Bölüm 33

18.6K 1.3K 240
                                    

Bölüm şarkısı: Sezen Aksu – Herkes Yaralı

**

"Elizabeth, ne olur uyan!"

Emma'nın sesinde gerilerden duyabiliyordum ama ona tepki veremiyordum. Kafam kaynıyor gibiydi ve ateş tüm vücudumu etkisi altına almıştı. Göz kapaklarım birbirine yapışmış gibiydi, kulaklarım uğuldamaktan dışarıdan gelen sesleri algılayamıyordu. Ve kalbim yanıyordu, kalbim yangın yeri olmuştu. Bu aldığım kaçıncı darbeydi artık saymayı bırakmıştım. Her darbede ayakta kalmaya çalışıyordum, hayata tutunmaya çalışıyordum ama ben bununla nasıl başa çıkacaktım ki!

'İnci ve Hasan Öztürk benim ailem değilmiş!'

Bu nasıl bir oyundu böyle. Onlar benim ailemdi, hissetmiştim. Tüm acılarımı onlarla beraber sarmıştım. Altı yıldır benim her şeyim olmuşlardı. Onları tek bir gün bile görmesem özlüyordum. Ve ben onların aslında kızları değildim. Nasıl da şüphelenmemiştim. Ailemden şüphelenemezdim ama ya o adam! O adamın burada da bir parmağı olabileceğini nasıl akıl edememiştim.

Şimdi ne yapacaktım. Onların gerçek kızı olmadığımı bile bile nasıl yüzlerine bakacaktım. Bu sefer sahtekar ben olmayacak mıydım? O adamın oyunları yüzünden onların ölü kızları yerine geçmiştim ve onun sevgisini almıştım.

Ben bu işin içinden nasıl çıkacaktım. Nasıl çözecektim her şeyi.

"Elizabeth ne olur cevap ver, yoksa ambulansı arayacağım"

Emma'nın çaresizce son çırpınışını ve en sonunda 'ambulans' kelimesini duyunca yavaşça gözlerimi aralayıp kekeleyerek de olsa "E-em ben iyiyim" diyebildim.

Emma elindeki telefonu fırlatır gibi kenara attıktan sonra yüzüme yaklaştı. Gözleri ağlamaktan şişmişti, onu çok fazla korkuttuğumun farkındaydım ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Ben de çok korkuyordum.

"İyi misin?" dedi ağlamaya devam ederek. "Sen iyi değilsin, ambulansı aramalıyım"

Elini yeniden telefonuna uzatınca tüm gücümle elimi uzatıp telefona uzanan elinin üzerine koydum. "Ben iyiyim, arama hiçbir yeri." O an tek düşündüğüm kişi Aras'tı. Eğer hastaneye gidersem, Aras'ın bunu öğrenmemesine imkan yoktu, sonra da sorgulamaya başlayacaktı. Sabah o kadar mutlu ve sağlıklıyken, karısının nasıl bu hale geldiğini elbette sorgulayacaktı. Ona bu gerçeği söylemeliydim ama nasıl yaparım bilmiyordum.

Emma "Sen iyi değilsin, hastaneye gitmemiz lazım" deyince onu ikna etmek için gözlerimi tamamen açıp yerimden doğrulmaya başladım. Sert bir zemine çarpmıştım ve bunun etkilerini ayağa kalkmaya çalıştıkça vücudumda hissediyordum.

Emma da yardım edince zor da olsa yerden kalkmıştım ama ayakta kalmak konusunda sıkıntı çekiyordum. "Hala hastaneye gitmemiz konusunda ısrar ediyorum"

"Bana biraz izin ver Emma. İnsan her gün ailesinin aslında gerçek ailesi olmadığını öğrenmiyor"

Sonra aklıma gelen gerçekle delicesine gülmeye başladım. Gülerken gözyaşlarım da hızla akmaya başlamıştı, ne kahkahamı ne gözyaşlarımı durdurabiliyordum. "Neden şaşırıyorum ki ben, sürekli ailesinin aslında gerçek ailesi olmadığını öğrenen ben değil miyim?"

Emma beni kollarına aldığında da ağlamaya devam ediyordum. "Canım sakin ol, bak çözeceğiz her şeyi"

"Na-nasıl Emma? Nasıl çıkacağım ben bu işin içinden. Ben anne ve babamın yüzüne nasıl bakacağım"

Emma beni sakinleştirmek için sırtımı sıvazlarken "Bir yolunu bulup yapacağız. Hem ayrıca sen hala onların kızısın, tıpkı John ve Lisa'nın olduğu gibi. Bu gerçeği öğrenince onlar seni sevmekten vaz mı geçecek sanıyorsun? Ya da daha mı az sevecekler? Sen de onların hayatlarına ışık getirdin. Kaldı ki senin hiçbir suçun yok. Sen ne yaptın ki!" dedi beni rahatlatmak isteyerek. Az da olsa bunda başarılı olmuştu.

Yalanlar Üzerinde AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin