Bölüm 6

28.8K 1.6K 186
                                    

Facebook Grubu: Pembe Kalem Hikayeleri

İnstagram: pembekalemhikayeleri

***

Sonra her şey geçmedi.
Sonra her şey geçmez kolayca.
Herkes kalanıyla yaşar.
Kendinden geriye ne bıraktıysa.

Haydar Ergülen

Bölüm şarkısı; Apolos Lermi - Mektup

***************

Aras'ın gitmesinden sonra Ela'ların eve bir süre hüzün çökmüştü. Kimse böyle bir şeyi asla beklemiyor olacak ki herkes sudan çıkmış balık gibiydi, etraflarında ki insanlara karşı bile tepkisizlerdi. Ela her ne kadar bana belli etmemeye çalışsa da o eski neşesinin yerinde olmadığını o kadar iyi hissediyordum ki, onlarda ki bu hal bana bile yansımıştı. Yeniden kurduğum düzende yeniden yalnız kalmış gibi hissediyordum, Aras'ın gitmesinin beni bu kadar etkileyeceğine ihtimal vermiyordum; sadece bana hayat veren ailenin ruh halinden etkilendiğimi varsayıyordum.  Ben Daniel'a bile aşık olduğumu sanmazken o çocuğa aşık olmamın mümkün olmadığını anlamam lazımdı. Zaten buraya tekrar dönme ihtimali neredeyse olmayan bir insana aşık olmak da tam olarak aptallık olurdu ama benim akıllı bir insan olduğumu kim söylemişti!

Ela ne zaman ondan bahis açsa aptal kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu, ne zaman adını ansa sanki kalbim tellere ayrılıp tüm teller teker teker titremeye başlıyordu. Ne zaman bir aşk şarkısı duysam mavi gözleri aklıma geliyordu, ne zaman sarışın bir erkek görsem onu görüyorum zannediyordum. Tüm bu saçmalıklarımı unutmak için Daniel'la olan anılarımı yazdığım defterimi açıp en baştan okumaya başlıyordum ama iki cümleden sonra yine kelimelerin düzeni değişiyordu ve ben kalbimden akıp sayfaya çarpan kelimeleri okumaya başlıyordum. Her sayfada aynı isim sanki en büyük puntoyla yazılmış gibi gözüme çarpıyordu. Aras'ı görüyordum, onu okuyordum her satırda, anılarda Daniel'ın yerine onu koyuyordum. Ben o mutlu anları hatırlayıp onu aklımdan çıkaracağım derken sevgili aklım ve kalbim bana oyun oynayarak o mutlu anları Aras'la yaşarsam nasıl olurdu diye düşünmemi sağlıyordu. Hep ama hep o anlarda yüzüm gülüyordu, kalbim ısınıyordu.

Evet ben hiçbir zaman bir zorluktan kaçmamıştım, korkularımın üzerine gitmiştim ama bu sefer fena sert bir kayaya çarpmıştım; ben imkansızı değil resmen bir yok'u istiyordum, olmayan aşkı, olmayan adamı, olmayan sevdayı istiyordum. İmkansız'ın bile bir gün olma ihtimali vardı ama yok olan bir şeyin zaten üzerinde bile durulamıyordu. Sadece aptal kalbimi meşgul ediyordu, aptal zihnimi bulandırıyordu, aptal gözlerimi karartıyordu. O yoktu ve ben bunu er ya da geç kabullenmeliydim ama henüz nasıl yapacağımı bilmiyordum, o yüzden kendimi kalbimin aptal ritmine teslim ettim, nasılsa bir gün onun asla gelmeyeceğini anlayıp eski ritmine geri dönecekti ve ben de bu kez ona hükmedebilecektim, bu kez ipleri onun eline vermeyecektim.

Her sabah kalktığımda aklıma ilk gelen şey o olduğu için yine bir ikna seansından çıkıp yataktan zorla kalkmıştım. Kalbim hala yatağa geri dönmek ve tüm gün iyice manyaklaşana kadar onu düşünmek istiyordu ama şükür beynim hala kontrolümdeydi. Kendimi zorla duşa attığımda da hala onu düşünüyordum, bu sefer orada neler yaptığı konusunda fikirler beynimde dört dönüyordu. Arada fikirler beynimin duvarlarına çarparak sanki artık 'düşünme!' uyarısı yapıyordu ama ben yine de onu düşünüyordum, nasılsa sadece bende kaldığı sürece sorun yoktu. Aklım ve beynimi kimse okuyamazdı, alnımda da yazmadığına göre. Sadece Ela'nın hafif sorduğum sorulardan bir şeyler çıkarmasından korkuyordum ama abisini anlatırken öyle duygusal bir ruh haline giriyordu ki ben orada Aras'a aşığım desem onu bile fark etmeyecek gibiydi, tabi gerçekten ben ona aşık değildim. Belki birazdan daha fazla hoşlanıyor olabilirdim.

Yalanlar Üzerinde AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin