ஓ|Bir Mektup, Çokça Umut

1.4K 69 26
                                    

Bu bölüm iki part halinde yayınlacaktır.

Keyifli Okumalar...

Sirius Black, yaz bitmek üzereyken, keyfi yerinde bir şekilde odasında oturuyordu.

Yani, James'in odasında. Geçen yaz kaçtığı Potter'ların evi, artık onun kendi evi gibi olmuştu.

James'le zaten kardeştiler. Normalde kendi odası vardı fakat orada sadece uyuyordu.

Uyumak dışında hep James'in odasındaydılar.

Hatta bazen, James'in odasındaki geniş koltukta uyuduğu bile olurdu.

Flemaont yüzüne bir bardak su çarpardı ceza olarak.

Koltuk tepelerinde uyumasına kızardı. Sonra sırtı ağrıyor, boynu tutuluyordu.

Fleamont da durum böyle olunca üzülüyor hem de ona kızıyordu. Sirius kendi oğlundan farksızdı.

Euphemia için de durum aynıydı. Zaten teknik olarak, uzak da olsa akraba sayılırdı ama öyle olmasa bile Sirius'a karşı ayrı bir sevgi besliyordu.

Sirius koltuğa yayılmış düşünüyordu.

Bu sene çok şey değişmişti.

Yani hadi ama! Lily ve James çıkıyordu. Clara ve Remus da öyle.

Şansa bak ki herkes bu kadar mutluyken, Sirius buruktu.

Elbette kardeşleri için çok mutluydu fakat kendisi de isterdi, Amberly'ye, Sevgilim  diyebilmeyi.

Amberly'ye olan sevgisini başta kendisi bile farkedememişti.

Sanki kız, içinde yavaş yavaş filizlenmişti.

Sonra birden aklı başına gelen Sirius, onu delice sevdiğini farketmişti.

Aaron ile çıkması normal bir şeydi. Bu yüzden onu suçlayamazdı.

Kendisi de daha önce birileriyle çıkmıştı.

Amberly ile o kadar nadir konuşuyorlardı ki, artık neredeyse umudunu yitirmek üzereydi.

İlk defa farklı şeyler hissettiği kızla, en son ne zaman doğru düzgün konuştuğunu hatırlayamaması onu oldukça üzüyordu.

Sirius aslında yine de umudunu tamamen kaybetmemişti.

Amberly ve Aaron ilişkisinin kalıcı bir şey olduğunu sanmıyordu.

Birden fırladı. Ona bir mektup yazacaktı.

Yaz bitmeden arasını iyileştirmeyi hedefliyordu.

En azından bir muhabbetleri olsaydı...

Adresini bulmak zor olmuştu. Aslında bir aydır bu fikir aklındaydı ama bir türlü cesaret edemiyordu.

Remus'a mektup yazmış,  o da Clara'ya mektup yazmıştı.

Adresi alan Remus, Sirius'a mektup yazmıştı.

Biraz karışık ve zor olmuştu ancak şuan elinde, Amberly'nin ev adresinin yazılı olduğu kağıt vardı.

Birden bire içine Godric cesareti doğan Sirius yazmaya başladı.

Yazısı garip bir biçimde muazzamdı

Amberly,

Beni hatırladın mı? Sirius, Black olan. Gerçi okulda bir tane Sirius var ama olsun. Neyse, sanırım saçmaladım. Asıl konuya geleyim öyleyse, eğer müsaitsen, bu hafta sonu bizimkilerle buluşacağız. Gelmek istersin diye düşünmüştüm. Umarım gelirsin.

Sevgilerle Sirius Black.

Not: Bu adrese en kısa zamanda cevap yazman dileğiyle.

Mektubunu birkaç kez okuyan Sirius, ne olacaksa olsun, dermiş gibi omzunu silkti ve kağıdı katlayıp baykuşunun ayağına bağladı.

Baykuşunu camdan dışarı salan Sirius bir an için pişman olsa da sonradan kendiyle gurur duymuştu.

Şimdi bir buluşma ayarlaması gerekiyordu çünkü yalan söylemişti. Hafta sonu buluşma falan yoktu. Herkese haber vermesi gerekiyordu. 

James bahçede annesine yardım ediyordu. Fleamont işteydi. Euphemia bu hafta tatil yapıyordu ama tatilde bile boş durmuyordu.

Yoğun işleri yüzünden bahçesiyle ilgilenemeyen Euphemia biraz bahçesine bakmayı ummuştu. 

James de ona yardım ediyordu. Sirius koşarak aşağı indi ve o da yardım etmeye başladı. Eğer işleri çabucak biterse James özgür kalırdı ve hafta sonu için bir buluşma ayarlayabilirlerdi.

Sirius'un yardım ettiğini gören James şaşkınlıktan neredeyse ölecekti. ''Hangi dağda kurt öldü, Pati?'' diye sordu.

Sirius sırıttı. ''Anlarsın.'' dedi ve işini yapmaya devam etti. O kadar azimli çalışıyordu ki, işleri yarım saatte bitmişti.

Tüm çiçekler ekilmiş, tüm yabani otlar yolunmuş ve kuru yapraklar toplanmıştı. Euphemia, Sirius'u tebrik etti. 

''James.'' dedi ''Sirius'u örnek alsan iyi olur.'' Bunun üzerine Sirius kahkahalarla güldü ve morarmış haldeki James'e baktı.

James de Sirius'u kovalamaya başladı. Bu kovalamaca James'in odasında son buldu. İkisi de nefes nefese kalmıştı. 

Sirius'un birden aklına geldi. ''James!'' diye bağırdı.

James kulağını ovuşturdu ve yüzünü ekşitti. ''Dostum, yanındayım! Ne diye bağırıyorsun?'' diye sordu. Kulağının zarı patlıyordu neredeyse ama Sirius'un bunu umursuyor gibi bir hali yoktu. O kadar heyecanlıydı ki! Gerçi daha cevap bile gelmemişti Amberly'den ancak geleceğine dair bir umut vardı. İşte bu umut her bir hücresindeydi.

''James, hafta sonu toplanıyoruz. Bu toplanma geleceğim, anlıyor musun kardeşim?'' dedi, heyecanın sesine yansımasına aldırış etmeden.

James'in kafası karışmış gibiydi. Ne alaka ki bu buluşma? 

Sirius saçlarını düzeltti ve konuşmaya devam etti. ''Şimdi, sen Lily ve Clara'ya haber ver. Ben de geri kalanlara.'' diye açıklama yaptı. 

''Geri kalanlar?'' diye sordu. Bu işte bir şey olduğunu anlamıştı. Sirius'u tanıyordu işte. O, soğukkanlı Sirius neredeydi?

Sirius sırıttı. ''Aynı kişiler, ya. Remus, Peter ve Amberly.'' diye sıraladı isimleri, sanki Amberly her buluşmalarında varmış gibi.

James kahkaha attı. ''Ne o, Pati? Amberly ile baya yakınsınız sanki?'' diye sordu gülerken. Sirius'u sinirlendirmek en büyük zevkiydi. Sirius da onu sinirlendiriyordu hem, dostlar bunun için vardı.

Sirius küçük çocuklar gibi hava atarak ona baktı. ''Hıh!'' dedi ''Ona mektup yazdım bile. Sadece Remus ve Peter kaldı.'' 

James kollarını birleştirdi ve alaycı  ve küçümseyici bir bakış attı. ''Öyle mi, Bay-Ben-Çok-Akıllıyım?'' diye sordu. ''Ona ne yazdın?''

Sirius'un yüzü asıldı. Hakikaten ya! ''Şey...'' dedi gözlerini kaçırarak. ''Hiç tarzım olmayan bir yazıydı ve ben böyle ciddi bir mektup yazmazdım. Saçmalayıp, iğrenç bir espri bile yaptım.'' dedi ve koltuğa çöküp yüzünü ellerinin arasına aldı. ''Batırdım, Çatalak.''

James, koltuğun önünde eğildi. Sirius'un ellerini yüzünden çekti. ''Patiayak.'' dedi otoriter bir ses tonuyla. Sirius ona baktı. ''Sakin ol. O kadar sene, çokça salaklık yaptım, tonla hem de. Ancak Lily nasıl beni tanıyorsa ve onun için bunların bir önemi yoksa, Amberly için de yoktur.'' dedi 

''Yani beni seviyorsa, çünkü Lily seni seviyordu.'' dedi Sirius.

James tam, o da seni seviyordur bence  diyecekken birden gözleri kocaman oldu. ''PATİAYAK, AMBERLY'NİN BİR SEVGİLİSİ VAR BİLİYORSUN DEĞİL Mİ?'' diye sordu. 

Sirius sırıttı. ''Umarım ayrılmışlardır. Hem, o çocuk  Amberly'ye göre değildi.'' dedi. Böyle olmasını yürekten diliyordu. 

James kardeşine acır gibi bakıyordu. Ne hallere düşmüştü böyle?

devamı, en kısa zamanda...

Remus Lupin ve ÇapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin