kimmiş beni susturacak? Duysun be dağlar taşlar, çok seviyorum demiş miydim?..." diyerek sizi bölüme uğurluyorum...

İyi okumalar.
Seviliyorsunuzzzz
⚖️🖤

~~~~~~~~

Yazarın anlatımından...

Gök, bütün nefretini kusarcasına yağarken içinde biriken öfkesi gitgide artıyordu. Yaralı parmakları hemşire tarafından itinayla sarılsa da bedeni hala acıyla kasılıyor ve gururunu ayaklar altına alıyordu. Kendi eğittiği bir insanın onu yenmesi her ne kadar itiraf edemese de zoruna gidiyordu.

Bakışları sağ elindeki boşluğa kaydığında sağlam olan eli sıkıca yumruk oldu, ardından sertçe önündeki masaya çarptığında hemen karşıda oturan Ferhat'ın ve kapının önünde bekleyen Lale'nin zıpladığını fark etmişti. Hemşire ise sakince işini yapmaya devam ediyordu.

"O OROSPUYU GEBERTECEĞİM!" diye haykıran Namık'la Ferhat içten içe gülse de kendini tutabilmişti.

"Laflarına dikkat et Yaman." dedi Ferhat yarı sırıtır bir şekilde. Kızının her şeyi öğrenmesini bilerek o tasarlamıştı, kırmızıya boyalı arabanın içindeki kişi Namık değil Ferhat'ın ta kendisiydi.

"Kes seni Ferhat, yoksa seni de kızını göndereceğim cehenneme yollarım!" Elindeki sarma işlemini bitiren hemşire sessizce beklemeye başladığında Namık'ın sinirli bakışları ona dönmüştü. "Defolup gitmek için neyi bekliyorsun?"

"Geçmiş olsun efendim." diye aksanlı sesiyle mırıldanan kız hızla dışarı çıktığında ardından gelen Lale kapıyı kapatıp uzaklaşmıştı, oluşan sessizlikle kız temkinlice etrafına bakındı. Yavaşça telefonunu çıkartırken sanki önemli bir işi varmış gibi kapının kıyısına yaslanarak her şeyi dinlemeye başlamıştı.

"Şu salakları nerden bulup getiriyorsun? Başımı mı yakacaksın sen benim?!" dedi Namık haykırarak.

"Paraya ihtiyacı olan bir genç kız hata yapmaz Namık, tabi bunu sen daha iyi bilirsin." diyen Ferhat rahatça arkasına yaslanmıştı. Elinin acısı zihnine vursa da dudaklarına bir gülümseme eklemeyi ihmal edememişti Namık.

"Ben her şeyi bilirim Ferhat, senin ne boklar yediğinde buna dahil." demesiyle Ferhat'ın bedeni aniden gerilmişti. Karşısındaki adamın ne denli bir manyak olduğunu çok iyi biliyordu, bizzat kendi gözleriyle şahit olmuştu. Bu hayatta eğittiği sadece iki kişi vardı ve Ferhat ikisininde yaşadığını işkenceleri izlemişti, kendi kızı da buna dahildi...

"Lafı geveleme de adam gibi söyle." dedi Ferhat gür bir sesle. Namık bu hareketine karşılık sadece arkasına yaslanırken bakışlarını adamın yüzünden çekmemişti.

"Şu an değil ama zamanı geldiğinde bizzat anlatacağım." demesiyle Ferhat'ta rahat gözükmeye çalışarak arkasına yaslanmıştı lakin avuç içleri korkudan terlemeye başlamıştı bile.

Ortama sessizlik hakim olurken Namık'in bakışları masasında duran portreye kaymıştı, Sultan'ı ona gülümsüyordu. O kızı Sultan'a benzetmekte haklı olduğunu bir kez daha anlamıştı, ikisi de bir erkek yüzünden onu bırakmışlardı. Sonları da aynı olacaktı...

SÂYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin