ஓ|Parti Sabahı

2.8K 190 55
                                    

Keyifli okumalar...

Remus sabahın köründe uyanmıştı. Onu uyandıran şey deli gibi ağrıyan başıydı. Gözlerini iyice araladığında omzunda bir ağırlık hissetti. Birkaç dakika sonunda nihayet kendine gelebildigi zaman kafasını çevirdi ve gözleri kocaman oldu. Clara ile aynı koltukta uyumuşlardı. Remus oturur vaziyette, Clara ise ayaklarını toplamış ,kafasını Remus'un omzuna koymuş bir şekilde uyuyordu. Remus hareket ederse onu uyandıracağını bildiği için hareket etmemeye karar verdi. Sonuçta belki de hiç bir zaman bu kadar yakın olamayacaklardı.

 Remus gün geçtikçe daha da çok bağlandığını hissediyordu bu kıza. O da kafasını kızın kafasına koydu ve uyudukları odaya bir göz gezdirdi. Lily karşısındaki koltukta uyuyor- Bir dakika! James kafasını Lily'nin dizine mi koymuştu? Yoksa Remus hala uyanmamış, rüyada mıydı? Remus içinden 'Lily , James'i öldürecek' diye düşündü ve sırıttı. 

Sirius ve Peter ise yerdeki minderlerde uyumuşlardı. Saat sabahın altısı falan olmalıydı. Remus dün geceyi düşündü. En son Clara ile dans ediyorlardı ama sonrasını hatırlatıyordu. Ne olmuştu... bir türlü hatırlamıyordu... Aslında biraz düşününce anılar yavaş yavaş canlanmaya başlamıştı.

***

"Remus , seninle sabaha kadar dans etmek istiyorum."

"Ben de öyle . Ki ,gerçekten seninle sabaha kadar dans ederim."

"Ben de . Ama halim yok. O kadar ... o kadar halsizim ki. Şuan bile , eğer sen elimi tutmasan her an yere düşebilirim."

Beraber koltuğa oturmuşlardı. Clara başını , Remus'un omzuna koydu ve gözlerini kapattılar. 

***

Remus önce ki geceyi hatırlayınca gözlerini kapattı ve gülümsedi.

Sadece kendisinin duyabileceği bir şekilde mırıldandı.

" Her ne olursa olsun, elini asla bırakmayacağım. Sen bıraksan bile..."

Yaklaşık bir saat sonra, hala herkes uyurken Remu , omzunda bir kıpırdanma hissetti. Kafasını kaldırıp Clara'ya baktı. Sanki gözlerini açmaya çalışıyor , fakat kendine gelemiyor gibiydi. Remus gülümsedi. Uyurken ne kadar da güzeldi? Gerçi o, her haliyle güzeldi.

Remus, sanki küçük bir serçeyi incitmekten korkarcasına fısıldadı.

"Clara?"

Clara gözlerini ovuşturdu ve zar zor onları açabildi. Birkaç saniye anlamsızca etrafına baktıktan sonra kafasını kaldırdı. Yaslandığı şeyin, Remus'un omzu olduğunu görünce gözleri o kadar büyüdü ki Remus gülmemek için kendini zor tuttu.

Clara şaşkın olduğu için sesi çıkmıyordu. Fısıldamayı andıran , kısık bir sesle konuştu.

"Remus?"

Remus gülümsedi ve konuştu. Sesi yumuşak bir tondaydı.

"Efendim, Clara." dedi ve devam etti.

"En son... dans ediyorduk. Sonra sen yoruldun ve koltuğa oturduk. Sen kafanı omzuma yasladın . Öylece uyuyakalmışız." Dedi. Sanki bu her zaman yaptıkları bir şeymiş gibi, gayet sakindi.

Clara'nın suratı anında kıpkırmızı olmuştu. Gözlerini Remus'tan kaçırdı ve belli belirsiz konuştu. Çünkü fena halde utanmıştı.

"Sen ne zamandır uyanıksın?" Diye sordu.

"Yarım saat , çok olmadı."

"Kesin omzun tutulmuştur. Neden beni uyandırmadın?" Diye sordu Clara.

Remus daha tam düşünemeden konuştu.

"O kadar güzel uyuyordun ki... uyandırmaya kıyamadım" dedi 

Clara bir şey söylemek yerine gülümsedi. Ayağa kalktı ve üstünü düzeltti. Tam bir adım atacakken başı döndü ve koltuğa 'pat' diye oturdu. Canı yanmıyordu ama baş dönmesi çok kötü bir şeydi. Midesini bulandırıyordu ve kesinlikle kendisini kötü hissediyordu.

 Yanında oturan Clara'ya döndü ve konuştu. Telaşlı olduğu ses tonundan anlaşılıyordu.

"Clara, ne oldu? İyi misin?" Diye sordu.

Clara az önceye göre daha iyiydi. "İyiyim, sakin ol." dedi ve gülümsedi

Remus biraz olsun rahatlamıştı. Ona sarıldı. Kızın ona karşılık verip vermemesi umurunda bile değildi. Gerçi, Clara da Remus'a kollarını sardı ve bu Remus'u deli gibi mutlu ediyordu.

 Ancak bir sorun vardı. Remus, Clara'ya sarılınca bir sıcaklık hissetmişti. Hayır, hayır bu, ona her dokunduğunda hissettiği sıcaklıktan çok uzak bir sıcaklıktı. Kaşlarını çattı ve hemen geri çekildi. Elini kızın alnına koyduç

"Merlin adına! Clara sen ... sen yanıyorsun!"

"Ah ! Tahmin etmeliyd-öhö öhhö öhö- etmeliydim. Hasta oldum işte. Off !" dedi . Konuşması öksürüklerle bölünmüş ve sesi çatallı çıkmıştı.

"Gel hadi. Beraber Madam Pomfrey'e gidelim." Dedi Remus.

"Hayır, asla. O şeylerden bir tane daha mı? Kalsın . Ben zaten dinlenirim, geçer." Dedi.

Remus pek tatmin olmusa benzemiyordu.

"En azından sana bir Şifa Sıvısı yapsaydım." Diye yakındı.

Clara memnuniyetle kafasını salladı. Çift kişilik koltuğa iyice yayıldı.

"Ben yarım saate kadar gelirim. Keşke daha kısa sürse fakat malesef... " dedi Remus.

"Sorun değil , düşünmen bile çok güzel Remus." Dedi Clara.

Remus gittikten sonra kafasını , koltuğun koluna koydu ve bir büyü mırıldandı.

"Accio battaniye!" dedi ve battaniyeyi üzerine sıkıca örttü. Başka bir büyü ile de şöminedeki odunları yaktı ve ısınmaya çalıştı. Gerçi ateşi olduğu için soğuk bir ortamda durması gerekiyordu ama umrunda değildi. Soğuktan çenesi titriyor , dişleri birbirine çarpıyordu. Sonra da, Remus'un gelip de kızacağını düşündü ve mutsuz bir şekilde şömineyi söndürdü. Odada ki hava birden soğumaya başlayınca, battaniyesine iyice sokuldu ve soğun da etkisiyle iyice kendinden geçmeye başladığını hissetti. Gözleri yavaş yavaş kapanıyordu.

 Şuan tek istediği Remus'tu. Çünkü şuan Remus'un Şifa Sıvısı'na ihtiyacı yoktu. Clara derin bir iç çekerken son düşünceleri şunlardı;

Bana sarıldığında tüm fiziksel ve ruhsal sorunlarımın geçeceğini bilsen , bana bir kere daha sarılır mıydın ?

Sevgiler,

-Zeynep

Remus Lupin ve ÇapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin