Bölüm 40

18.3K 1.3K 85
                                    

Bölüm Şarkısı: Deniz Seki – Aşk







***

Karanlıktı, hem de çok karanlık. Gözlerini kapatıp etrafı dinledi. Rüzgarın sesinden ve onun etkisiyle hışırdayan yapraklardan başka hiçbir ses duymadı. Fakat bu dipsiz kuyu gibi karanlık ormanda tek başına kalmasına rağmen yine de korkmuyordu. İçinde sadece merak vardı, neden burada olduğunu bilmiyordu.

Gözlerini kapamaya devam edip ormanın içinde sanki gideceği yönü biliyormuş gibi yürümeye başladı. Ayağı görmediği otların, taşların üzerinde çıplak bir şekilde hareket ediyordu ama o acının zerresini dahi hissetmiyordu. Sadece yürüyordu.

Göz kapaklarına bir ışık huzmesi çarptığında yürümeyi kesip olduğu yerde kaldı. Bir süre sadece gözlerini açtıktan sonra hücum edecek ışığa alıştırdı.

Gözlerini yavaş yavaş aralamaya başladığında birkaç kere gözlerini açıp kapattı. Işığa hala alışamamıştı. Sonunda gözlerini tamamen araladığında karşısında yine o kadını gördü. Yanında bir kız çocuğuyla ona doğru bakıyorlardı. Kız çocuğunun yüzünü net görürken kadının yüzü hala belirsizdi.

Bu kez bu kadına bakarken içinde bir şeyler hissetti. Bu kadın annesiydi. İçinde çok güçlü bir his vardı. Bu kadın kesinlikle annesiydi, başka hiç kimse olamazdı.

Yeniden yürümeye başlayıp "Anne" diye seslendi karşısındaki kadına. Annesi diğer kızın elini tutarken onu neden burada bırakmıştı ki! O da onun yanında olmak istiyordu.

İkinci defa "Anne" deyince kadın başını yerden kaldırıp ona baktı. Hala yüzü seçilemiyordu.

"Onu bırakma" dedi inlemeyle karışık kısık bir sesle.

Mina yanına koşarken aynı zamanda "Kimi?" diye de sormuştu ama kadın ve kız, sanki çölün ortasındaki bir serap gibi ortadan kaybolmuşlardı.

Mina az önce oldukları yere gittiğinde yerlerinde sadece rüzgarla uçuşan otlar vardı. Bu kez hayal kırıklığını en derinlerinde hissediyordu. Neden bırakıp gitmişti ki! Neden kızının onu bir kez bile görmesine izin vermemişti.

Aras Mina'nın yanında kıpırdandığını fark edince hızla gözlerini açtı. Karısı uykusunda ağlarken aynı zamanda başını hızla sağa sola çeviriyordu.

Hemen harekete geçerek karısının başını elleri arasına alıp sakinleştirmeye çalıştı. "Mina bebeğim, uyan. Sadece bir rüya görüyorsun"

Mina kulaklarına gelen sesi duyunca hızla gözlerini açtı. Karşısında Aras'ı görünce rahatlayarak aniden kollarını onun sırtına atıp, ona sıkıca sarıldı. "Annemi gördüm rüyamda" dedi kocası sormadan. "Yüzünü görmedim ama annem olduğuna eminim. Bana sadece 'onu bırakma' dedi. Sonra da ortadan kayboldu. Bunlar ne demek oluyor ki!"

Uykuluydu ama hala rüyanın etkisindeydi. Ellerini uzatsa sanki annesini tutacak gibiydi ama yetişememişti.

"Babana tekrar sordun mu? Annenin hiç mi bir fotoğrafı yok?"

"Maalesef yokmuş. Bu o kadar saçma bir şey ki, nasıl bir fotoğrafı olmaz anlamıyorum. Sonuçta o zamanlar fotoğraf makineleri gayet aktif kullanılıyormuş!"

"Annenin soyadını öğrendin mi? Ben de bir araştırma yaptırtırım."

"Hayır, onu da bilmiyorlarmış. Sadece adı varmış."

Yalanlar Üzerinde AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin