Eveeet ilk oyuncumuz! Yaşasııııın. Fotoğrafta ki Elsa!!
Gözlerimi açtığımda Roy ve Roman'ı görmeyi beklemiyordum. '' on beş dakika uzun bir süre '' dedi Roman. On beş dakika mı ? '' Sizin burada, evim de , ne işiniz var ? '' diye sorduğum da bana uzaylıymışım gibi bakamaya başladılar. Ne demiştim ki ?
'' Yarım saat kendine gelemedin aptal. Endişelendirdiğin için herkesi burada. '' dedi Roy bana cevap olarak. Durun durun. O , endişelenmemiş miydi benim için ? Aman bana ne zaten. Uyuz! endişelenmese de olur.
'' Araba da uyuyakaldın sandık ama bayılmışsın. Zac de seni eve kadar taşıdı. '' dedi Roman.
'' Ve yarım saat kendime gelemedim mi ? ''
'' hayır. Bunun için buradayız dedi ya Roy. Bizi endişelendirdin. Gerçi Roy hiç takmadı seni ama neyse '' dedi son olarak Roy'a kötü kötü bakıp. Sanırım burada bunu dediği için Roman'ı tebrik etmeliydim. Tanrım. Kendini bana övdürmek için Roy'u kullanıyordu!
Yataktan yavaşça kalktım. Bayılmış olmama rağmen 5 yada 6 dakika da kendime gelmeliydim. Neden bu kadar süre baygın kalmıştım ki ? En son hatırladığım şey... Iıııı. Okul otobüsün de düşünmem gerektiğini düşünüyordum. Evet sanırım böyleydi.
'' Diğerleri aşağı da ''
Roy'a baktım. Cümlesini o kadar soğuk bir sesle kurmuştu ki bir anlam ifade edememiştim. Yani ? Aşağı dalarsa ne olmuş ? Ne hissetmeliydim. Roy acayip bir çocuktu ve bu benim canımı fazlasıyla sıkıyordu. Ama yine de bir yanım ona katlanmak için boyun eğiyordu. O yanımın , ya da hissettiğim tarafın adını daha koyamamıştım. Ne var yahu daha önce hiç böyle hissetmemiştim.
Kapıyı açıp merdivenlerden inmek yerine direk korkuluklara tutunup aşağı atladım. Sunny '' Tamam işte bu bizim Lessa bomba gibi, endişelenmemize gerek kalmadı '' derken gülümsüyordu. Bu dediği cümle karşısın da ona gülümsedim. Hayır! Tabi ki de bomba gibi değildim ! Az önce bağıma bir ağrı saplanmıştı. Kendimi tuhaf hissediyordum. Ama Sunny'in bana bakışları düşüncelerimi dağıttı. Bana çok garip bakıyordu. E tabi kıza her zaman gülümsemiyordum.
Evet dedikleri gibi herkes buradaydı. Hatta Leon bile buradaydı. Ne alakaysa! Koltuklardan birine oturup '' diğerlerini anladım da senin burada ne işin var hoca '' dedim gülerek. Şu son zamanlarda da ne çok güler olmuştum ben öyle . Leon gülümseyip '' sinir etmekte üstüne yok bunu unutma. Atrıca şuan buradaysan bunu bana borçlusun hanımefendi '' dediğin de şaşkınlığımı belli etmemeye çalıştım. Ne demek ona borçluydum. Ne yapmıştı ki ?
Surat ifademle anlamadığımı belli ettim. Mimikler sağ olsun. Samantha beni anlayıp konuşmaya başladı.
'' Sen on beş dakika boyunca uyanmadığın için , Leon sana monokom lardan verdi. Biliyorsun ki monokom ları beş dakika dan fazla alırsan ölürsün. Bu yüzden beşinci dakika da çıkarttı ve uyanıp uyanmayacağının sana kaldığını söyledi. Ve işte, buradasın. ''
İyice tuhaflaşıyor gibiydim. Önce hissettiğim şeyler, şimdi de bu. Bana ne oluyordu böyle. Bir anlasam zaten beynim yorulmayacak da , olmuyor işte öğrenemiyorum. Bu yüzden beynim sulanıyor. Ve harika birde bu adama bir teşekkür borçluydum. Ama sorun şu ki ben teşekkür etmeyi yıllar önce bırakmıştım. '' saol '' dedim Leon'a bakarak ve bakışlarımı Nata'a çevirdim. Gözünü kırpmadan Leon'a bakıyordu. Aynı şekilde Leon'da Nata'a bakıp kaçamak bakışlar atıyor ve arada gülümsüyordu. Lan bunların arasında bir şey yoksa ben de Lessa Prior değilim.
Lisa '' artık iyiysen gidebilir miyiz ? '' dediğin de umursamayarak '' tutan yok '' dedim. Buda Lisa'nın bana bulaşmaması için bir uyarıydı. Baştan beri kızı sevmemiştim zaten. Kötü kötü bakmaya devam ettim ve sonun da '' pekala ben gidiyorum kızlar geliyor musunuz ? '' diye sordu ve kızlar da başralını onaylamazca salladılar. Sessizce kıkırdadı Zac. Onun kıkırdaması beni de gülümsetmişti. İşte zafer.
Lisa gittikten hemen sonra Leon da işim var deyip çıkmıştı ve Nata' da arkasından bakakalmıştı. Bu kızın derdi neydi ? Ha doğru ya , Leon dan hoşlanıyordu. Kabul etmese de öyleydi. Hadi ama bunu sizde anlamışsınızdır ordan bakınca ne gibi duruyor. Hoşlanıyorlar birbirlerinden işte. Hemde ilk günden !
Ama tamam şuan bunu boş veriyorum ve konuşmaya geçiyorum. Artık bir kaç konuya açıklık kavuşturmanın zamanı gelmiş de geçiyordu. '' Çocuklar sizinle konuşmalıyım '' dediğimde hepsinin bakışları bana döndü. Hadi hayırlısı! '' Oturun da konuşalım '' dedim ve yerimden kalkıp, en baştaki tekli koltuğa her birini net görebilmek için oturdum. Onlarda yerlerine geçti. Şimdi sağ tarafta ki üçlü koltukta Nata, Elsa ve Sunny, sol taraftaki üçlü koltuk da ise Dylan, Zac ve Roman oturuyordu. Karşımda ki ikili koltukta ise Samantha ve Roy oturuyordu. Roy sağ bacağını sol bacağının üstüne atmış ve zaten karışık olan saçlarını iyice karıştırıyordu. Onun bu hali dikkatimi fazla dağıtıyordu. Bu yüzden bakışlarımı diğerlerine çevirdim.
'' Dinleyin. Biz... Evet bir amacımız var. Diamond'u yok etmek. Peki bunu nasıl yapacağımıza dair en ufak bir fikri olan varsa söyleyebilir mi , çünkü benim hiç bir fikrim yok. ''
Samantha '' Aslında benim size söylemem gereken bir şey var. Diamond ile ilgili '' dediğinde bakışlarımı ona çevirdim.
'' Yaşadığımız boyut dışında, tam 14 boyut daha var. Herkes kendi boyutunda yaşamalı diye evrensel bir kural da söz konusu. Herkes bilir , kuralın çiğnenmesi sonucu çiğneyen her kim olursa olsun ölümle cezalandırılır. Diamond'un boyutunu kimse bilmiyor. Aynı Arrow'un yaşadığı boyutu bilmediğimiz gibi. ''
Nata Smantha'nın sözünü bitirmesini bekledi ve '' peki sen Morinas diye birini tanıyor musun ? '' diye bir soru sordu. Niye şimdi bunu sormuştu ki? Aklından neler geçiyordu acaba. Samantha başını evet anlamında salladı.
'' Evet tanıyorum. Morinas, Arrow , Lydias ve bir çok özellerin bilinmeyen boyutta yer aldığı biliniyor. '' Bir an dediği şeye karşı olmayan tüğlerim diken diken oldu. İçime öyle bir his yerleşti ki kendimi tanımasam korkmaya başladım derim. Yani biz... Bilinmeyen boyuta gitmiş olabilir miydik ? Roman, Roy, Dylan, Zac, Sunny, Nata, Elsa ve ben birbirimize baktık. Benimle aynı şeyleri düşünüyor olmalıydılar.
'' Peki, Samantha. Bilinmeyen boyutla ilgili söyleyebileceğin başka bir ley var mı ? ''
'' Şey sanırım var. Küçük kızlarla dolu bir yermiş ve bir çok sarı odadan oluşuyormuş. Yer aynı bir labirentin içi gibiymiş. Bir şey daha vardı ama hatırlamıyorum. ''
Lanet olası odalar ve o küçük sevimsiz kız. Bize yalan söylemişti. Eddiyamuna diye bir yer yoktu. Gittiğimiz yer bilinmeyen boyuttu. Ne kadar da saftık. Ne çabuk inanmıştık sözlerine. Ki zaten imkansız bir şeydi dediği. İyiler Eddiyamuna da , kötüler ise Eddiyamore de yaşıyorsa,ve böyle bir şey doğru olsaydı Sunny nasıl Eddiyamore de yaşıyor olacaktı ki ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞUŞ ( ASKIDA )
FantasyBen. Gücünü yeni yeni kontrol edebilen bir varlığım. İnsanlardan üstün, kendi ırkamdan ise güçsüz olanım. Ama bilmedikleri bir şeyler vardır her zaman. Ben. Ay Tanrıçasıyım. Ve doğuşum. Onların sonu olacak. Eğer sizde benden korkmuyorsanız durun v...