Bu bir geçiş bölümüydü. Sizi seviyorum, umarım beğenirsiniz.
Not: hikaye gittikçe saçma yerlere gidiyor :/ üzgünüm :(
Amberly döndüğünden beri herkeste bir bayram havası vardı.
O gece, Sirius ve Amberly biraz sohbet etmişlerdi. Sirius da Amberly de olaydan çok etkilenmişlerdi. Birbirlerini sakinleştirdiler ve Gryffindor Ortak Salonu'nun önüne gittiler, el ele. Sirius Amberly'ye gülümsedi ve Şişman Kadın'a parolayı fısıldadı. Kural kuraldı, bir Slytherin parolalarını öğrenemezdi.
Kapı ardına kadar açıldı.
"Çocuklar!" diye bağırdı. "Buraya gelin." Birkaç saniye sonra hepsi Sirius'un dibinde bittiler.
Lily telaşla sordu. "Kötü bir şey mi oldu?" Artık paronayak olmuştu.
Sirius güldü. Kimse arkasında duran Amberly'yi görmüyordu. "Neden Amberly'ye bir merhaba demiyorsunuz?"
Lily ve Remus ilk kendine gelenler oldular ve kızı boğarcağına ona sarıldılar. Ardından James ve Clara da onlara katıldılar.
Sonra da hep beraber yasak saatte dışarı çıktılar. Havanın soğuk olmasına rağmen Karagöl'ün kenarına gittiler.
Bağdaş kurarak yere oturmuşlardı. Clara başını Remus'un dizlerine koymuştu. Hep birlikte sohbet ediyor, kahkahalarla gülüyorlardı. Neredeyse sesleri şatodan duyulacak ve ceza yiyeceklerdi. Umursayan kimdi?
James ve Lily yan yana oturuyorlardı. Arada bir birbirlerine çaktırmadan bir bakış atıyorlardı. İkisi de ilk adımı atamıyorlardı. Bu neyin utangaçlığıydı?
Gecenin ilerleyen saatlerinde Remus ve Clara öylece uyuyakaldılar. Sirius üzerlerine bir battaniye örttü. Accio sağolsundu, Sirius gibi bir tembel için bulunmaz bir büyüydü. Sirius gruptan uzaklaştı. Gölün iyice yakınına gidip birkaç taş topladı ve sektirmeye başladı. Gecenin sessizliğini suya düşen taşların gürültüsü bozuyordu. Amberly de onun yanına gitti.
"Bir şey merak ediyorum." dedi aniden. "Tabii özel değilse."
Sirius ona döndü. "Sizden gizli bir şeyim yok, istediğini sor." biraz durgundu.
Amberly bakışlarını yere dikti. "R-Regulus.." diye başladı. Onun hakkında konuşurken kelimeleri dikkatli seçmesi gerekiyordu, tereddüt etti. "Neden ondan hiç bahsetmiyorsun?"
Sirius derin bir nefes aldı. "O-Onunla pek ortak noktamız olduğu söylenemez. Aslında, aslında birbirimize çok benzerdik... eskiden."
"Neden eskiden? Eskide kalan ne?" diye sordu Amberly.
"Eski olan şey iyiliğim. Eskiden iyi biriydim, Amber. Sözlerimi tutardım. Küçük kardeşimi h-hep korurdum." sözcükler düğüm olmuştu sanki, konuşamıyordu.
Amberly onun zorlandığının farkındaydı ama devam etmek istiyordu. Ellerine uzanıp onları tuttu.
"Sonra ne oldu? Bu kadar harika biriyken, öyle olmadığını düşündürten şey ne Sirius?"
Sirius ona baktı ve beraber yere oturdular.
"Evden kaçıp James'lerin evine aniden gittiğim gece.." biraz duraksadı ve devam etti. "O gece kaçacağımı çoktan anlamıştım ve bavulumu hazırlamıştım. Yine de o kadar ani çıkmak zorunda kaldım ki evden, bavulumu alamamıştım. Regulus camdan bana baktı ve annesinden ölürcesine korkmasına rağmen bavulumu camdan aşağı attı. Bana son kez öyle bir baktı ki, 'Beni kurtar.' diyordu sanki. Ona dediğim son şey, 'Seni kurtaracağım, onlardan biri olmayacaksın!'dı."
Sirius bir nefes daha aldı.
"Yapamadım, onu nasıl kurtaracağımı bilemedim. Bir daha asla oraya gidemezdim. Eğer Regulus'la beraber yakalanırsak, bizi öldürürlerdi. Kendim için diyorsam Merlin lanetlesin, her şey onun içindi. Düşünemedim. Onu nasıl kurtaracağımı düşünerek tam iki ay düşündüm. Her hafta bana mektup yazdı, her hafta daha da kararıyordu mektuplar. Sonra bir mektup daha geldi."
Amberly ona baktı. "Devamını anlatmak zorunda değilsin." dedi ama Sirius devam etti.
"Bir törenle onu Ölüm Yiyen yapacaklardı. Bana, bunun yerine ölmeyi tercih edeceğini yazdı. Bir daha ona mektup yazmamam gerektiğini de... Bir şekilde onun odasına cisimlendim. Deliye dönmüştüm. Camın kenarında oturuyordu. Benim geldiğimi duyduğu halde istifini bozmadı. Ona yalvardım, onlardan bir olmadığını söylesin diye ona yalvardım ama o yavaşça arkasını döndü ve kolunu gösterdi. O an... ölmeyi diledim. Ayağına kapanıp özür diledim. Binlerce kez. O ise sadece şunları söyledi. 'Sırf sen sözünü tutmadın diye, ölümden daha beter bir şeyle cezalandırıldım. Madem istiyorsun, kötü biri olabilirim. Kolumdakinin hakkını verebilirim.' Sonra da asasını aldı ve bana doğrultu ben ise tepki vermedim. Beni o an öldürsün istedim, çünkü böylesi daha kolay olurdu. Sonra o, asasını indirdi ve benden farklı şekilde öcünü alacağını, bir kerede beni öldürmenin haksızlık olacağını söyledi. Ben de defolup gittim."
Amberly dehşete düşmüş bir şekilde olanları dinledi. Bu iki kardeşin başına gelebilecek en kötü şeyden daha kötü bir şeydi. Sirius'un ona olan sevgisi her halinden belli oluyordu ama bir Ölüm Yiyen'e karşı olan sevgisini ve suçluluk duygusunu dışarıya nefret olarak yansıtıyordu. Ona sıkıca sarıldı.
"Üzgünüm, olanlar için." Dedi "Her zaman yanında olduğumuzu biliyorsun."
Bir süre o şekilde kaldıktan sonra dönüp Lily ve James'e baktılar. Birbirlerine bakıyorlar ama asla konuşmuyorlardı.
Sirius bağırdı. "Herkes hata yapar Kızıl Cadı! O geyik kafalı seni affetmeye dünden razı!"
James Lily'ye bakıp güldü. "Özür dilerim." dedi Lily.
James bu sefer munzurca sırıttı. "Eh, affettirebilirsin kendini o halde."
Lily güldü ve ona sarıldı. James'in kalbi tabii ki kırılmıştı ama şu an konuşulacak konular değildi. Affetmişti çoktan Lily'yi.
Amberly'nin kafası karışmıştı. "Onlar neden.. küstüler?"
Sirius'un gözleri büyüdü. "Uzun hikaye."
"Peki, geyik kafalı ne alaka? Daha yaratıcı aşağılamalar duymuştum?"
Sirius bir of çekti. "Çook uzun bir hikaye. O da başka bir güne. " dedi ve göz kırptı Sirius.
devamı yakında...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remus Lupin ve Çapulcular
FanfictionBu seferki başka bir kurgu. Değişik. Çapulcular'ın yanı sıra Clara, Lily ve Amberly de bu hikayede bize eşlik ediyor. Hogwarts'ın tozunu dumanına katan bir grup gencin, güzel hikayesini okumak isterseniz, beklerim... 《Tüm hakları İhtiyaç Odası'ndad...