Keyifli okumalar...
Clara sabah kalktığında kendini bitkin hissediyordu. Bütün gece düşünmüştü. Ancak sabahın ilk ışıkları odayı aydınlattığında uyumayı başarmıştı. Şimdiys , daha uyuyalı birkaç saat olmuşken kahvaltı vaktinde kalkmak zorunda kalkmıştı. Tembel bir şekilde kalktı. Dişlerini fırçaladı, yüzünü yıkadı ve üstüne formasını giydi. Saçlarını ise zor bela taradı. Kahvaltıya indiğinde herkesin çoktan geldiğini farketti. Lily'nin yanına oturdu. Yorgun bir ses tonuyla konuştu.
"Selam Lils. Günaydın."
Lily onun bitkin haline baktı ve hafifçe gülümseyip ağzındaki lokmayı yuttu.
" Günaydın Clara! O kadar güzel uyuyordun ki, uyandırmaya kıyamadım. Hem konusu açılmışken sana ne oldu?" dedi
"Sa-sadece birazcık hayalkırıklığına uğradım, o kadar." diye cevap verdi Clara. Bu sırada gözü istemsizce Çapulçular'a kaydı. Yemek yiyorlar, kahkahalarla gülüyorlardı. O an bir şey oldu. Remus'un da gözü Clara'ya takıldı ve gülümsemesi yüzünde dondu. Hem+"en ayağa fırladı ve Clara'ya doğru yürümeye başladı. Clara ise bu durumdan rahatsız olmuştu. Onunla konuşmak istemiyordu. Ayağa kalktı ve Büyük Salon'un çıkışına doğru ilerlemeye başladı. Bir iki adım atmışken birisi ona seslendi.
"Clara." Bu Remus'tu.
Ama Clara duymamış gibi yapıp , duraksamadı bile. Hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam ediyordu ki Remus bir daha seslendi, arkasından ona yetişmişti.
"Clara!" Remus yine konuşmuştu.
Kız arkasını döndü . Bıkkın bir tavırla konuştu. "Efendim."
"Gözlerin kıpkırmızı halsizlikten ölecek gibi duruyorsun ve 'yine ne var' öyle mi? Ne oldu sana Clara ? "
"Söylemek istemiyorum, hem zorunda da değilim." dedi Clara.
Remus ona yaklaştı. Kısık bir sesle konuştu. "Lütfen, Clara. Seni böyle görmek istemiyorum." dedi ve devam etti . "Şimdi tekrar soruyorum. Sana ne oldu ? "
Kız omzunu silkti. " Uyumadım dün gece. Bu kadar. "
Remus çenesini kaşıdı. "Neden ki?" diye sordu.
Çünkü tüm gece seni düşündüm.
"Boşver." dedi.
Remus gözlerini devirdi. "Her neyse, hadi gel Hastane Kanadı'na gidelim. Eminim Madam Pomfrey'in sana göre bir çayı falan vardır. Halsizlikten kolunu kaldıracak halin yok baksana." dedi.
"Gelmek istemiyorum. " dedi, inatçılıkla .
"Gelmelisin."
"İstemiyorum ama. "
"Clara! herkesin bir sınırı var. Senin için bir şeyler yapmak istiyorum, izin vermiyorsun." diye bağırdı Remus, en sonunda.
Bu bağırış sayesinde salondaki tüm gözler onlara çevrilmişti. Clara ve Remus'un ise bunu umursadığı yok gibiydi.
Clara gözlerini kıstı ve konuştu .
"Bana bağırma!" dedi.
Remus da onun elinden nazikçe tutup Hastane Kanadı'na doğru hafifçe çekiştirmeye başladı.
"Bağırmak istemedim, Clara ." dedi "Ama şimdi benimle gelmelisin."
"Senden nefret ediyorum." diye cıyakladı Clara. "O ilaçlardan da nefret ediyorum."
Remus güldü. Sinirle söylediğini biliyordu ve bu siniri çok seviyordu. "Hayır, etmiyorsun. Yani benden, ilaçları bilemem."
Clara huysuzlukla dilini çıkardı.
"Özür dilerim." diye fısıldadı. "Ara sıra insanı sinirden deliye çeviren bir tek sen değilsin. Hem belki hiç gece uykusuz bırakmazsın kendini, ha?" dedi Remus
Clara bu kadar sakin olan Remus karşısında utandı. Ne diye bu kadar sert çıkışıyordu sanki ona? Kendisine hiçbir şey yapmamıştı ki hem.
"Kusura bakma, Remus. Sinirlerim bozuktu, sana patladım. Tavırlarım için üzgünüm. " dedi kısık bir sesle.
Remus tekrar güldü. Clara'ya sıkıca sarıldı.
"Sen yeter ki iyi ol, istediğin kadar bana patlayabilirsin. Yine de seni sinir etmeyeceğim konusunda söz veremem." dedi
İkisi de güldüler. Clara tekrar normal haline gelince Hastane Kanadı'na gitmekten kurtuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remus Lupin ve Çapulcular
FanfictionBu seferki başka bir kurgu. Değişik. Çapulcular'ın yanı sıra Clara, Lily ve Amberly de bu hikayede bize eşlik ediyor. Hogwarts'ın tozunu dumanına katan bir grup gencin, güzel hikayesini okumak isterseniz, beklerim... 《Tüm hakları İhtiyaç Odası'ndad...