Bölüm 32

19K 1.4K 236
                                    

Bölüm şarkısı: Yalın - İstanbul Benden Büyük

**

Canan hanım ses çıkarmadan karşımda dikilmeye devam edince merak edip bakışlarımı dosyadan ayırarak ona baktım ve gözlerim karşımda şok halinde bana bakan kişiyi gördüğü an yerimde donup kaldım. Karşımdaki kişi Canan hanım değildi, karşımdaki kişi Emma idi. Sonunda beni bulmuştu. Nasıl bulmuştu bilmiyordum ama sonunda beni bulmuştu ve bu beni mahvedecekti. Tam her şeyi rayına koyma planları yaparken, evliliğimin ilk günlerinin keyfini çıkarmaya çalışırken yeniden her şey mahvolmuştu. Zaten ben ne zaman tam mutlu olabilmiştim ki. Kalbim korkuyla sıkışırken gözlerim dolmaya başlamıştı. Benim eski bir arkadaşımı gördüğümde koşup boynuna atlamam lazımdı, ölümü düşünmem değil.

Emma şok halinde gözlerini benden ayırmadan bana daha da yaklaşıp "Bu.. bu nasıl olur?" diye fısıldadı. Anlatsam da inanmazdı ki, inanılması zor bir hikayenin baş karakteriydim.

Belki de ona rol yapmalıydım. İnsan insana benzerdi. Sesimi ne kadar tanıyacaktı ki. Neredeyse sekiz yıldır birbirimizi görmüyorduk. Aklıma son anda gelen fikirle kendimi topladım ve gözlerime baktım. "Birine mi bakmıştınız?"

Bana daha çok yaklaşarak "Elizabeth?" diye fısıldadı. Hala gözlerini benden ayırmamıştı, tek bir saniye bile ayıramıyordu.

Heyecanımı ve korkumu gizlemeye çalışarak "Elizabeth mi?" diye sordum.

Emma beni duymamıştı bile. "Elizabeth bu sensin. Sesin bile aynı. Ama bu nasıl olur anlayamıyorum" deyip heyecanla masamın dibine kadar geldi. Yanılmıştım sesimi de unutmamıştı.

Belki ses de benzeyebilirdi. "Hanımefendi birine benzetiyorsunuz galiba, ben sizi tanımıyorum" dedim sesimi sert sınırına çıkararak. Belki, bir ihtimal biraz sinirli olduğumu anlarsa doğru söylediğimi düşünüp bana inanırdı.

"Hafızanı mı kaybettin?" dedi bu sefer o da sorgulayıcı bakışlarını bana dikmişti.

"Ne? Ha-hayır. Hatırlamağım bir zamanım yok benim"

Emma gözlerini kısıp bana baktı. "O zaman yalan söylüyorsun. Senin Elizabeth olduğundan eminim! Neden yalan söylüyorsun?" dedikten sonra aniden deliler gibi gülmeye başladı. "Ben inanmıyorum sen yaşıyorsun!"

Bir anda hızla masanın etrafını dolanıp yanıma geldi. Ben daha ne yapacağını anlamadan kollarıma atladı. "İnanamıyorum, bir daha asla sana sarılacağımı düşünmüyordum. Seni o kadar çok özledim ki. Her gece rüyamda seni görüyordum. Mutluydun hep, yaşadığını hissetmeliydim"

O böyle boynuma hasretle sarılıp, içindekileri söylemeye başlayınca direncimin kırılacağını hissettim. Ben de kollarımı ona sarmak için kendimi zor tutuyordum. Kahretsin ki ben de onu çok özlemiştim. Fakat yapamazdım, kabul edemezdim. Bu, o dahil tüm sevdiklerimin hayatını tehlikeye atmak demekti.

Son bir direnç göstererek sesimi sabit tutmaya çalışıp "Yanılıyorsunuz, ben Elizabeth değilim. Benim adım Mina" deyip ellerini benden uzaklaştırıp aramıza mesafe koymaya çalıştım.

Emma bir an afallayıp suratıma baktıktan kısa bir an sonra gözlerinde belirginleşmeye başlayan öfkeyle hiç beklemediğim bir şekilde söze girip "Sen bu zamana kadar yaşıyordun da ailenin karşısına nasıl çıkmadın? Onların ne halde olduğundan haberin var mı?" dedi hiddetle.

Lafı aileme getirmesi beni gafil avlamıştı. Onların zaten perişan olduğunu biliyordum ama bunu bir de ondan duymak canımı yakmıştı. Dolmaya başlaya gözlerimi o göremesin diye ondan kaçırmaya çalıştım. "Lütfen odamdan çıkar mısınız? Ne saçmaladığınızı bilmiyorum ama biraz daha kalırsanız güvenliği çağırmak zorunda kalacağım"

Yalanlar Üzerinde AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin