Bölüm Şarkısı; Mustafa Ceceli - Gül Rengi
**
Ben daha ailesinin öğrenmelerini kaldıramazken, yüzlerine nasıl bakacağım diye kara kara düşünürken nasıl onlarla yemek yiyecektim! "Aras ben yapamam"
"Neyi yapamıyorsun?"
"Ailenle yemek yiyemem. En azından bu kadar kısa sürede olmaz. Hem ben daha aileme birlikte olduğumuzu söylemedim ki!"
"Nasıl söylemedin? Ve ne zamanından bahsediyorsun sen?", onu gerçekten kızdırmıştım. Beni neden anlayamıyordu ki!
"Sevgilim daha yeni geldik, hemen söyleyemezdim ki. Hem daha çok yeni, ailenin karşısına çıkmaya çok utanıyorum"
Aras çok bir süre daha sinirle yüzüme baktıktan sonra boş bir ifadeyle "Tamam istediğin gibi olsun. Hadi seni evine bırakayım" deyip beni arkasında bırakarak yürümeye başladı. Çok kızmıştı, yoksa beni böyle bırakıp asla gitmezdi. Korkaklık yapmıştım yine ve her şeyi berbat etmiştim. Fakat korkunun en azından bu konuna beni alt etmesine izin vermeyecektim. Onun bana bir dakika bile küs kalmasına tahammülüm yoktu.
Koşarak ona yetişip arkasından ona sarıldım. "Sen de bana arkanı dönme. Ben korkaklık yapıp seni üzsem bile. Kız, bağır ama bana küsme" dedim ona daha çok sarılarak. Onu geri döndürememiştim ama durmasını sağlamıştım; bu da bir şeydi. Ben arkasına sarılı vaziyette kaldıktan kısa bir an sonra sonunda hareket edip kollarımdan ayrılmıştı, bu sefer ben de ayrılmasına izin vermiştim. Bana döndüğünde bu sefer korkaklık etmeyip bakışlarımı gözlerine çevirdim. Aras'ın bana kızgın olmasını ve ateş saçan gözleriyle bana bakmasını bekliyordum ama şu anda gördüğüm şefkatli gözler düşündüklerimin tam tersiydi. Konuşmak için açmak istediğim ağzım şaşkınlıktan kala kalırken Aras elleriyle belimi sarıp beni kollarına aldı. Onun bu ani ruh değişimi karşısında ben de kollarımı ona dolayarak itaat ediyordum.
Aras'ın kollarında huzurlu bir şekilde geceyi dinlerken onun ağzından çıkan kelimeler beni yeniden huzursuz etmişti.
"Özür dilerim, çok ani tepki veriyorum. Seni saçma sapan şeyler yüzünden kırıyorum, sonra pişman oluyorum ama iş işten geçmiş oluyor"
Az önce değil işte şimdi gerçekten saçmalıyordu. Ben sevgili olduğumuzdan beri ona bir kere bile kırılmamıştım ki! Kollarından hızlı bir şekilde ayrılıp yüzüne baktım. "Aras ben sana kırılmadım, sen haklıydın"
"Haklı falan değilim. Sen arkamdan gelip beni durdurmasaydın ben buradan çekip gidecektim. Hem de ne yüzünden; seni bir kere bile anlamaya çalışmamam yüzünden."
Ben suçluyken kendini suçluyordu. Sevgilimin beni anlamasını istiyordum. Fakat saçmaladığımı inkar etmesini değil, neden saçmaladığımı anlamasını istiyordum. Onun durumu anlaması için gerçekten hislerimi anlayacağını umut ederek konuşmaya başladım. "Sevgilim konunun en başından beri sen haklısın, benim kırıldığımı düşünerek bu durumu yok sayamazsın. Ben de senin gibi aileme söylemeliydim ve zaten senin ailen bunca zamandır bilirken seninle onların karşısına çıkmaktan korkmamalıydım. Bak bu karşılaştığımız ilk sorun olmayacak ben hep korkacağım ama ne olur ben mantıklı olamıyorsam sen ol. Ben korkularımı sen onlara kulp bulunca değil, bana yardım edip yanımda olursan aşarım"
Sözlerimin sonunda ona yeniden daha sıkı sarıldım. Onun da sakinleştiğini hissedince kollarından ayrılı yüzüne baktım. "Hadi şimdi lütfen az önceki konuyu unutalım ve baştan başlayalım. Sen tekrar bana yarın beni size yemeğe beklediklerini söyle"
Aras söylediklerimi anlamamış gibi bakarken anlaması için son cümlemi yineledim. "Hadi beni yemeğe beklediklerini söyle tekrardan. Bu sefer beklediğin cevabı alacaksın"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalanlar Üzerinde Aşk
RomanceTüm hayatı yalandan ibaret olan ve gerçek ailesini bile tanımayan bir kız. Bir anda yaşamak istemediği diyarlara sürüldü ve geri dönmemesi için tehdit edildi. Eğer geri dönerse ailesi öldürülecekti. Peki bir anda hayatının aşkını o diyarda bulması...