Baya uzun bir ara verdim ama umarım telafi etmişimdir,hikayenin en uzun bölümü falan herhalde jxmskcmsm.
Lütfen, beğendiyseniz oy verin ve eleştiri yapın. Benim için önemli. Lütfen.
Keyifli Okumalar :)
Severus Snape derin bir nefes aldı. Bunu yapmak zorundaydı. Onun tercihi olsun olmasın. Bu hayatta en son isteyeceği şeydi. Yemin etmişti. Böyle bir şey olmayacağına, onlardan olmayacağına yemin etmişti. Asla da olmayacaktı. Sadece, kısa bir süre için öyleymiş gibi davranacaktı.
Yavaş ve sessiz, güvensiz adımlarla Büyük Salon'a girdi. Etrafa kısa bir bakış attıktan sonra ayakları geri gider bir vaziyette Slytherin masasına gitti.
Aklı tamamen Gryffindor masasında idi. Elizabeth'i düşündü. O güzel kahverengi gözlerini ve nasıl baktıklarını düşündü.
Daha önce tanışmamış ve neredeyse hiç konuşmamış olmalarına rağmen, içinde bir şeyler ona ihanet ettiğini bas bas bağırıyordu.
Lily'ye de, annesine de... Her şey iyilik içindi ama değil mi?
Severus Snape iyi olanların tarafındaydı. İyi şeyler yapmak isteyenlerin.
Bu düşüncelerle içindeki suçluluk duygusunu yitirmeye çalıştı.
Öyle yada böyle masaya vardı. Parkinson'un yanına oturdu.
"Günaydın." diye mırıldandı.
Parkinson ona garip garip baktı. Nasıl olmuştu da kendisiyle konuşuyordu?
"Hayret. Şaşırdım doğrusu. Günaydın, yada her neyse." dedi alaycı bir ses tonuyla.
Severus zorlayacaktı şansını.
"Yapma, Parkinson. Hatamı yüzüme vurmana gerek yoktu doğrusu." dedi yapmacık bir pişmanlık ile.
Parkinson elindeki gazeteyi masaya bıraktı ve ona döndü.
Gözleri hafif kısılmış Severus'u inceliyordu. Garip bir şeyler vardı.
"Hatadan kastın ne Snape?" diye sordu meydan okurcasına.
Severus asla söylemeyeceği şeyler söylemeye hazırlandı.
"Biliyorsun, bulanıklarla konuşmak. Gryffindorlarla takılmak gibi. Bir Slytherin olarak kalitemizi düşürmekten başka bir şey değil." dedi içindeki vicdan azabından kaynaklı iç sesini bastırmaya çalışırken.
"Vay canına Snape. Sürprizlerle dolusun. Sonunda doğru şeyler düşünmen güzel." dedi ve ona doğru yaklaşıp fısıldadı. "Bu akşam, çınar ağacının altında toplanıyoruz, dilersen gelebilirsin." dedi.
Severus midesinin bulandığını hissetti.
Kafasını salladı ve kitaplarını alıp hızlıca Büyük Salon'dan çıktı.
Çapulcular, Lily ve Clara da onu izlediler kimseye belli etmeden.
Bu büyük bir şeydi. Yani, Amberly'nin aksine Severus fiilen de casusluk yapacaktı. Duyduğu şeyleri söylemekten çok daha fazlasını yapacak, onlardan biriymiş gibi davranacaktı.
Severus bahçeye çıktı. Sinirlendiği zaman dolan gözlerini engellemek isterdi. Yine de, Slytherin'e seçilmek onun suçuydu? Belki de değildi ve o aptal şapka hata yapmıştı. Her ne olursa olsun, ölsem yapmam dediği şeyleri yapmak zorunda olan kendisiydi. Kimseyi suçlamıyordu. Kendisi hariç...
Sirius Black Gryffindor Ortak Salonu'na girdiğinde gözleri James'i aradı.
Lily ile birlikte bir konu hakkında tartışıyorlardı. Gülerek yanlarına gitti ve James'in kolundan çekip onu salondan çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remus Lupin ve Çapulcular
FanfictionBu seferki başka bir kurgu. Değişik. Çapulcular'ın yanı sıra Clara, Lily ve Amberly de bu hikayede bize eşlik ediyor. Hogwarts'ın tozunu dumanına katan bir grup gencin, güzel hikayesini okumak isterseniz, beklerim... 《Tüm hakları İhtiyaç Odası'ndad...