Medya: Rosaline.Bölüm şarkımız Erdem Ergün- Zaman. Bence şarkıyı dinlerken okuyun. Bu şarkı tam da William ve Rosaline'in şarkısı.
****
"Elizabeth Rose'un kızı. Yani senin kızın"
William, ilk önce kulaklarıyla duyduğu cümlenin, beyninin kendine oynadığı bir oyun zannetti. Fakat çok geçmeden karşısındaki adamın gerçekten az önce duyduğu cümleyi söylediğini idrak etti. Ne saçmalıyordu bu adam! Elizabeth Rose'la ikisinin kızı olamazdı, onların kızı ölmüştü.
"Ne saçmalıyorsun sen?" diye bağırdı. "Şimdi de beni, onun benim kızım olduğu yalanını söyleyerek mi kandıracaksın? Bu kadar mı zavallısın John?"
John sanki William'ı hiç duymamış gibi başı hala dimdikti. "Sana yalan söylemiyorum, aksine ilk defa gerçekleri söylüyorum. İster inan, ister inanma ama öldürmek istediğin kız, senin öz kızın"
William ellerini sinirle yumruk yapmıştı. Elizabeth onun kızı olamazdı, bu imkansızdı! "Onun benim kızım olmadığına eminim. Beni bu yalanlarla kandıramazsın. Rose'la ikimizin bir kızı olduğunu biliyorum ama o, bebeği doğururken kaybetti. Doğruyu söylemek gerekirse üElizabeth'in Rose'un kızı olabileceğini ben de düşünmüştüm ve bu yüzden, mezardaki bebeğe DNA testi yaptırdım. O bebek bizimdi ve Rose gibi o da, sizin yüzünüzden öldü."
Yeniden seneler öncesine dönmüştü. Sinirlenmesi gerekiyordu ama o bir yere oturup yeninden ve yeniden ağlamak istiyordu. O Rose'dan sonra duygusuz bir adam olmuştu ama hala Rose'u hatırladığında yanaklarından yaşların süzülmesine engel olamıyordu. Biliyordu, o şimdi sert bir adam olsa da, bir tarafı hala Rose'a aşık, genç bir adamdı. Onu unutamıyordu ve ona, onlara yapılanları affedemiyordu. Masum bir kızı, intikamına alet etmesinin de tek nedeni bu affedememesi ve nefretiydi.
"Evet Rose ve senin, bir bebeğiniz öldü ama diğeri hayatta. Rosaline, ikiz bebeklere hamileydi. Ama bebeğini aldırırız korkusuyla doktora gitmediği için, o da biz de doğuma kadar bilmiyorduk. Doğumda doktor ikiz bebek olduğunu söyleyince biz de çok şaşırdık. Maalesef bebeklerin birisi doğumdan çok önce karnında ölmüş ama diğeri yani Elizabeth, şans eseri zehirlenmeden doğuma kadar dayanabilmiş"
William duyduklarına inanamıyordu, bunlar gerçek olamazdı. "Rose bana iki bebekten bahsetmedi. Sadece bir bebeğinin olduğunu söyledi. Zaten günlüklerinde de hep tek bebekten bahsediyor"
"Rose iki bebeği olduğunu hiçbir zaman bilmedi. Annem Rose'un hayatına kaldığı yerden devam etmesi için ona bebeğinin öldüğünü söyledi. Elizabeth'i de aile dışına çıkmaması için Lisa ve ben evlat edindik. Bu gerçeği yalnızca annem ve ben biliyoruz. Lisa'nın da haberi yok"
William hayretle, pervasızca konuşan bu adama bakıyordu. O kadar rahattı ki, suç itirafı yaparken bile üstten bakabiliyordu. Hathaway ailesinden de en çok da bu yüzden nefret ediyordu. Dişlerini sıkarak "Yalan söylüyorsun" dedi nefretle.
John onun aksine gayet sakindi. "Yalan değil. Bunun gerçek olduğunu anlaman için DNA testine bile gerek yok. Elizabeth'in gözlerine hiç gerçekten baktın mı? Onun gözlerini Rose'dan aldığını görmedin mi? Fakat çok istiyorsan DNA testiyle de kanıtlayabilirim"
William'ın zihni Elizabeh'e kaydığında dehşetle irkildi. Onun gözlerine bakmaktan hep kaçınmıştı. Tanıdık bir şeyler hissettirdiğini düşündüğü için bundan kaçınmıştı ama o, onun kızı mıydı? Kendi kızının mı kabusu olmuştu bunca yıl?
"Kızımdan ve ailemden uzak dur William. Elizabeth'in senin gibi bir babası olduğunu bilmesini sen de istemezsin"
John son sözlerini de söyleyip odadan çıkarken arkasında yıkılmış bir adam bırakmıştı. William arkasındaki sandalyeye çökerken aklı seneler önceye gitmişti. Bir intikamın peşinde, yine en büyük zararı Rosaline'e vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalanlar Üzerinde Aşk
RomanceTüm hayatı yalandan ibaret olan ve gerçek ailesini bile tanımayan bir kız. Bir anda yaşamak istemediği diyarlara sürüldü ve geri dönmemesi için tehdit edildi. Eğer geri dönerse ailesi öldürülecekti. Peki bir anda hayatının aşkını o diyarda bulması...