Selam! Artık Amberly ve Sirius için bir ship ismimiz var! Blacerald, çok zor bulduk aman diyeyim dalga geçmeyin.
Keyifli Okumalar.
Dumbledore'un her zamanki neşesinin yerinde olduğu söylenemezdi. Yaz tatili boyunca birçok baskın yapılmıştı ve artık büsbütün tehlike gelmişti. Kapılarını da çalıyordu hatta ve onlar kapıyı açmasa da besbelli ki, içeri gireceklerdi.
Bu yüzden artık bunu öğrencilerden saklamak anlamsızdı. Bir anda öğrenip, korkudan titreyeceklerine, önceden öğrenip dik durmaları daha mantıklı idi.
Hogwarts'ın başında kendisi olduğu sürece, elinden geldiğince burayı ve içindekileri korumaya yemin etmişti. Elinden gelenin yeterli olacağını sanmıyordu ya, neyse.
Yardıma ihtiyacı vardı. Dumbledore, Voldemort gibi gözünü kibir bürümüş bir ahmak değildi. Ölümlü olduğunu bilincinde ve yardıma ihtiyacı olduğunu bilerek yaşıyordu. Bunu ondan farklı kılan bir şey de buydu zaten.
Dört bina da birbirinden farklıydı. Tamamen, kişilikleri öylesine zıttı ki... Onların, hepsinin belki de tek ortak noktası, Hogwarts'ın evleri olmasıydı.
Dumbledore biliyordu ki, eğer gerçekten burası onların eviyse, burayı korumak için elinden geleni yapacak olmalarıydı.
Yutkundu ve ayağa kalktı. Tüm öğrenciler salona doluşmuştu. Seçimler yapılmıştı. Birinci sınıflar çok mutluydu.
Herkes konuşmaya dalmıştı, öğretmenler bile. Çatalını bardağına vurdu. Önce öğretmenler sustu, onlarla birlikte yavaş yavaş tüm salon.
Sonra da kürsünün başına geçti.
''Sevgili öğrencilerim, öncelikle Hogwarts'a hoş geldiniz! Bu sene o kadar da neşeli olmadığının farkındayım ama bu şatonun duvarları dışında insanlar öldürülürken o kadar da mutlu olamıyoruz. ''
Kimseden çıt çıkmıyordu. Hiç bu kadar keskin ve iğneleyici konuşmamıştı.
''Şimdi, sizden birkaç isteğim var, çocuklar. Bu kalenin içine her saniye, her an girmeye çalışan bir karanlık var. Öyle bir karanlık ki, hepimiz kaybolabiliriz. Yalnız, ışığımızı bulmazsak. O ışık hepinizde var. Sizler Hogwarts öğrencilerisiniz. her şeyin üstesinden gelebilirsiniz. Sadece, bu karanlık dönemde birbirinize sıkı sıkı sarılmalısınız. Ayırt etmeden, ön yargı ile bakmadan. ''
Son sözleri söylerken, homurdanan Slytherin'lere anlamlı bir bakış atmayı da ihmal etmedi. Bu onların sesini kesmeye yetmişti.
''Öğretmenlerinizi dinleyin. Size, lazım olacak şeyler öğretiyorlar. Anlamsız tek bir ders bile yok. Tek bir kelime bile boşa sarf etmiyorlar. Bu dersler, gerçek hayatta lazım olan şeyler, çocuklar. Şaka yapmıyoruz.''
Bu sırada beşinci sınıf bir Gryffindor güldü. ''İksir dersi bir kez bile lazım olmadı. Ne yani, okulu basarlarsa onlara iksir şişesi falan mı atacağız?'' diye arkadaşlarıyla gülüyorlardı.
Bunu Dumbledore'un duyduğundan haberi yoktu tabii ki.
Dumbledore o çocuğa döndü. ''Akıllıca bir soru. O zaman size şunu soracağım.'' dedi ve bir hışım çocuğun masasına doğru yürüdü. Çocuk şimdi tir tir titriyordu. Çapulcular ise ne olacağını merakla izliyorlardı. Çocuk birkaç kişi yanlarında oturuyordu.
''Okula gerçekten bir baskın düzenlendi. Gizli de olabilir bu. Bir casus, içimizden biri mesela. Arkadaşını zehirlerdi. Ölecek! Zehrin etkisini göstermesine bir dakika var.'' dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remus Lupin ve Çapulcular
FanfictionBu seferki başka bir kurgu. Değişik. Çapulcular'ın yanı sıra Clara, Lily ve Amberly de bu hikayede bize eşlik ediyor. Hogwarts'ın tozunu dumanına katan bir grup gencin, güzel hikayesini okumak isterseniz, beklerim... 《Tüm hakları İhtiyaç Odası'ndad...