Bölüm 20

26.7K 1.4K 161
                                    

Bölüm şarkısı: Close to you.
Bu şarkı benim ilk ezberlediğim ingilizce şarkıydı. Hikayede de babasının Elizabeth'e söylediği şarkı bu. :)

***

Kuşların sabah söyledikleri neşeli şarkı kulaklarımı ulaşmaya başlayınca gözleri açmadan gülümsemeye başladım. Sanki mutluluğumu benimle paylaşmak için daha neşeli ötüyordular bugün.

İçim içime sığmıyordu, zaten sabahı da zor etmiştim. Bugün sonunda babama öğrettiği şarkıyı çalabildiğimi gösterebilecektim. Bu şarkı onun en sevdiği şarkıydı; benim için özel yazılmış olduğunu söylüyordu. Bizim baba kız şarkımız olduğunu düşünmüştüm, onu ben de çalabilmeliydim. Şarkıyı çalınca babamla tam bir baba kız olacağımızı düşünüyordum, sanki değilmişiz gibi. Bu yüzden şarkıyı çalabilmek için aylardır çalışıyordum. Uğraşlarım dün gece sonuç vermişti. Annem ve babam bir davete gidip beni bakıcıya bırakınca tüm gece şarkımızı çalışmıştım. Şarkıyı hiç bir pürüz olmadan çalmayı başarınca babamların gelmesini bekledim ama onlar geç saate kadar gelmeyince bakıcımın zoruyla yatmak zorunda kaldım. Artık hiçbir engelim yoktu, babama başarabildiğimi gösterecektim.

Yorganı üzerimden attıktan sonra heyecanlı bir şekilde yataktan kalkıp banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra saçlarımı da tarayıp odama geri döndüm. Bugün güzel bir gündü ve ben de bu güzel gün için en sevdiğim kıyafetlerimden birini giyecektim. Dolaptan annemin doğum günümde hediye ettiği pembe elbisemi alıp ütüsünü bozmamak için yavaş bir şekilde giyindim. Ayakkabılarımı da hızlı bir şekilde ayaklarıma geçirdikten sonra odamdan çıkıp merdivenlere yöneldim.

Merdivenlerden inmeye başladığımda burnuma güzel kokular gelmeye başlamıştı; annem krep yapıyordu. Bugün her açıdan güzel bir gün olacaktı galiba. Mutfağa girdiğimde koku tamamen içimi kaplamıştı, biraz daha solumaya devam edersem kreplerin kokusunda doyabilirdim. Annem ocağın başında krepleri yapmaya uğraş verdiği için beni fark etmemişti. Babam ise tamamen gazetesine dalmıştı. Sanırım babamın dikkatini dağıtmanın tam zamanıydı.

"Günaydın" diye bağırıp karşısındaki sandalyeye oturdum. Annem "Günaydın bebeğim" deyip ciddiyetle işine yeniden dönerken babam gazetesinden bir an başını kaldırıp gülümseyerek "Günaydın günışığım" deyip tekrar gazetesine dönmüştü. Herhalde babamın dikkatini ancak direk konuya girince çekebilirdim. "Baba benim sana bir sürprizim var"

Babam sonunda tekrar bana baktıktan sonra elindeki gazetesini katlayıp masanın ucuna koydu. "Neymiş bakalım o sürpriz"

Sonunda beklediğim an gelmişti. "Baba, bana öğrettiğin şarkıyı artık çalabiliyorum"

Babam burnumdan makas alarak "O zaman kahvaltıdan sonra seni dinliyoruz" dedi ama bu benim için yeterli değildi, ona çalabildiğimi şimdi göstermeliydim.

Ellemi birleştirip çenemin altına getirerek babama yalvarmaya başladım. "Baba şimdi gösterebilir miyim? Ne olur? Ne olur? Ne olur?"

"Elizabeth otur kahvaltını yap, sonra çalarsın ne çalacaksan"

Annemin tepkisi yüzünden ellerimi çaresizce masaya koyup, başımı öne eğdim. O kadar heyecanlıydım ki beş dakika bile beklemek zor geliyordu. Çocukca bir histi belki ama gözlerim dolmaya başlamıştı.

"Lisa sen biraz yavaş hareket et, biz Lizzy ile hemen döneceğiz"

Babamın sözlerinden sonra sevinçle bakışlarımı ona çevirince gülümseyerek bana uzattığı elini gördüm. Yerimden heyecanla kalkıp elini tutunca annemin söylenmeleri eşliğinde babamla birlikte piyano odasına gittik.

Yalanlar Üzerinde AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin