Bölüm 29

19.1K 1.4K 136
                                    

Bu bölümü okuyan herkes yorum yapsın ☺️

Bölüm Şarkısı; Christina Perri - A Thousand Years


**

Kalbinizin avuçlarınızda can çekişerek son atışlarını yaptığını hissettiniz mi? Ben hastane koridorlarında Elif teyze önde biz arkada ilerlerken öyle hissediyordum. Ayaklarım bedenimi zor taşıyordu ama yine de sevdiğim adamı görmeden yere düşmemek için direnerek yürüyordum. Bu direncim gözyaşlarıma engel olamıyordum; istemsizce ağlamaya devam ediyordum. Ona bir şey olması korkusu beni anbean tüketiyordu. Ela bile kendi derdini unutmuş bana destek olmak için elimi tutuyordu ama nafileydi. Aras'ın yüzünü görmeden, iyi olduğunu öğrenmeden ben de rahatlayamazdım. Onun ben yanında yokken acı çekmesi bile beni mahvederken, onsuz kalma düşüncesi beni öldürürdü.

Hiçbir şey öğrenememiştik, sadece hastanede olduğunu biliyorduk. Nasıl ve ne durumda olduğu hakkında bir bilgimiz de yoktu. Kuaförden öyle büyük bir panikle çıkmıştık ki ne olduğunu öğrenmeyi beklememiştik bile. Hastaneyi öğrenip söze hazırlandığımız kıyafetlerle hemen buraya gelmiştik. Şu anda da elimde olan tek şeyi yayıp; dar kasvetli hastane koridorlarından ilerlerken ağlayarak sevgilimin iyi olması için dua ediyordum.

Aras'ın bulunduğu kata çıktığımızda koridorun sonunda bir odadan çıkan Arda amcayı fark edince daha da hızlanarak ona doğru ilerlemeye başladık. Arda amca bizi fark edince endişeli bakışlarını benden farkı olmayan Elif teyzeye çevirdi. Surat ifadesinden bir anlam çıkarmaya çalışıyordum fakat bir türlü çözemiyordum. Aslında ilk bakışta suratında o kadar kötü bir ifade yoktu, gözleri ifadesizdi ama Elif teyzeyi gördükten sonra gözleri dehşetle büyümüştü. Yanına gittiğimizde Elif teyze Arda amcanın bir şey söylemesine fırsat vermeden ağlamaya devam ederek "Arda ne oldu oğluma?" diye sordu, ben de onları izlerken ağlamaya devam ediyordum.

Arda amca Elif teyzeyi kolları arasına alıp sakinleştirmeye çalışarak "Hayatım sakin ol, Aras'ın bir şeyi yok" dedi. Yok muydu cidden? Ümitlenebilir miydim?

Elif teyze başını Arda amcanın göğsünden kaldırıp umutla ama yine de korkarak yüzüne baktı. "Gerçekten iyi mi?"

Arda amca sıkıntıyla dışarıya nefes verdikten sonra tek eliyle Elif teyzenin saçlarını okşayıp gözünü ondan ayırmadan hepimizi rahatlatan açıklamayı yapmaya başladı. "Evet bebeğim, oğlumuz iyi. Sen telefonu kapatmasaydın ben zaten sana detay da verecektim. Aras, Ela'ya söz hediyesi olarak at almış. Bugünde yurtdışından gelen atı görmeye çiftliğe gitmişler. Bizimki de denemek için korunmasız, normal kıyafetlerle ata binmiş. At da Aras'ı garipseyince bir anda sırtından atmış."

Elif teyze korkuyla "Hani kötü bir şeyi yoktu?" diye sorunca Arda amca "Evet yok" diyerek açıklamaya devam etti. "Aras'ın başı yere çarpınca bayılmış. Yanında Demir ve Timur da varmış. Hemen hastaneye kaldırmışlar. Beni de hastaneye getirdikten sonra aradılar. Tüm filmleri çektirmişler, gerçekten iyi oğlumuz. Sadece üzerine düştüğü ayağı ezilmiş, bir kaç gün üzerine basmakta zorluk çekebilirmiş."

Elif teyze ile beraber dışarı rahat bir nefes verdik. "Şükürler olsun. Peki nerede şimdi görebilir miyim?". Onun gibi ben de görmeden rahat edemeyecektim. Her ne kadar Arda amcanın açıklamaları yüreğime su serpse de onu gözlerimle görmeliydim. Ancak o zaman gerçekten rahatlayabilirdim.

Arda amca "Tabi, odasına herkes girebilir. Zaten tüm kontroller bitti, birkaç saate de hastaneden çıkabiliriz" deyince Elif teyze önden biz arkadan resmen odaya akın ettik.

Odada Aras yattığı yataktan yanında oturan Demir'le konuşuyordu. Bir ayağımı uzatmış, diğerini de büküp kendine çekmişti. Uzattığı ayağı muhtemelen incinen ayağıydı, bu ufak incinme bile canımı yakmıştı.

Yalanlar Üzerinde AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin