ஓ|Dost

2.2K 158 90
                                    

Keyifli okumalar.


Lily tren durduğunda Remus, Clara ve Peter'dan ayrılarak çıkışa doğru ilerledi. Tam trenden yeni çıkmış, birkaç adım atmışken birden elindeki ufak bavul havalandı. Lily şaşkınlıkla arkasına döndüğünde derin bir nefes aldı. Her sene aynı... diye geçirdi içinden. Birkaç saniyelik şaşkınlık sonrasında Lily koştu ve karşısındaki kişinin boynuna atladı. Severus, Lily yüzünden sendelemişti. Ancak o da Lily'ye sıkıca sarıldı. Ayrıldıklarında ikisi de gülümsedi. Aynı sokakta otursalar bile bu tatilde bir türlü görüşmemişlerdi. Ödevler, misafirler derken birbirlerini hiç görememişlerdi. Severus Lily'yi, Lily de Severus'u çok özlemişti.

"Tatil nasıldı Kızıl?" Diye sordu Severus. Lily kendisine 'kızıl' denilmesine sinir olurdu ve Severus bunu adı gibi biliyordu fakat Lily'yi sinirlendirmek için sık sık ona 'kızıl' derdi.

Lily aniden olduğu yere çivi gibi çakıldı.

"Bana.Bir daha.Kızıl.Deme!" Diye bağırdı hemen sonra.

Severus kahkahalarla güldü.

Elini Lily'nin omzuna attı ve onu kendisine doğru çekti.

"Hadi ama Lils! Şaka yaptığımı sen de biliyorsun." Dedi.
Bunun üzerine birkaç saniye sonra Lily de gülmeye başladı.

Şato girişine geldiklerinde Lily konuştu.

"Sev, bir daha bana 'kızıl' dersen..." diye söze başladı ancak devamını getiremedi.

"Ne yaparsın?" diye sordu Severus. "Yoksa bana şu meşhur lanetlerinden mi atarsın?" Diye devam etti. Lily'nin ona uğursuzluk büyüsü yapamayacak kadar kendisini sevdiğini biliyordu. Öylesine sormuştu.

"Bunu yapamayacağımı sen de biliyorsun Sev. Hmm... bir düşünelim... Hah! Buldum, seni Miss Snape'e söylerim, görürsün Severus Snape." Dedi Lily ciddi bir tavırla.

Ancak  yaklaşık on iki saniye kadar sonra ikisi de sırıttılar. Severus Snape, ha? Bu oldukça komikti. İkisi de bugün ki şaka kotasını çoktan aşmıştı. Akşam yemeğine katılmadan doğruca ortak salonlarına gittiler. İkisi  de oldukça yorgundu.


Lily Evans sabahın ilk ışıklarıyla uyandı. Ayağa kalktı. Yüzünü yıkadı ve saçlarını taradı. Öğlene kadar dersi yoktu. Siyah bir kot pantolon ve bordo bir kazak giydi. Ortak Salon'a indi. Haliyle kimsecikler yoktu ve şöminede yanan odunların çıtırtısı dışında çıt çıkmıyordu. Zaten yatakhanede de ilk ve tek uyanan o olmuştu. Sınıf başkanı olduğunu hatırladı bir an için. Yılbaşında okulda kalan öğrenciler olmuştu. Ortak Salon'u kontrol etmeye karar verdi. Koltukların altına, minderlerin kenarına baktı. Tam bu sene herkesin uslu durduğuna kanaat getirecekken, ikili koltuktaki sıkışık yastıkların arasında yarısı içilmiş bir küçük şişe Ateş Viskisi buldu. Okulda kalan tek büyük sınıflar James ve Sirius olduğu için kimin içtiğini anlamak zor olmamıştı. Oysa ki kendisine söz vermişti, James. İlk defa Hogsmeade gezisine gittiklerinde James gizlice ufak bir şişe aşırmaya kalktığında Lily zor bela engel olmuş ve reşit olana kadar içmeyeceğine söz verdirtmişti. İnanamıyordu! Bunu ona ödetedecekti. İçki içmek ahmaklıktan başka birşey değildi Lily'ye göre. Kaymak Birası daha masumdu ve bunu hoş görebilirdi ama Ateş Viskisi... Muggler'ın da neden içtiğini anlamıyordu. Kafasına takmamaya çalıştı. Şişeyi bir kenara koydu ve koltuğa oturdu. Bu seneyi düşünmeye başladı.

Clara ile daha yakın dost olmuştu. Çapulcular ile yakınlaşmış yakın arkadaşlar olmuşlardı neredeyse. James ise geçe yıllara göre sanki biraz daha olgunlaşmıştı ki bu Lily'nin hoşuna gitmişti. Severus ise hala en iyi arkadaşı, kardeşi, dostuydu. Onu en az kendi canı kadar seviyordu. Şu sıralar Slytherinlere karşı daha kararlı durmayı başarıyordu sanki. Onlardan biri -Lily'nin deyimiyle Kukuletalı Aptallar- olmadığını belli ediyordu. Belki çoğu Slytherin onu sevmiyor hatta nefret edip Bulanık Dostu diyorlardı ama Lily gibi bir dosta sahipti. Slytherinlerle işbirliği yapmadığı için fazla bulaşmıyorlardı ama hala Potter-Snape gerginliği sürüyordu. En azından her gördükleri yerde birbirlerini lanetlemiyorlardı. 

Remus Lupin ve ÇapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin