ஓ|Çifte Kumrular

1.7K 82 99
                                    

Arkadaşlar, dediğim gibi yazılarım Rowling'le bire bir örtüşmüyor. Birçok karakterin bazı şeyleri ile değişiklik yaptım. Severus Snape karakterini ise baştan tasarladım denilebilir. Lütfen bunu dikkate alarak okuyun.
Bu, benim Severus Snape'im.

Lily uyandı. Bir süre sadece tavana baktı.

Canı uyanmak istemiyordu. Aslında erken kalkmayı seviyordu ancak hava o kadar sıcaktı ki, uyanınca yine o bunaltıcı maratonun başlayacağını biliyordu.

Yaklaşık beş dakika sonra zorla kendini yataktan attı.

Beyaz bir t-shirt giydi. Altına da siyah bir şort. Saçlarını tepeden bir topuz yaptı. Yoksa bu kadar gür saçlarla kavrulabilirdi.

Bugün, Severus'la buluşmak istiyordu.

Kahvaltı yapmak istemiyordu.

Alt kata indi. Ailesine kocaman bir Günaydın!  Dedikten sonra dışarı çıkacağını bildirdi.

Tam kapıdan çıkıp birkaç adım atmıştı ki aklına geldi.

Sonra eve geri gitti ve Tuney'i de çağırdı. Son anda aklına gelmişti. Zaten kendisi bütün bir sene evde yokken tek kalıyordu. Görüşebildikleri nadir zamanlarda da yanında olmak istiyordu.

Seve seve onunla gelmeyi kabul eden Tuney de kısa bir zamanda üstünü değiştirdi.

Beraber dışarı çıkan iki kız kardeş neşeyle Snape evinin yolunu tuttular. Zaten aynı sokakta oturuyorlardı.

Lily ve Petunia kapıyı çaldılar. Birkaç dakika sonra kapıyı Isabelle Snape açtı. Lily her zaman bu kadının güzelliği karışısında hayran kalırdı. Zarif biriydi. Eşine göre fazlasıyla zarif.

Zayıf bir kadın olduğu için giydiği her şey ona yakışırdı. Tercihini genellikle siyahtan yana kullanan Isabelle bu yönüyle oğluna benziyordu.

Büyük bir aşk sonucu bir Muggle ile evlenen Isabelle daha sonrasında ise büyük pişmanlık duymuştu.

Çünkü çocuğu olduktan sonra değişen Steve Snape, oğluna kalpsiz bir canavar gibi davranıyordu.

Severus bu yüzden içine kapanık ve fazla arkadaşı olmayan, fazlasıyla sakin bir çocuktu.

Sürekli babasını etkilemeye, onun gözüne girmeye çalışırdı. Hırs daha küçük yaşlardan itibaren gözünü boyamıştı.

Bunu farkeden Isabelle içten içe çok üzülüyordu. Sırf babasının onu sevmesi için yaptığı davranışlar o kadar kötüydü ki bir çocuk için.

Oysaki kendisine kalsa oğlunu sevgiyle büyütürdü.

Neyse ki Severus, Lily ile tanıştığından beri böyle hareketleri bir kenara bırakmıştı.

Her ne kadar kendisi gibi bir Slytherin olsa da, kötü biri değildi.

Hırs yoktu artık hayatında.

Isabelle hiçbir zaman kendi bina arkadaşları gibi olmamıştı. Daha masumdu. Daha açık fikirliydi. Gryffindor'lara ve Slytherin deyimiyle Kirli Kanlara düşman gözü ile bakmıyordu.

Oğlunun da son zamanlarda daha çok kendisine benzediğini görmek onu öyle mutlu ediyordu ki!

Karşısında Lily ve Petunia'yı gören Isabelle'nin gözleri ışıldadı.

"Hoşgeldiniz!" Dedi. "İçeri girsenize."

Lily ve Petunia da öyle yaptı.

Isabelle hemen mutfağa gitti ve bir tepsiye buz gibi bir limonata yanında el yapımı kurabiyeler koydu.

Remus Lupin ve ÇapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin